akadirkenar@hotmail.com
Mart ayının son gününde acayip bişey oldu Çanakkale`de! Memleketimizin yollara düşen gazetecisi Tekin Uğurlu arkadaşıma gelen görüntülerle şoka girdik! O da neydi öyle; 116 Jandarma önünde `zincirleme kaza` meydana gelmişti. Beş araç birbirine değmiş; değmekle de kalmamış, dokundurmuş, hatta hasara neden olmuştu! Muhtemelen en öndekinin suçu vardı, ama o önemli değil! Benim için esas konu Çanakkale`de zincirleme bir kazanın meydana gelmiş olması mühim olan! O zaman demek ki, artık bizim de `Büyükşehir` olma vakti zamanımız gelmiş dedim ben. Neden? Çünkü artık zincirleme kazamız bile oluyor! Ne mutlu kabusdur bu!..
Sonra Çanakkale`de maddi ve manevi diğer zincirleme kazaları düşünmeye başladım. EKO eko diye dağları taşları betona çeviren sözde teşvikli turizm yatırımları geldi aklıma. ASSOS`un eteklerinde, Midilli`ye bakan yamaçlardaki EKO TURİZM beton yığını mesela. Bir memleket kendine bu kadar güzel bir zincirleme kötülük yapabilir mi arkadaşlar. Bakın şimdi limanı da kapattık. 400 gün mü, 500 gün mü tam bilmiyorum. Antik Liman`daki işletmeler kapalı. Bu EKOCULARA gün doğdu. Biran önce tesisleri bitirlerse, kısa zamanda yatırımlarının meyvelerini de toplamaya başlayacaklar. Aklıma şu da geliyor tabi; şetan ayrıntıda gizlenir hep! Acaba diyorum, yıllardır `Başımıza taş düşecek` diye korkarak yiyip içtiğimiz, yatıp güneşlendiğimiz Liman civarının tehlikesinin farkına varılması da tesadüf mü yoksa!.. İnsanın içine şeytan kaçmaya gör!..
Cin gibidir Bülent Turan!
Bir dönem İstanbul milletvekilliğinden sonra, Çanakkale`ye gelen milletvekilimiz Bülent Turan az çekmemiştir bu memlekette. `İthal aday!` damgasıyla karşı karşıya kala kalmıştır memleketin Lapsekilisi Bülent Turan! `Ya arkadaş ben ithal mithal değilim, anlı şanlı Çanakkaleliyim. Demirci Sadettin`in oğluyum` diye kendini savunmak zorunda bile kalmıştır. Sadece o mu, 20 yıldır memlekette belediye başkanlığı yapan Ülgür Gökhan`da yüzyıllık geçmişini anlatmak zorunda kalmamışmıdır? `Cezayirli bu adam` dedikleri için, Bayramiç`teki soy kütüğünü bile anlatmışlığı vardır Ülgür beyinde! Böyledir bu memleket.
Ama bugün konumuz bu değil aslında. Bülent Turan ilk Çanakkale`ye geldiğinde bende esprili bir şekilde `Alaattin`in sihirli lamsasından çıktı` demiştim. Ben de az değilimdir hani! O çakır gözlerini görünce, `cin gibi adam bu` demiştim. Neyse, Bülent bey uzun yıllardır Çanakkale Milletvekilli olarak , Ak Parti Grup Başkanvekilliği görevini başarıyla sürdürüyor. İyi bir avukat olmakta kendisi için avantaj sağlıyor. Ankara siyasetindeki ağırlığını hepimiz biliyoruz. Ama geçenlerde Ayasofya Baş İmamı Prof. Dr. Boynukalın`a karşı olan çıkışı beni ve birçok Çanakkaleliyi hayran bıraktı. Faiz haramdır maramdır diye ahkam kesen Baş efendiye, `kendine gel, ortalığı karıştırma..` diyebilen tek Akpartili oldu hemşerimiz Bülent Turan. Valla gözümüze girdi ki, ağzımızdan şu cümle dökülde, `Ne de olsa Çanakkaleli` dedik. Aldık bağrımıza bastık. Çanakkaleli beya Bülent Turan... Biraz geç oldu ama, hakkını vereyim dedim..
Ve SAĞLIKÇILARIMIZA...
Bir yılı geçtik artık. Salgın denilen bu illete karşı siperde savaşan siz sağlıkçılarımız önünde saygıyla eğiliyorum. Biliyoruz ki, hepiniz çok yoruldunuz. Canlarınız pahasına hizmet ettiniz. Bu işin parayla pulla bir alakası yok dediniz. Elinizden gelen herşeyi yaptınız.
Ama zaman geçtikçe sizin yorğunluğunuz ve tükenmişliğiniz artarken, insanların da duyarlılıkları azaldı. Devletin hassasiyetleri, gözbebeği gibi size davranması gerekirken, bunlarda olmadı. Hepinize Tanrı güç ve kuvvet ve de sabır versin. Ve şunu da belirtmek isterim. Türkiye`de sadece ve sadece ÇOMÜ Tıp Fakültesi Pandemi hastanesi yapıldı. Bu işin ne kadar zor olduğunu herkes biliyor. Bilmeyenler varsa da bilsin isterim. Eleştirmek kolaydır, ama anlamak gerekir bazı şeyleri.