Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Çarşı, yine bir ilke imza attı

1035
Haziran direnişi, sistem temsilcilerini allak bullak etti.
Öyle bir allak bullak oldular ki; saçmalamaya başladılar.
Dünyada ilk defa bir taraftar grubu darbeye teşebbüs etmekle suçlanarak ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ ile yargılanmaya başladı.
Toplumsal duyarlılığı ile halkın gönlünde taht kuran Çarşı ,aynı zamanda toplumun vicdanı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Gezi ruhunu kendilerinde hisseden herkes; taraftar grupları, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, sendikalar çeşitli platformlar Çarşı Grubu’nu mahkemede yalnız bırakmadılar.
Çağlayan mahkemesinde yine gezi ruhunu ortaya koydular.
İşte bütün mesele buydu.
Siyasi irade bu ruhtan korkuyor, bunun getirmiş olduğu telaş ile kurduğu çeşitli komplolar aracılığıyla kendisine karşı olan herkese gözdağı  vermeye çalışıyordu.
Siyasal irade bugün tam bir açmaz içersindedir.
Çarşı mahkemesi de bunun bir göstergesidir.
Siyasal irade demokrasi ve özgürlükleri tamamıyla bir kenara koymuş, varlığını dayatma ve baskılar ile sürdürmeye çalışırken hukuksuz uygulamalar ayyuka çıkmıştır.
Bu konum AKP’nin tüm işleyişinde içselleştirdiği bir niteliğe dönüşmüştür.
Şimdi sizlere soruyorum; genel kurulunu gerçekleştirmeden seçilen bir parti il başkanı uygulaması nerde görülmüştür, Çanakkale AKP İl Başkanı il  kongresi gerçekleşmeden seçilen ilk il başkanı olarak şimdi tarihe geçecektir.
Kendi üyelerinin bile iradesine ipotek koyan bir anlayış, doğal olarak halkın iradesini yok sayan uygulamalarla var olacaktır.
İşte bunun için dayatmalara karşı çıkan, kendi iradelerine sahip çıkan milyonların isyanı Gezi, siyasal erkin en büyük korkusu olmuştur.
Tüm bu gelişmeler ile birlikte iktidardaki siyasal erk ülkeyi her geçen gün şeriatın bataklığına doğru götürecek uygulamalara imza atmaktadır.
Nereye bakarsanız bunun örneklerini görebilirsiniz.
Taliban ve IŞID’çi çetelerin şeriatçı uygulamalarının  gerçek yüzü ortada iken;  bu girişimlerin ülkemiz için ne kadar büyük tehlike olduğunu söylemeye gerek yok.
Daha dün Taliban, Pakistan’da okul basarak 132`si öğrenci, 9`u öğretmen olmak üzere 141 kişiyi katletti.
10 yaşlarındaki çocukları katletmek nasıl bir şeydir, bu tam bir canavarlıktır.
 Yine aynı gün Irak’ın  Felluce kentinde IŞİD militanları ile evlenmeyi kabul etmeyen, aralarında hamilelerin de bulunduğu 150 kadının idam edildiği basına yansımıştır.
Laik, demokratik değerlerin dönüşümünün varacağı nokta olarak bu örnekler tehlikenin boyutunu ortaya koymaktadır.
İktidardaki siyasal erk,iktidarda geçirdiği sürede hedeflerine ulaşmak için gerekli yol temizliğini yapmış bir güç olarak; demokrasi adına daha tehditkar bir güç olarak karşımızdadır.
İşte bunun için şimdi her zamankinden daha çok demokratik, laik değerlere sahip çıkılmasının,  gericiliğin bu konudaki dönüştürme çabalarına karşı durulmasının önemi kendini hissettirmektedir.
Siyasal sistem demokratik ve laik değerlerin dönüşümünü hayata geçirmek için yeniden dizayn edilmeye çalışılmaktadır.
Padişahlık özentisi ile tek adam diktatörlüğü ve Osmanlıcı politikalar bu konuda atılan adımlardır.
Bu girişimler öyle bir noktaya taşınmıştır ki; kendi çocuklarını bile yok edici politikalar hayata geçirilmekte, bu noktada her türlü tertip ve komplo üretilmektedir.
Gelelim 17 Aralık’a; sıfırlanamayan paralar, para dolu ayakkabı kutuları, yatak odasındaki kasalar, her türlü rüşvet ve yolsuzluk ilişkisi derken, bugün kendilerini temize çıkaran bir sahne yaratılmıştır.
Şunu çok açık olarak söyleyebilirim; tehlikenin farkında mısınız?
O zaman sizinde yapacağınız bir şeyler olmalı…