Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bu yıl daha anlamlı

2046
“Bülent Dikmener Haber Ödülü” 32. yılında, “Turhan Narler Yerel Gazetecilik ödülü” 5. yılında çok daha anlamlı bir içerik taşıyor bu yıl. Basın özgürlüğü konusunda ülkemizdeki uygulamaların gazetecileri sokaklara taşıdığı şu günlerde gerek Bülent Dikmener’in gerekse Turhan Narler’in gazetecilik ilkeleri şimdi bizler için daha öğretici. Basın özgürlüğüne sahip çıkan, bu alandaki baskıları göğüsleyerek gazetecilik ilkelerinden ödün vermeden bu mesleği sürdüren onurlu gazetecilere her zamandan daha çok ihtiyacımız var . İşte bu yıl 24 Eylülde düzenlenecek ödül töreni bu bakımdan daha bir anlamlı.  
 
Basın susturulmak istenmektedir.
Gerçeklerin kamuoyu tarafından bilinmesinden rahatsızlık duyan kesimlerin yegane başvurdukları yöntemlerden biri budur.
Bu iradeye rağmen basın meslek ilkelerini kendilerine rehber almış gazeteciler tüm olumsuzluklara, baskılara rağmen doğru bildikleri yolda mesleklerini sürdürmelerinin mücadelesini veriyorlar.
Bülent Dikmener ve Turhan Narler de böylesi gazeteciler idi.
Onların bizlere bıraktığı en büyük miras, tam da budur.
‘Her zaman gerçeklerden yana olunuz ve bu gerçekleri tüm engellere rağmen kamuoyuna ulaştırınız’ İşte bu miras şimdi yolumuzu aydınlatan temel ilkemiz.
Gazetemiz kurucusu Turhan Narler’in vefatından sonra “Bülent Dikmener  haber ödülü” programına ,“Turhan Narler yerel gazetecilik ödülü “programını da katarak 5 yıldır bu organizasyonu Çanakkale’de gerçekleştirmekteyiz.
Bu organizasyona bugüne kadar destekleri ile katkı sunan Çanakkale, Kepez ve Erenköy belediyelerini, bu değerlere sahip çıkmaları anlamında gösterdikleri duyarlılık itibarıyla bir kez daha kutluyorum.
Bu organizasyon, basit bir ödül töreni olarak algılanmayacak kadar, meslektaşlarımız için önem taşımaktadır.
Çanakkale’nin yetiştirmiş olduğu duayen gazetecileri anmak, onları yaşatmak ayrı bir gurur kaynağıdır.
24 Eylül saat 17.00 Yelken Kulübü’nde yapılacak ödül törenine katılarak, bu gururu hep birlikte paylaşalım.
 
Ortamı germemek…
Sağlıklı bir çevrede yaşamak en temel insan hakkıdır.
Vatandaşların da bu haklarına sahip çıkarak, yaşam alanları için gördükleri risklere ve çevresel olumsuzluklara karşı tepkilerini koyması ve karşı durması son derece demokratik bir tepkidir.
Son zamanlarda bu alandaki tepkiler tehlikeli bir noktaya doğru çekilmek istenmektedir.
Bu haklarını demokratik bir şekilde kullanmak isteyen vatandaşlar fiili saldırılar ile karşı karşıya kalmaktadır.
Hopa’da, Gerze’de HES’lere ve termik santrallere karşı olan vatandaşlarımızın maruz kaldığı saldırılar bu boyuttadır.
 
Bu paralellik ile ÇTSO yönetiminin dün yaptığı basın toplantısına değinmek istiyorum.
3 nokta özellik ile dikkatimi çekti.
Sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri farklı düşüncede olan insanların bir araya geldiği örgütlerdir.
Böylesi organizasyonlarda hiç kimsenin düşüncesine ipotek koyma hakkı söz konusu olamaz.
Ayvacık liman projesinin değerlendirildiği toplantıda bu projeye karşı çıkanlar karşılarında “5000 ÇTSO üyesini bulurlar “değerlendirmesi düşündürücüdür.
 
Diğer yandan “Bir yanda Çanakkale bakir ve fakir kalsın diyen çevreci kılıklı tuzu kurular” değerlendirmesi de; çevrecileri gelişmenin önündeki engeller olarak ele alan bir gerginlik mantığının adımı olmuştur.
Kaldı ki bu proje için, karşı olma anlamında bir tespit yapmış kurumsal bir görüş ortada yok iken, böylesi bir niteleme manidardır.
 
Bir başka nokta ise; ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin ile ilgilidir.
Bugüne kadar farklı düşünceler karşısında son derece saygılı davranmış Engin’in, birden bu şekildeki tavır değişikliği, dikkat çekmektedir.
Acaba Başkan, kendisine hizmet sunmak görevi içersinde olan birimler tarafından yanlış mı yönlendirilmektedir demekten kendimi alamıyorum.
Özellik ile ÇTSO basın ve halkla ilişkiler birimi kendisini gözden geçirmelidir.
Başkan’ın basın bildirilerinin tarzı kimseyi ötekileştirmeyen, gerginlikten uzak bir şekilde olmalıdır.
Yok, geneldeki gergin iklimin rüzgarları böyle esmeye başlamış ise; bu Çanakkale açısından bir çok olumsuzluğu beraberinde getirecektir.
Bu tespitimi kamuoyunun dikkatlerine sunar, yaşamınıza, geleceğinize sahip çıkın, bu konudaki duyarlığınız hep sürsün, dileklerimi paylaşırım.
 
Şimdi önümüzde hepimizi yakından ilgilendiren bir durum var.
Ağı Dağı altın madeni ÇED süreci bilgilendirme toplantısında, hepimizi çok yakından ilgilendiren su kaynaklarımızın siyanür ile zehirlenmesine izin vermeyelim.
Kentimiz ve Kazdağları su kaynaklarını çok yakından ilgilendiren bu tehlikeli girişim için tepkilerimizi geliştirelim.
27.09.2011 Salı günü yapılacak halkın bilgilendirme toplantısında bu tehlikeli gelişmeye duyarsız kalmayalım.