Önümüzdeki yerel seçimler nedeniyle siyasette kadın katılımına bir bakalım. Çanakkale’nin ilk Kadın Milletvekili 1969 yılında Adalet Partisinden seçilmiş. Hem de iki dönem. Adı Zekiye GÜLŞEN. Tam 49 yıl sonra bu sefer Adalet ve Kalkınma Partisinden Jülide İSKENDEROĞLU ikinci kadın Milletvekili olarak görev yapmış. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde sadece iki kadın vekilden söz edebiliyoruz. Anlaşılan kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle gurur duyan Cumhuriyet Halk Partisi, seçilme hakkı konusunu biraz unutmuş. En azından Çanakkale’de. Bu güzel kent için yeri geldiğinde övünerek bahsettiğimiz özellikler genelde şöyle sıralanıyor olsa da: Türkiye’nin en batısında, en çağdaş, en özgür, en güvenli, barışın en kenti, CHP’nin en kalesi!
Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk seçimi olacak olan 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, temsilde ve üst düzey atamalarda eşitlik hakkımıza sahip çıkmanın aynı zamanda ülkemizin de geleceğine sahip çıkma anlamına geldiğinin bilincinde olan biz kadınların söyleyecek birçok sözü ve aşması gereken pek çok engeli var. Dünyada var olan her türlü egemenlik tarihi tahakküm ilişkilerini ve yapılarını ortaya çıkarır.
Tahakküm, hüküm kurma, mal etme, kontrol etme ve denetleme gibi eşitsizliğe yol açan birçok kavramı içinde barındırır. Biz kadınlar bu tahakkümü yakından tanır ve biliriz. Bu yazıyı yazmaya karar verdiğim gün 5 Aralık 2023 idi. Günün önemi ile ilgili yazıları okumak, daha önceki yazılanları taramak da bir gereklilik oldu. O günden bu güne tartışılagelen konulardan biri de bu hak verilmiş midir, yoksa kazanılmış mıdır meselesi olmuş. Bu sorular aklıma başka soruları getirdi. İstemeden alınan her hangi bir hak var mıdır, talep etmediğimiz her hangi bir kazanım elde edebilmiş miyiz vb.
Birçoğumuz biliyoruz ki hiçbir hak istemeden ve talep edilmeden verilmez.
Ülkemizde de 1923’ten 1934’e kadar Millet Meclisini oluşturan erkek vekiller kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermemek için ellerinden geleni yapmışlar. Bu konuyla ilgili olarak o yıllarda ülkemizde kadın hakları için seferber olan kadınlar çeşitli çalışmalar yapmaya devam etmiş, bu konudaki kararlılıklarını göstermekten geri durmamışlar. Türkiye’de kadınlar İngiliz ve Amerikan Süfrajetleri gibi zorlu bir mücadele vermemekle birlikte siyasi haklara ilişkin taleplerini ısrarla dile getirdiler.
O yıllardan bugüne tam 100 yıldır ülkemizde yaşanan pek çok toplumsal, ekonomik ve siyasal dönüşüme tanıklık ettik. Hani masallarda dile getirilen bir cümle vardır, gide gide gittik döndük bir de arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz.
8 Şubat 1935 seçimlerinde 17 Kadın Milletvekili Meclise girmiş. Ara seçimlerde bir Kadın Milletvekili daha eklenerek bu sayı 18’e çıkmış. Bu o gün için yüzde 5 oranında kadın vekil sayısına işaret ediyor. Bugüne baktığımızda ise Kadın Milletvekili oranı %5’ten yaklaşık %20’yi ancak bulabilmiş. Belediye başkanlığına baktığımızda durum daha da vahim: 93 yılda görev yapmış toplam 32 bin erkek belediye başkanına karşılık sadece 150 kadın belediye başkanı görülüyor. Bu oran %0.5. Evet yanlış okumadınız, binde beş. Türkiye’de erkeklere oranla kaç kadın vali ve kadın kaymakam görev yapmış günümüze kadar? Öğrenmek bile istemiyorum. Resmen dillendirilmeyen ama bal gibi uygulanan komik bir kota neredeyse 100 yıldır tıkır tıkır işletiliyor.
