Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

CAMBAZA BAK CAMBAZA!

Değerli okurlarım bildiğiniz gibi "cambaza bak" bir yankesicilik yöntemidir.

9508

 Eskiden her türlü şenlikte, festivalde, kumpanyada, cambazlar gösteri yaparmış. Seyreden avanakların ceplerini boşaltmak için yankesicilerin vazgeçemedikleri doğal av ortamıymış buralar… Hatta avanak gördükleri kişiler eğer gösteriyi seyretmiyorsa, yanlarında durup “Baba cambaza bak bee… Ulan nasıl yürüyor kerhaneci o ipte!” diye gazda veriyorlarmış.

Bu yöntem daha sonra siyaset diline, ardından da günlük dilimize deyim olarak girmiştir.

            *Günümüzde “cambaz” siyaset esnafının söylemi;

            “Din, iman, Allah, kitap, ezan sesi, Kur-an sesi, hamdolsun, ya Allah bismillah, garip gureba, tüyü bitmedik yetimin hakkı, vatan, millet, Sakarya v.s… v.s.” dir.

            Özellikle kırsal kesimde, kentlerin varoşlarında, cambaz geldiğinde, genellikle yerde olan kafaların teldeki cambaza yönlendirilip, ceplerin boşaltıldığı durumlarda yankesicilerin kullandığı dikkat çekme, dikkat dağıtma ünlemesidir cambaza bak!!!

***

*15 yıldır AKP iktidarının başta FETÖ olmak üzere aldanma-aldatılmalarının b.k u çıksa da! Asla vazgeçmedikleri algı operasyonları ile muhalefeti, ulusalcı Atatürkçü basını ve gazetecileri baskı altına alan çabaları devam ediyor.

            Kullandıkları “Cambaza Bak!” yöntemi ya da “Alık Avlama Tekniği!”

            Bu yöntem adeta her gün kullanılıyor.

            Örneğin; TBMM’den tepki çekecek bir yasa mı geçirilecek, hooop kürtaj tartışılır. Yandaşlara bir ihale mi verilecek, hooop Taksim’e cami yapılsın, hükümet bir konuda köşeye mi sıkıştı, hooop meclis başkanının anayasada laiklik yer almasın’ gibi oturduğu makama asla yakışmayan sözlerle gündem değiştirmeler…

            - Cumhurbaşkanının TEOG kalksın talimatının anında yerine getirilmesi,

            - MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) 2017’de yüzde 3.83 artmış.. 2018’de yüzde 40 olacakmış Maliye Bakanının sözleri…

            - Ardından AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın sözleri:

            “Daha önce motorlu taşıtlara yapılan zam oranı, aslında çok yüklü bir zam oranı değildi. Ama şu andaki zam oranını Bakanlar Kurulumuz şöyle tekrar değerlendirirse, o değerlendirmeden sonra ne yapılabilir, tekrar bir düşürme olur mu olmaz mı, o tabii hükümetin takdiridir.”

            -Onun da ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklama şöyle:

            “MTV ye her yıl rutin yüzde 15’lik artış zaten olacak, onun üzerinde artış olacak mı, ne kadar olacak, bunun çalışmasını Maliye Bakanı yürütüyor.”

            (Ne oldu Maliye Bakanının yüzde 40’lık zam sözlerine(!))

-Yüzde 15’lik zammın makul olacağı yaklaşımı ve bazı AKP’li Belediye Başkanlarının istifaya zorlanmasında nelerin saklanmaya çalışıldığına bakmaya kalksak herhalde paranoyak oluruz!

*Erdoğan: “Bir makama getirilirken her şey iyi güzel, boşaltılması istenince niye yadırganıyor?” diyor.

Dikkatinizi çekerim; bir makama “seçilirken” demiyor, “getirilirken” diyor. Demokrasiyi nasıl es geçiyor, çünkü demokrasiye inanmıyor! Oysa demokrasilerde seçimle gelen seçimle gider. Kural budur değil mi?

Nerede kaldı “Milli irade?” Onun yerini aldı “Bencil irade!”

Makamı boşaltması istenenlerde “kol kırılır yen içinde kalır” düsturuna uymakta kusur etmeyince gerçekler de kolay kolay ortaya çıkmıyor.

Takiyye ustaları bir de şöyle büyüklük taslıyorlar; Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye demekmiş. Parti zaafa uğrarsa Türkiye zaafa uğrarmış. Pes! Yani.. Kendini bu kadar önemsemenin ve yalanın bu kadarı da fazla artık!..

*Bir siyasi partinin kaderiyle bir ülkenin kaderi nasıl oluyor da özdeşleştiriliyor? Sizin algılama yeteneğinize bırakıyorum!

***

            Sevgili Çanakkale OLAY okurları son tahlilde arzulanan; “Sesinizi çıkarmayın.. Siz sadece cambaza bakın! TBMM’yi bypass edip OHAL ile ülkeyi yönetmeye biz devam edelim. Demokratik Parlamenter Sisteme ne gerek var.. Tek adam olarak ben ne diyorsam o anında oluyor, zamandan kazanıyoruz fena mı!?”

*Böylece tek karar vericili sistem bizim için en ideal sistemdir algısı yaratılmaya çalışılmıyor mu?  Niyet okursak, bence de bu hedefe odaklanılmış görünüyor.

            İzninizle son sözü İskoç Yazar John ARBUTHNOT’a söyleteyim!

            “HER SİYASİ PARTİ, KENDİ YALANINI YUTARKEN ÖLÜR.”