Çanakkalelerin yakasından düşün artık!
Geleceğe ilişkin doğru kararlar alabilmek için geçmişin deneyimlerini göz önünde bulundurmak son derece faydalıdır.
Bu kentin siyasal dönüşümü için görev alan kendi içinde organize olmuş sözde
bilim insanı olan bazı kesimlerin, başlangıcından beri sürdürdükleri dezenformasyon çalışmalarını şöyle bir hatırlayalım.
Sözde bir bilim insanı bu siyasal operasyona,Çanakkalelilere hakaretler yağdırarak başladı.
Şu günlerde Başkan Ülgür Gökhan aleyhine yapılan yalan ve dezenformasyon içerikli karalamaları değerlendirirseniz; bu faaliyetlerin kodlarının o günlere kadar uzandığını görmeniz çok zor olmayacaktır.
Çanakkalelilere yapılan hakaretler genel hatlarıyla şu kapsamdaydı:
“Tembel, geç saatlere kadar içki içen, çocuk yapma sorunu olan, dans eden, denize giren, dağda yürüyen, aylak aylak gezen, baloluk kıyafetler ile dolaşan, çöplerinin toplanmasına, sokaklarının lağım kokmasına itirazı olmayan kişiler”
Bu hakaretler karşısında Başkan Ülgür Gökhan kentine sahip çıkarak bu değerlendirmelerin soytarılık olduğunu dile getirip bu karalamalara karşı durdu.
Bu hakaretlerde bulunan kişi Gökhan’ın soytarılık değerlendirmesi üzerine mahkemeye başvurdu ve ağzının payını aldı.
Hukuk, Gökhan’ın değerlendirmelerini Çanakkale halkına karşı yapılan bu hakaretlere karşı cevap niteliğinde olduğunu belirterek açılan davada; Gökhan’ı haklı buldu.
Başkan Ülgür Gökhan, Çanakkale kamuoyunun vicdanlarında zaten haklıydı, kentlilerin bu şekilde aşağılanmasına izin vermeyerek gerekli tavrı ortaya koymuştu.
Bu süreçte diğer siyasi partilerinde tavrını bir hatırlayalım,hatırlayalım ki; şimdi karşımıza çıkıp, bol keseden atanlar; Çanakkalelilere hakaretler yağdırılırken nasıl bir tavır almışlardı!
İnsan odaklı olmaktan tutunda, insan onuruna kadar bir dizi süslü sözler ile şimdi karşımıza çıkanlar, onca hakaret karşısında vermiş oldukları desteği bakalım nasıl açıklayabilecekler.
AKP İl Başkanı önce bu ifadelerin kabul edilemeyeceğini belirtmiş, 10 gün sonra bu açıklamayı yapan sözde bilim adamının arkasında olduğunu açıklamıştır.
Yine MHP saflarında Merkez İlçe Başkanı Tayfun Uğur’dan bu açıklamalara destek gelmiştir.
O günlerde ötekileştirme ve nefret söylemi ile başlayan itibarsızlaştırma propagandalarının temel bir hedefi vardı; yerel yönetim için başlatılan karalama kampanyasına zemin yaratabilmek.
Fakat umduklarını bulamadılar; kent halkı değerlerine, yaşam tarzına sahip çıkarak , siyasal gericiliğin dönüştürme planlarını boşa çıkardı.
Bu hedef ile harekete geçmiş olan çevreler tabiî ki çabalarını sürdürdüler, çeşitli organize faaliyetlerle amaçlarına ulaşmak için her türlü yönteme başvurdular.
Çanakkalelileri itibarsızlaştırmak üzerinden kurgulanan plan, bu organizasyon içersinde olan kişiler tarafından öyle bir içselleştirilmişti ki; daha dün, bu organizasyonda tetikçilik rolünü üstlenen sözde bir gazetecinin Çanakkalelilere hakareti ile yeniden hayat buldu.
Tetikçi ve yanaşma gazetecinin sözleri bir kez daha göstermektedir ki; bu organize grubun, Çanakkaleliler için düşünceleri ibret verici değerlendirmeler olarak üzerinde düşünülmesi gerekli boyuttadır.
“ yine diyorum bu ülkenin, bu şehrin DELİKANLI adam sorunu var...sayıları çok sınırlı... “, “ bu şehirdeki insan kalitesi maalesef bir tık aşağıda...”
Bu sözler sıradan söylenmiş sözler olarak değerlendirilemez!
Bu sözler Çanakkalelilere karşı duyulan nefretin sonucudur!
Peki bir insan neden bir kentin insanından bu denli nefret eder?
Bu kent insanı kimin tavuğuna kış demiştir, kendisine hakaret mi etmiştir, ne yapmıştır?
Bu konu, bu organize grubun siyasal olarak üstlenmiş olduğu rol ile yakından ilgilidir.
Çanakkale insanının; çağdaş, ilerici, laik yaşam tarzı ve bu değerlere bağlılığı bazılarını o kadar rahatsız etmektedir ki, tepkilerini bu şekilde Çanakkalelileri aşağılayarak, karalayarak vermektedirler.
Bu düşmanlığın arkasındaki gerçek, tamamıyla budur.
Kaldı ki;”Çanakkale’de delikanlı adam sayısı sınırlı”,şeklinde değerlendirmede bulunan bu kişi delikanlılık adına en son konuşabilecek bir kişidir.
Bugüne kadar Feride K. Yavaş, Firuze Ateş sahte isimleriyle Çanakkale’de siyasetçisinden belediye başkanına, gazetecisinden sendikacısına kadar kendileri gibi düşünmeyen herkes hakkında hakaretlerde bulunup, sonrasında sıra mahkeme karşısında hesap vermeye gelince; onlar adına kiralık rol üstlenen, yargıyı yanıltarak suç işleyen bu kişinin delikanlılıktan bahsetmesi kadar saçma bir şey olamaz.
Bu kentte “delikanlı adam sorunu var” şeklinde değerlendirme yapan bu şahıs yanaşma ve tetikçiliğin bedeli olarak sahtekârlıkla, devletin kurumlarında bankamatik işçi olarak ödüllendirilen kişidir.
Bu kentin delikanlısı çoktur,insan kalitesi de bir tık aşağıda falan değildir.
Size bile katlanma tahammülü gösteren, bunca hakaret ve saygısızlığınıza rağmen efendiliğini hiçbir zaman bozmayan Çanakkale insanı, delikanlının hasıdır.
Bu kent insanını aşağılayan tavrınızdan vazgeçin.