Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bugün müziğimizi sustururlar, yarın sesimizi…

AKP'nin savaş ve şiddetten medet uman politikalarının ülkemizi getirdiği felaketin sonuçlarını şimdi çok daha derinden yaşamaya başladık. Barışın sesini yükseltmek, savaşa son vermek şiddet ve nefret yerine kardeşlik ve dostluk duygularını geliştirmek Hepimizin vicdani bir sorumluluğu olmalıdır. Bu bir insanlık görevidir. Bu temelde bir araya gelen Çanakkale Barış Bloku barıştan yana herkesi barışı ve kardeşliği örmek için dayanışmaya çağırıyor.

1497

 “Birlikte yaşıyoruz” konsepti ile bu yıl 52. düzenlenen Troia Festivali, barış mesajları ve barış kavramının bir kültür olarak var olması açısından katkıları olacak bir etkinlik olarak bazı kesimleri ciddi bir şekilde rahatsız etmiştir.

Günler öncesinde karalama kampanyaları ile başlayan, özünde barış kavramının itibarsızlaştırılması çalışmasına hizmet edecek olan dezenformasyon çabaları son olarak AKP Milletvekili Bülent Turan’ın bu yılki Homeros Bilim Kültür ve Sanat ödülünün verildiği Gazeteci Can Dündar hakkında sürdürdüğü nefret ve şiddet diliyle en üst düzeyine ulaştırıldı.
Aslı astarı olmayan iddialar ile Can Dündar nezdinde gazetecilik mesleğine saldırıldı.
Savaş ve şiddet politikalarını, siyasi gelecekleri adına kullanan irade bu çabalarını her alanda yoğunlaştırdı.
Bu çabalardan biri de Troia Festivalini sabote etme girişimleri olarak kendisini gösterdi.
Duyulan rahatsızlık özünde Çanakkale halkının barıştan yana olması, barış adına irade göstermesinden duyulan rahatsızlıktı.
Bugün yaşanan ölümlerin, acıların sorumlusu olanlar, izledikleri politikaların sonuçlarını örtbas etmek adına her türlü manipülasyona başvurmaktan geri durmuyorlar.
Siyasi ikballeri uğruna, halkların demokrasi barış ve özgürlük yönelimlerini bertaraf etmek adına düğmeye basan siyasi irade gerçekleri alt üst etme noktasında yoğun bir uğraş içersine girmiştir.
Bunun için de her türlü yönteme başvurulmaktadır.
Savaş ve şiddet uygulamalarıyla birlikte kendileri gibi düşünmeyen herkese karşı yoğun bir baskı uygulanmaktadır.
Bu kapsamda Troia Festivali hedef haline getirilmiş, her türlü manipülatif faaliyet devreye sokulmuş, yandaş bazı güçler, AKP’li siyasetçiler organize bir şekilde Troia Festivaline saldırmaya başlamışlardır.
Müziği sadece bir eğlence olarak gören bu kavrayıştakiler, her gün çeşitli eğlencelerle, doğum günü kutlamalarıyla, tatil planlarıyla, günlük hayatın normal etkinlikleriyle bir şekilde eğlence ile ilişkilenen yaşamlarını sürdürürken, barışın kardeşliğin türkülerinin söylenmesinden duydukları rahatsızlığı gayet iyi anlayabiliyoruz.
Sorun; savaşa karşı, barışın sesinin müzik aracılığıyla, sanat aracılığıyla yükselmesinin engellenmesidir.
Bu konuya ilişkin Troia Festivali açılış programına katılacak Dina Etnik Ensemble’nin açıklaması tüm gerçekliği,net bir şekilde ortaya koyuyor,fazla söze gerek yok, polemiğe de…   
“Sloganı ‘KADIN`LA BARIŞ’ olan Dina`nın bu akşam Troia Ören Yerindeki konseri iptal edildi. Dina`nın barış diyen tüm kadınları çok üzgün. Sizlerle birlikte bu akşam barış diye haykıracaktık oysa ki.
Ülkemizde müzik sanatının sadece göbek atmak ve eğlenmek üzerinden algılandığını, başka bir müzik olasılığının düşünülemediğini, ağıtların, bozlakların, ilahilerin ve tüm dünyada barışı haykıran müziklerin unutulduğunu ve unutturulmaya çalışıldığını görüyoruz.
Öldürülen tüm gençlerin anneleriyle birlikte acımızı ve gözyaşlarımızı paylaşıp, onlara şarkılarımızla ağıt yakacaktık.
 Bugün müziğimizi susturduk, ama meclis kürsüsünden ‘bir kadın olarak sus’ diyen savaş çığırtkanlarının inadına susmayacağız. Dina, öldürülen tüm gençlerin annelerinin sesi olarak ‘barış hemen şimdi’ diyor.” 
Dina Etnik Ensemble bu yaklaşımıyla örnek bir tutum sergilemiştir.
Diğer örnek olacak bir tutum da, Gazeteci Can Dündar’ın katılmış olduğu söyleşide kendisi hakkında hakaret ve nefret içerikli söylemler karşısında almış olduğu tavır idi.
Dündar, kendisi hakkında yalancılıktan tut, tetikçi olmaya kadar varan suçlamalar karşısında ‘kötü söz sahibine aittir’ dercesine öyle bir ders verdi ki, herkesin üzerinde düşünmesi gerekir.
Dündar’ın, “benimle uğraşacağınıza Çanakkale’nin sorunlarıyla uğraşın şeklindeki tavrı sorumluluk duygusu açısından örnek bir davranış olmuştur.
AKP’nin ithal milletvekili Bülent Turan seçim döneminden beri saldırgan bir üslup izlemektedir.
Şiddet ve nefret içerikli söylevleriyle çatışmacı bir karakterde sürdürmüş olduğu bu üslup, partisinin şiddetten nemalanmak üzere kurguladığı siyasetin izlerini taşımaktadır.
Ancak Çanakkale halkı, sağduyulu hoşgörülü barıştan yana tutumuyla bu tavrın hiçbir zaman karşılığı olmadığını gösterecektir.
Troia Festivali açılış programında Başkan Ülgür Gökhan’ın konuşması Çanakkale halkının düşüncelerinin tam bir tercümesi olmuştur.
Okumanızı bir kez daha öneririm. (http://www.canakkale.bel.tr/icerik/7815/belediye-baskani-sayin-ulgur-gokhanin-52-uluslararasi-troia-festivali-acilis-toreni-konusma-metni/).
Son söz olarak da şunu söylemek isterim; Barış mücadelesi emek gerektirir, cesaretle savunulup, hiçbir şeye kurban edilemeyecek kadar saf, hiçbir bir faydacı yaklaşımın yedeği yapılamayacak kadar samimi davranıldığı ölçüde sonuç verir.