Bazı muhalefet partileri seçim kampanyalarında kullanılmak üzere bu kotayı %25’e, hatta %33’e çıkaracaklarını söyleyerek bir lütufta bulunsalar da nüfusun %50’sini kadınların oluşturduğu nedense hep unutuluyor. Bu konuda bir kotadan söz edilmesi bile en masum tabirle bir tuhaflık.
Önümüzdeki yerel seçimler nedeniyle siyasette kadın katılımına bakalım. Çanakkale’nin ilk Kadın Milletvekili 1969 yılında Adalet Partisinden seçilmiş. Hem de iki dönem. Adı Zekiye GÜLŞEN. Bundan tam 49 yıl sonra bu sefer Adalet ve Kalkınma Partisinden Jülide İSKENDEROĞLU ikinci kadın Milletvekili olarak görev yapmış.
100 yıllık Cumhuriyet tarihinde sadece iki kadın vekilden söz edebiliyoruz. Anlaşılan kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle gurur duyan Cumhuriyet Halk Partisi, seçilme hakkı konusunu biraz unutmuş. En azından Çanakkale’de… Bu güzel kent için yeri geldiğinde övünerek bahsettiğimiz özellikler genelde şöyle sıralanıyor olsa da: Türkiye’nin en batısında, en çağdaş, en özgür, en güvenli, barışın en kenti, CHP’nin en kalesi!
Yazımın başında bahsettiğim egemenlik-tahakküm ilişkisine burada tekrar değinmek istiyorum. Dünyanın egemenleri, devletlerin egemenleri, kentlerin egemenleri ve irili ufaklı semirmiş çok itibarlı sermaye sahipleri el ele vermiş bizlere şirinlik yapıyorlar.
Çanakkale Belediyesinin kuruluş yılı 1912 olarak görülüyor. Yani 111 yıldır erkek başkanlar ile yönetilen bir kentte yaşıyoruz.
Şimdiye kadar bu kentte vekillik ve başkanlık yapmış insanlara kişisel bir eleştiri yapmak niyetiyle yazmıyorum bu yazıyı. Bir kadın olarak sorular soruyorum ortaya aslında herkese, en başta da kendime. Bu soruları sorarken de hayata soldan bakan bir kadın olarak kendi tarafıma da soruyorum bu soruları. Belki de en çok kendi tarafıma soruyorum. Sivil toplum örgütlerinde, sendikalarda, derneklerde, platformlarda, partilerde kadınların sayıları artmış olsa da yönetim ve başkanlıklara sıra geldiğinde sayıları çok da fazla değil kadınların.
Sonuçta hangi taraftan olursanız olun kadın olarak Başkanlıklara gelmeniz çok da mümkün görünmüyor. Nedenlerini bu konuya kafa yoran herkes biliyor. Erkekler de biliyor kadınlar da ama kısaca hatırlatmak gerekirse, dünyanın yükünü sırtlanmış kadınlar bu yüklerin yarısını erkeklerle paylaşmadıkça evlerinden çıkıp toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamda var olmadıkça kazanımlar elde edemeyecekler ve 100 yıl daha geçse de hepimizi erkek egemenler ve onların kurmuş oldukları sistemler yönetiyor olacak. Kadının kendi kendine biçtiği rol ancak bir siyasi partinin kadın kolları sorumluluğundan daha fazlası istendiğinde değişecek. Veya bu “kadın kolları” kavramı toptan lav edildiğinde.
Yeter ki “Çanakkale kadın milletvekiline henüz hazır değil” lafını artık kadınlar söylemesin.
Hangi partiden hangi siyasal görüşten olursanız olun sevgili kadınlar, evlerinizden çıkın ve utanmadan, sıkılmadan, büyük bir inatla yönetimlere, başkanlıklara, vekilliklere aday olun.
Bir gün başaracağız hem de çok yakın bir günde başaracağız…
Özlem ERGUN AÇANAL