ÇARELİ ÇARESİZLİKLERİMİZ

1600
Yaşadıklarımız bize kimi zaman sorunların artık çözülemeyeceği, olayların kontrolünün hep başkalarında olduğunu, bundan sonra her şeyin olumsuz olacağını hissettirebilir. Herkesin kendimizle ilgili negatif düşündüğünü, gelişmelerin hep olumsuz olacağı algısı ‘öğrenilmiş çaresizlik’ dediğimiz durumun başlangıcıdır.
Her bireyin bir yaşam hikayesi olduğuna göre her yaşamın ilkbaharı, yazı olduğu gibi hüzünlerin yaşandığı sonbaharı ve kışı da olacaktır. Hayatın içinde yaşanılası olayların bir dönem için aleyhimize gelişmesinin sadece bizim için değil her birey için olağan bir durum olduğu durumunu düşünmemiz gerekmez mi?
Birey en çok ne zaman kendini kötü hisseder ? Yaşanan sıkıntıların benlik saygısını etkilediği durumlar genellikle değersiz, işe yaramaz ve terkedilmiş duygularını yaşatır. Sorunların üst üste gelmesi ve üst üste yaşanan olumsuzluklar öğrenilmiş çaresizliğin bir üst kademesi olan ‘kendini gerçekleştiren kehanet’ durumunun ortaya çıkmasına yol açabilir. Bir olayın arka arkaya olumsuz sonuçlanması sonrasında benzer durumların da artık olumsuz sonuçlanabileceğini düşünmemize yol açmasıdır kendini gerçekleştiren kehanet. Örneğin bir dersin sınavında üst üste istenmeyen bir not alan öğrencinin o dersten hep başarısız olacağına batıl bir şekilde inanmaya başlaması gibi.
Peki sorunların çözümünde birey olarak mantık çerçevesinde hareket edebiliyor muyuz? Bu konuyu biraz da bilimsel düşünme yönteminden faydalanarak açıklayacak olursak, sorun çözümünü aşamalar halinde ele alıp değerlendirmek gerektiği ortaya çıkar.
İçinde bulunduğumuz sorunu tanımak. Sorun ne? Ne zaman ortaya çıkıyor? Nerede ortaya çıkıyor? Kimler ve neler etken oluyor?
Çözüm için hedef belirleme. Objektif ve uygulanabilir amaçlar belirlemek hayal kırıklıklarının yaşanmasını önleyecektir.
Çözüm seçenekleri belirleme. A planının yanında B,C hatta D planlarının da olması çözümün alternatiflendirmesi için kaçınılmazdır. Bu konuda hep verdiğim örnek ATATÜRK ün Samsun a çıktığında başkenti düşman işgaline karşın A planı olarak Ankara, B planı olarak Konya, C planı olarak Erzurum olarak belirlemesi.
Sorun çözümünde uygulama aşamasında dikkat edilecek başka bir durum da, benzer sorunların çözümlerinin gözden geçirilmesi, yaşantımıza uygunluğu, manipülasyon ögelerinin öğrenilmesi, duygusallıktan uzak, rasyonel bir gözle bakabilmektir.
Yapılan birçok araştırma sorun çözme yetisinin kazanılamamış olması nedeniyle intihar riskinin arttığını söylemektedir. Bence düşünülmesi gereken en önemli ayrıntı özgürce karar alıp bu kararları uygulaya biliyor muyuz? Herkesin bir yaşam hakkı olduğuna göre karar verebilme yetkisi de olacaktır. Bu birey olarak en doğal hakkımızdır. Düşünebilmek, karar verebilmek. Hiç birşey yaşam hakkımızdan daha değerli olamaz. Yaşam hakkımızı da kendimizin elimizden alması kadar da mantık dışı bir durum olamaz.
Uzun lafın kısası sorunlara aşağıdan değil yukarıdan bakmak işimizi daha kolaylaştıracaktır.
Sağlıklı günler dileklerimle.