havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

ÇED toplantıları ve gerçekler...

1664
Altın üretimi girişimin ÇED toplantılarına bağlı olarak yaşananlar sıradan gelişmeler değildir. Tipik olarak ülkemiz gerçeklerinin her yönü ile kendisini gösterdiği gelişmeler olarak, dikkatle incelenmelidir.
 
Önce ülkemiz demokrasinin özelliklerinin nasıl yansıdığını bir gözlemleyelim.
Ülkemiz demokrasisi tehdit ve korku üzerine kurulmuştur.
En basit bir demokratik talep karşısında bile hemen bazı güçler devreye girerek gözdağı ile başlayıp, tehdit ile süren nihayetinde fiili baskıya dönüşen bir süreç yaşanır.
 
ÇED toplantıları öncesinde yaşanılanları şöyle bir hatırlayınız.
Aynı gelişmeler yaşanmıştır.
Yine ülkemiz gerçeklikleri açısından  “demokrasimiz “halkın yok sayıldığı bir temel üzerinde kurulmuştur.
Kazdağları’nda çok açık olarak bölge halkının altın üretimine karşı olduğu ortada iken bu irade şimdi zorla değiştirilmeye çalışılmaktadır.
Altıncı firmalar halkın yok sayıldığı bir “demokrasi” anlayışını temel alarak;   akıl almaz yöntemler ile sadece bir iki kapitalistin çıkarına uygun politikaları yaşama geçirmek için uğraşmaktadırlar.
Bunun için asker  ile halk karşı karşıya getirilmekte, halka gözdağı verilmeye çalışılmaktadır.
Buradan hareket ile ‘devlet’ denilen üst yapı kurumunun nasıl bir aygıt olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu aygıt Kazdağları’nda; suyumuzu, havamızı, doğamızı, toprağımızı yok edecek politikaların uygulayıcısı bir rol üstlenmiştir.
Onun için kentin valisinin gözdağı ile başlayan, askerinin engellemesi ile devam eden bürokrasinin tezgâhları ile süren bir ÇED toplantısı süreci yaşanmıştır.
Tüm bu yaşanılanlar sonrasında bir başka gerçeklik ortaya çıkmaktadır;halk kendi kaderini kendisi belirleyecektir.
Sistemin stratejisini, yaşamın tüm değerlerini sömürmek üzerine kurduğu bir yapıda, halkın hiçbir şekilde dikkate alınmadığı koşullarda; bundan daha doğal bir şey olamaz.
Hamasi nutuklar ile süslenmiş “demokrasi” üzerine söylenmiş “güzel sözlere” siz bakmayın
Eğer o “güzel sözler” gerçek olsa idi; Kirazlı’da ve Kızılelma’da yaşanılanlar böyle olmaz idi.
Vatandaşına saygılı bir yönetim vatandaşının en temel talebinin karşısına askeri güçlerini çıkarmaz.
Onları geleceksizliğe, adım adım yaşam damarlarını yitireceği bir felaket ortamına sürükleyecek gelişmenin mimarlığına soyunmaz.
 
Bir ÇED toplantısı deyip geçmeyin; bir turnusol kâğıdı gibi her şeyi ortaya çıkardı.
Bölge halkı bu bilinç ile bundan böyle değerlerine daha sıkı sahip çıkacak.
Yaşamlarını yok etmek isteyen altıncı cellatların ipi her gün ilmek ilmek sökülüyor.
Bundan kurtuluş yok; kim tehdit ederse etsin, kim barikat kurarsa kursun, nafile
Kapitalistlerin bu doyumsuzluğu nasıl bir şey böyle?
Bu kadar mı acımasız olabilmekteler?
Suyumuzu toprağımızı havamızı yok edecek kadar gelişen bu zalimlik yer altından çıkarıp yine yer altında çelik  kasalarında saklayacakları  altınlar için.
Biga Elmalı, Lapseki Şahinli, Bayramiç Kuşçayırı, Çan Söğütalan, Bayramiç Muratlar,Kızılelma ,Kirazlı Köylüleri başta olmak üzere  Kazdağları Bölgesi köylülerine  ,bu mücadelede emek veren tüm duyarlı insanlara,  bir kez daha; yaşam değerlerimize, dağımıza, derelerimize, sularımıza, toprağımıza, elmamıza kirazımıza,kuzumuza, keçimize, börtü  böceğimize sahip çıktıkları için teşekkür ederim.
 
Yaşam savunucularının tepkisi
ÇED toplantıları  sonrasında Cumhuriyet Meydanı’ndaki protestoyu  ve bu protestonun hedefi haline gelen Çanakkale Valisi noktasındaki  gelişmeleri  sistemsel gerçekler  üzerinden değerlendirmek gerekmektedir.
Sistemin kendi gerçekleri beraberinde onun muhaliflerinin bir bütün olarak mücadelesini gündeme getirmiştir.
Bu hak mücadelesi bundan böyle birleşik bir mücadele karakterini almıştır.
Emek mücadelesi, çevre mücadelesi, eğitim sağlık, barınma ulaşım, gibi temel haklar mücadelesi artık vazgeçilmez olarak bir bütündür.
Bu gerçek artık daha görünür hale gelmiştir.
Çanakkale’de son günlerde yaşanılanlar tesadüf değildir.
Toplumsal sistem kendi gerçekleri ile kendi dengelerine bağlı olarak konumlanmaktadır.
Böylesi bir konumlanma kapsamında kentin yöneticilerinin taraf olmaması gerekmektedir.
Sistemin buna ne kadar müsaade edebileceği de ayrı bir tartışma konusudur.
Yer altından çıkarılarak, yine yeraltındaki çelik kasalarda saklanan bir iki kapitalistin para kazanmasından başka bir şeye yaramayan altın için yaşanılanları gözlerinizin önünden bir kez daha geçiriniz.
Göreceğiniz; kapitalist emperyalist sistemin, kar uğruna yaşamsal bütün değerleri yok edebileceği gerçeğidir.