Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Çamur atmayın…

2127
Çanakkale’nin önemli değerlerinden biri olan Kazdağları’na saldırılar altın madencileri tarafından sürdürülüyor. Geleceklerine ve yaşamsal değerlerine sahip çıkan duyarlı insanlar da bu saldırılara karşı durdukça saldırı çok yönlü olarak çeşitli taktikler devreye sokularak genişletiliyor. Kısaca ortada yaşama sahip çıkma, bir var olma mücadelesi var.
 
Bazı kesimler de bilerek ya da bilmeden “altıncı filo’nun” dezenformasyon çabalarının destekçiliği rolünü üstleniyorlar.
 
Son günlerde ortalıkta, bazı kesimler tarafından özellik ile dillendirilen Kazdağları’nda altın üretimine karşı çıkan insanlar için ‘onların çevrecilikleri “sahte” önce kentlerinde boğaz sularına akıtılan kanalizasyon sularına baksınlar’ şeklinde saçmalıklar dolaşıyor.
 
Bu kelimenin tam anlamıyla bir demagoji olup, aynı zamanda Kazdağları’na sahip çıkan yaşam savunucularını değersizleştirmek için sürdürülen bir yaftalama çalışmasının sonucudur.
 
Bu konuda beslendikleri ideolojik hat, başta AKP Milletvekili Mehmet Danış tarafından gündeme getirilen , sonrasında da tüm AKP teşkilatlarının maden bulmuşçasına üzerine atladığı bir dezenformasyon bloğudur.
 
Önce şunu bir anlatmak gerekecek…
Kazdağları’nda altın üretimine karşı çıkanların kentin kanalizasyon sorununu görmezden gelmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu konunun çözümü için sorumluluk alması gerekli olan birimler bellidir. Bu sorumluluk Çanakkale Belediyesi’nindir. Bu süreci bilmeden ortaya atılan komik gerekçeler ile Kazdağları’nda altın üretimine karşı çıkanları karalayamazsınız.
 
Size bir hatırlatmada bulunayım. Bu konuya ilişkin bu kentte bir “tık” tartışması yaşandı. Çok da popüler bir tartışmaydı. Bu tartışmaya vakıf olunmaması bile konu hakkında tamamıyla çamur atma mantığı ile yaklaşımın ifadesidir.
 
Bu tartışma 8 yıl öncesine dayanan ve Çanakkale Belediyesi’nin İller Bankası vasıtasıyla kanalizasyon yatırımı için yaptığı girişimlerin hikayesine dayanır.
 
Bir Türkiye klasiği olarak 8 yıl önce yapılan müracaat, maalesef çok kısa bir süre önce projesi onaylanarak sonuçlanabilmiş ve projenin ihalesi gerçekleştirilmiştir.
 
Hal böyle iken; sorunun kaynağındaki devlet bürokrasisinin hantallığını görmeden, Kazdağları’nı savunan insanlara çamur atmak, bu sürecin faturasını onlara çıkararak;onları karalamaya çalışmanın altında yatan gerçekler başkadır.
 
Kazdağları’nın altın madencileri tarafından yok edilmesine karşı gelişen duyarlığı engellemeye çalışanlan böylesi entrikalardan medet umsalar da başarılı olamayacaklardır.
 
Bu kentin belediye başkanı ve milletvekilinin el ele verip bayram ziyaretini altın madeninden etkilenecek köylere yaparak; bu gelişmenin vereceği zararlar konusunda onları bilinçlendirme gibi bir duyarlılık ile hareket ediyorlarsa bu amaca ulaşmak zor olacaktır.
 
Hangi tipte hangi demagoji ve entrikalar ile gerçekler çarpıtılmaya çalışılsa da vatandaş, gerçek altınlarının; elmaları şeftalileri, zeytinleri olduğunu biliyor.
 
Gelecek nesillere temiz bir doğa ve yaşanılabilir bir çevre bırakmak konusunda duyarlı. Böyle buldukları için, böylede gelecek nesillere bırakmak konusunda kararlılar.
 
Bu arada şu “tık” tartışması yeni bir soru işareti yarattı kafamda. Yeni bir versiyonu mu gündemde acaba?
 
Geçenlerde Prof. Dr. Hamit Palabıyık; Çanakkalelileri sabahlara kadar içki içen, tembel, çalışmayan, avare avare dolaşan insanlar olarak yaftalarken birde “çocuk yapma sorunu olan insanlar” olarak değerlendirirken acaba “tık” tartışmasından mı etkilendi, ne dersiniz?