sermet@canakkaleolay.com
2010 yılında Çanakkale’de kültür ve sanat rüzgarları daha güçlü esmeye başladı. Geçmiş yıllara göre bu alandaki etkinliklerin çeşitlendiğini izlemekteyiz. Kent yapısı itibarıyla gelişimin böyle olması da aslında doğal bir gelişme. 2. Çanakkale Bienali, 1.Çanakkale Troia Film Festivali, 1. Geleneksel Çanakkale Şeffaf Beygir Film Şenliği, Uluslararası Troia Festivali, Avrupa Birliği projeleri bazında gerçekleşen etkinlikler derken, zenginleşen bir kültür ve sanat hayatı, kentimize yakışır. Bu etkinliklerin kent halkı ile iletişimi, üzerinde ciddi olarak durulması gerekli bir konudur. Her kesimden çeşitli görüşlerin bu alandaki yaklaşımları da farklı farklı olacaktır. Böyle olması, yapılan çalışmaların hiçbir şekilde niteliğine ve değerine bir olumsuzluk getirmez.
Bu sanat ve kültür etkinliklerinden kent halkı olarak ne kadar çok faydalanabilirsek; o denli kendi lehimize bir çıkarım yaratmış olacağımızın da bilincinde olalım.
Bu tip etkinlikler sadece kentin sanat ve kültür hayatına katkı yapmaktan öte kent ekonomisine, turizmine de katkıları olan etkinliklerdir.
Bu tespiti “kültür endüstrisi” kavramının dışındaki kriterler ile yapıyorum.
Kültürün endüstrileşmesi kavramı kültür süreçlerini farklı alanlara taşır.
Bu arada şu gerçeği de sizler ile paylaşmadan geçemeyeceğim.
Kent kültür hayatı için; sürdürülebilir olması, kent halkı ile daha organik bağlar ile geliştiren etkinlikler temelinde Kent Müzesi tüm bu çalışmalar içersinde önemli bir yere sahiptir.
Kent Müzesi çalışmalarına destek olmak, katkı vermek, paylaşmak, biz Çanakkaleliler açısından artık vazgeçilmez olmalıdır.
Kurgusal gerçekler ve dönüşümler temalı 2. Çanakkale Bienali ile, günümüz yaşam koşulları ve küreselleşen şartlardaki dönüşümler bazında önemli mesajlar ile birleşmiş kavramsal sanat eserleri ile tanışma fırsatı bulacağız.
Bienal kavramı Türkiye’de yeni bir kavram.
1987`ye kadar Uluslararası İstanbul Festivali bünyesinde gerçekleştirilen sanat sergileri, bu tarihte İstanbul Bienali adı altında ayrı bir etkinlik haline gelmiştir. 2011 yılında da 12 incisi gerçekleştirilecek.
Bu anlamda 2. Çanakkale Bienali ile gelişecek Çanakkale Bienallari serisi Çanakkale açısından ciddi bir imaja dönüşebilir.
Bienaller çeşitli sanat sergilerinden öte günümüzde “kavramsal sanat”alanları olarak algılanmakta.
Kavramsal sanat terimi, kendilerini alışılageldik sanat eseri biçiminde göstermeyen sanat eserleri için kullanılmaya başlanmıştır. ``Fikir sanatı`` olarak da geçer. Kavramsal sanatçılar, bir resim veya heykel yapmak üzere yola koyulup bu amaca yönelik fikirler üretmek yerine geleneksel gereçlerin ve biçimlerin ötesinde düşünüp fikirlerini uygun malzemeler ile ifade etme amacı güderler.
2. Çanakkale Bienali ve sonrası için umutluyum.
Bu düşüncemi besleyen olgular ; 1. Çanakkale Bienalinin performansı, ve özellik ile bienal küratörlüğünü üstlenen Seyhan Boztepe’nin 1. bienaldeki yoğun çabaları ile birleşen emeğine duyduğum saygıdır.
Seyhan Boztepe bu konuda önemli bir sorumluluk üstlenmiş bir sanatçı olarak, performansını sürdürüyor.
Bizler, basın kuruluşları olarak bu çabalara destek vererek, özellik ile kitle iletişimini geliştirmek için çaba harcamalıyız.
Sanatçılar için bu son derece önemlidir.
Bunu yaparken, özellik ile bu konuda engel olabilecek bir takım olumsuz anlayışlar ve tutumlar ile ciddi bir mücadele etmek gerekecek.
Düşünün ki bu kente katılımcılık için önemli çaba göstermesi gereken bir kurumun ilgili birim müdürü yapmış olduğu görev ihmalini gizlemek için sorumluluğu sivil toplum örgütlerine atabilmektedir.
Katılımcılığın geliştirilmesi için seferber olmuş bir kurumda, sivil toplum örgütlerinin katılmadığı bir etkinlik için haber verilmemesine rağmen “haber verdik de gelmediler” diyerek sürdürülen bir sorumluluk kabul edilemez.
Yine aynı şekilde bu kentin üniversitesinin, hangi nedenler ile olursa olsun kent kültür hayatına katkı sunmak için çalışan “Kent- Kültür” adlı gazetesini öteleme hakkı yoktur.
Yine bu kentte, kent halkının katılım kaygısını taşımadan, yapılan çalışmaların yeterli çalışmalar olduğu anlayışı ile hareket eden ve bu performansı yeterli gören anlayışın önünün alınması gerekmektedir.
Tüm bu olumsuzluklar da bir şekilde aşılarak, Çanakkale Bienali önümüzdeki yıllarda Çanakkale için önemli bir çalışma haline dönüşecektir.
Bu süreçteki önemli avantajlardan biri, yerel yönetimin kavrayış itibarıyla doğru bir noktada olmasıdır.
Sermet ATADİNÇ