Çarpıtmak üzerine
Son günlerde dikkatimi çekiyor; eleştiriler karşısında hemen bir tahammülsüzlük ve bunun getirdiği bir çarpıtma ve süreci daha da olumsuzlaştıracak bir nefret ve ötekileştirme süreci yaşanıyor. Mevcut durumun böyle olmasının çok çeşitli nedenleri var tabiî ki; fakat beni önümüzdeki günler için rahatsız eden sonuçları bağlamında çatışma kültürünün her geçen gün daha da bir ete kemiğe bürünmesi noktasındaki gelişmeler kaygılandırıyor.
BDP Milletvekili Sırrı Sakık’ın oğlunun ölümünden sonra özellik ile sosyal medyada yapılan insanlık ile ilgisi olmayan yorumları gerçekten çok yadırgadım.
Bir babanın oğlunu kaybetmesinin acısını paylaşamayan bir toplumun duygu potansiyeli o toplumu şiddet sarmalından kurtaramaz.
Böylesi bir ruh halinin var olduğu toplumda birde yöneticilerimiz gerçekleri çarpıtarak siyasal hedefleri temelinde bir kurgu ile hareket ederlerse bu da yaşanabilecek olumsuzlukların tuzu biberi olacaktır.
4+4+4 yasasının toplumda bu kadar çok tartışıldığı bir konumda “imam hatipleri terörist yetiştirmediği için mi kapattınız” sözü bardağı taşıran damla olmuştur.
İmam hatip dışında eğitim gören kişiler terörist mi olmuştur?
Nedir bu çarpıtma ve ötekileştirme halleri!
Bu denli toplumu aşağılayacak bir ruh hali ile eğitim konusuna yaklaşanların toplumun geleceği için iyi niyetli olmaları doğal olarak tartışılacaktır.
Popülizm temel kriter olunca uygulamaların da objektif kriterler ile yapılmasını beklemek doğru olmayacaktır.
40 öğrenci için Çanakkale’de Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nin imam hatip ortaokuluna dönüştürülmesinin altındaki gerçek budur.
Ülke genelinde her konuda tam bir karmaşa yaşanmakta.
Kentimiz bu konuda kendi gerçekleri temelinde daha sakin, daha hoşgörü ile süren toplumsal bir hayata ev sahipliği yapmakta.
Yerel seçimler ile ilgili süreç başlamasına rağmen henüz siyasal partilerde bu konuda bir hareketlilik gözükmüyor.
Bu arada siyasal alanın yeni bir aktörü var kentimizde; ÇOMÜ...
Bu aktör oluşturmuş olduğu bir takım argümanlar vasıtasıyla yapmış olduğu müdahaleler ile gerçekten dikkatleri üzerinde toplayan bir kurum haline dönüştü.
Özellik ile kendisine koruma kalkanlığı yapan bazı internet sitelerinin yaptığı yayınları ÇOMÜ yönetiminin objektif gözle değerlendirmesini öneririm.
Her ne kadar kendileri, ‘bize ne diyecek’ olsalar da yaşanan onca gelişme sonrasında artık bu söylevin gerçek olmadığını herkes anlayabilecek deneyimleri yaşadı.
Üniversitenin belirlediği bu stratejinin gözden geçirilmesine ihtiyaç var. Sadece ‘çamur at izi kalsın’ şeklinde süren yayınlar faydadan çok zarar verecektir, bunun sonuçları da belirli bir süre sonra zaten ortaya çıkacaktır. Bu süre içersinde Çanakkale’nin barış ikliminin zarar görmemesi için herkes sorumlu davranmalıdır. Yok biz bunu böyle sürdürürüz deniyor ise, o zaman durum farklıdır. Çanakkale Halkı toplumsal barışın bozulmasına izin vermeyecektir. Her zaman olduğu gibi bu süreçte de bu provokatif çabaları boşa çıkaracak sağduyu, Çanakkale’de vardır, bu böyle bilinmelidir.
Hele bu internet sitelerinin kontra yayın politikasına bağlı olarak yaptıkları yayınlarda yandaşlarının sözde yorum olarak yaptığı karalama kampanyaları sürdükçe bu siteler Çanakkale’de bir paçavra gibi tarihin çöplüğüne atılacaktır.
Bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Yayın Editörü ve Haber Koordinatörlerinin müstear isim kullandığı bu siteleri müstear isim ile yazı yazan bazıları da kurtaramayacaktır. Çanakkale halkına karşı sorumluğunuzun bilincinde iseniz delikanlı gibi çıkın Çanakkale halkının karşısına. Çanakkale iyi olan her şeyi bağrına basar, korkmayın, yazdıklarının dahi doğruluğuna güvenmeyen bir yayın politikası ile hareket eden bir siteye kim inanır. Müstear ismin onuru gibi kavramlar ile kendinizi aklayamazsınız. Çünkü siz bir tertibin ile parçasınız, bu entrikal işleriniz nedeniyle kimliklerinizi gizlemektesiniz. Her yönü ile bataktasınız.
Bakın “gerçeklerden” yana ahkam kesen bu kişiler kendi ilkelerini web sitelerinde nasıl deklere ediyorlar:
“web sitesinde yer alan her türlü bilgi, haber ve görsel, güvenilirliği genel teamüller çerçevesinde kabul edilen kaynaklardan elde edilerek derlenmiş olup, doğrulukları ve yeterlilikleri hiç bir şekilde garanti edilmemektedir”.
Oh ne ala memleket,yaz karala çamur at sonra da arkasında durma.
Bunun adı ………………………