Seçkin Sağlam

ssboreas17@gmail.com

Çanakkale, Fazıl Say’a sahip çıkmalı

2042
Son dönemin hem trajik hem de komik konusudur Fazıl Say’a verilen ceza. Ömer Hayyam’a ait olduğu bilinen (ki ona ait olmaya da bilir) bir dörtlüğü sosyal medya üzerinden takipçileri ile paylaştığı gerekçesi ile 10 ay hapis cezası alan bir sanatçıdır Fazıl Say.
Say’a, “Halkın benimsediği değerleri alenen aşağılamak” suçundan ceza verildi.
Ne yaptı Fazıl Say?
“Milletin efendisi” dediğimiz çiftçiye “Ananı da al git” mi dedi?
Yoksa kendisiyle konuşmaya çalışan birine “Artistlik yapma lan” mı dedi?
Kendisini karşılayan köylüye “bir oyna da görelim” mi dedi?
Yanına yaklaşan kanser hastası birine “Al şu parayı ama düşürme” mi dedi.
Hayır, Fazıl Say, hiçbir insanı, zaafları, düşünceleri ya da bulunduğu konumu itibariyle aşağılamadı. Sadece kendisine, kendisinin deyimiyle “matrak” gelen bir dörtlüğü, takipçileri ile paylaştı.
Bu ne oldu? Suç.
O zaman yakın Fazıl Say’ı da Hasret Gültekin gibi
Yerinden, yurdundan edin onu da birçok topraksız köylü gibi
İşkencelerden geçirin, falakaya yatırın ya da ne bilim Hallac-ı Mansur gibi derisini yüzün mesela
Öyle büyük bir suç işlemiş ki Fazıl Say, o artık sizce bu memlekette kalmamalı değil mi?
Başka hangi suçları işlemiş bu Fazıl Say?
`Kara Toprak`, piyano için, Aşık Veysel’in teması üzerine 1997 yılında bir beste yapmış. Hamamizade İsmail Dede Efendi’nin teması üzerine `Gülnihal` isimli bestesini yapmış yine aynı yıl. 2001 yılında `Nazım Oratoryosu`, isimli bestesini piyano, solo ses, koro ve orkestra için yapmış. Günlerce, aylar konuşuldu bu çalışması. Bu çalışmaya en büyük desteği ise usta tiyatrocu Genco Erkal verdi. “Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala” dizeleri hala kulaklarımızda. 1993 yılında alçakça katledilen 37 aydından biri olan Metin Altıok anısına `Metin Altıok için Ağıt` isimli bestesini piyano, solo ses, koro ve oda orkestrası için 2003 yılında yaptı. Sivas `93 tiyatro oyunu için beste yapan bir müzisyen o.
O son olarak Mezopotamya senfonisi yaptı. Bu coğrafyanın acılar coğrafyası olduğunu, savaşın bu bölgede ve Ortadoğu’daki insanların kaderi olmaması gerektiğini sanatı ile anlattı. O sanatı ile Mezopotamya halklarının acılarını aktardı bize.
Bu yazılanlar onu yüceltmek için değil, sakın yanlış anlaşılmasın. Sadece çalışkan ve başarılı bir sanat adamının baskı altına alınmasının doğru olmadığını anlatmak için. İlginçtir, belki de internette kayıtlı değildir ama Fazıl Say, Türkiye’den hiç ödül almamış. Avrupa’nın sanat alanında kendini kanıtlamış birçok kurum ve organizasyonundan ödüller almış, dünya genelinde bilinen ödüller almış ama Türkiye’den hiç ödül almamış. (tabi bu kesin değil, almış olma ihtimali de var. belki de biz araştırırken denk gelemedik)
Fazıl Say, “Bütün dünya suçsuz olduğumu biliyor. Bir bakıyor arkasında AKP’liyi buluyor. Kültür Bakanı halk Fazıl Say’ı zaten cezalandırdı diyor vs. Hükümetten sesler çıkmaya başlıyor. Sanatçısını korumuyor. Burada yönlendirilmişlik de var. AKP’ye Türkiye’nin yarısı oy verdiyse, ben de 350 milyonluk Avrupa Birliği’nin kültürlerarası elçisiyim” diye yorumluyor başına gelenleri.
Fazıl Say’ın Mezopotamya senfonisi on ayrı besteden oluşuyor. “Ovada İki Çocuk” isimli bestesi ile başlayan senfoni, “Dicle”, “Ölüm Kültürü Üzerine”, “Melodram”, “Güneş”, “Ay”, “Kurşun”, “Fırat”, “Savaş Üzerine” ve “Mezopotamya Türküsü” adlı bestelerinden oluşuyor.
AKP iktidarını, sadece, emekçiler üzerine değil aynı zamanda bilim ve sanat üzerine yürüttüğü baskı politikaları ve bölgedeki savaş ortamında üstlendiği rol gibi birçok konuda eleştiren, eleştirilerini korkmadan, çekinmeden dile getirdi. “Savaş’a karşı” sanatı ile gösterdi tepkisini.
Ve cezalandırıldı.
Aslında Fazıl Say, bir sanatçı olarak, bir dünya sanatçısı olarak Çanakkale’de, Uluslararası Troia Festivali kapsamında her yıl verilen Homeros Bilim Kültür ve Sanat Ödülü’nü çoktan hak etti. Çanakkale, 2008 yılında İsrail’in Beyrut’a yönelik saldırılarına karşı bu ödülü vermemiş yerine Barış Manifestosu’nu yayınlamıştı. Bunu dışında 2002 yılında Yazar Chrissa Wolf’a, 2003 yılında Yazar Yaşar Kemal’e, 2004 yılında Prof. Dr. Joachim Latacz’e, 2005 yılında Tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter’e, 2007 yılında Çevirmen ve Akademisyen Cevat Çapan’a, 2008 yılında ise Anadolu Ateşi Dans Topluluğu Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan’a verildi. 2009 yılında seramik sanatçısı Prof. Dr. Erdinç Bakla’ya, 2010 yılında yönetmen Nuri Bilge Ceylan’a, 2011 yılında müzik, tiyatro ve sinema sanatçısı Ayla Algan’a ve 2012 yılında ise Kardeş Türküler isimli müzik grubuna verilen ödülün 2013 yılındaki sahibi ise henüz bilinmiyor.
Hazır 3-4 ay varken, bu isim Fazıl Say olarak belirlenebilir. Bu hem ülke gündemine hem de sanatsal çalışmaları noktasında uygun bir karar olacaktır.
Zaten Fazıl Say, hem barışa hem sanat hem de demokrasiye yaptığı katkılar ile “Barışın Kenti” Çanakkale halkı adına, bir onur ödülünü çoktan hak eden bir sanatçı. Bu onun bu mücadelesine de küçük de olsa bir destek olacaktır.