Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bu seçim, başka seçim…

Bugün siyasi partiler 1 Kasım seçimleri için milletvekili adaylarını belirlemiş olacaklar.

1375

 Ancak bu belirleme sürecinde hiçbir heyecan yaşanmadı.

Çünkü 1 Kasım seçimleri farklı bir seçim, yenilen pehlivanın güreşe doymadığı türünden bir seçim.

Yenilen pehlivan üzerindeki dikkatler çok daha farklı olsa da,

ne yaparsa yapsın, kimi yeniden sahaya sürerse sürsün hiçbir şey değişmeyecek

Ülke kan gölüne dönüştürülmüş, bir felaketin eşiğine getirilmişken, yapılacak seçimlerde tercihleri belirleyecek olan ülkenin içersinde bulunduğu durum olacaktır.

Özetle ya savaş ya barış

Bu anlamda AKP tarafından belirlenecek  milletvekillerinin kim olmasının hiçbir hükmü kalmamıştır.

Tek adam diktatörlüğü iradesi artık AKP’de hakim hale gelmiş,AKP politikaları tamamen bu irade tarafından belirlenmekte ve 12 Eylül kongresinde görüldüğü gibi tek adam partinin mutlak hakimi haline gelmiştir.

Fiili olarak sistemin değiştiğini söyleyen irade, 7 Haziran seçim sonuçlarına göre amacına ulaşamayınca ülkeyi ateş çemberinin içersine atmış ve buna uygun yeni plan ile 1 Kasım seçimlerinin yapılması kararlaştırılmıştır.

Bu arada sözde koalisyon girişimleri falan derken kendisine bağımlı savaş hükümeti oluşturularak seçimlere doğru yol alınırken ülkemiz, savaş ve şiddet politikalarının acı sonuçlarına tanıklık etmektedir.

Acı ve ölümlerden başka sonuç getirmeyen bu politikaların sürdürüldüğü koşullarda AKP’nin milletvekili adaylarının kim olduğunun ne anlamı olabilir ki!

Onun için AKP Çanakkale’de  kiminle başarı sağlar gibi bir tartışmada son derece lüzumsuz bir tartışmaya dönüşmüştür.

Kim olursa olsun tek adam iradesinin bir parçası olarak AKP’nin savaş politikalarına hizmet etmekten başka hiçbir fonksiyonunun olamayacağını not edebilirsiniz.

Bu seçimler AKP’nin anti demokratik baskıcı savaş ve şiddetten medet uman politikalarının oylandığı bir seçim olacaktır.

Çanakkale’de de yaşadığımız gibi provokatif politikalar ile kentin barış ve huzur ortamına verilen zarar bugüne kadar alışık olmadığımız sonuçlar üretmiştir.

Elbette bu politikaları Çanakkale halkı değerlendirecek ,karşılığını oluşturacaktır.

Daha şimdiden özellikle Başkan Ülgür Gökhan nezdinde sürdürülen itibarsızlaştırma politikalarına karşı Çanakkale halkının Ülgür Gökhan’a sahip çıkması; Çanakkale’de seçim sonuçlarına da savaşa karşı barış tercihi olarak yansıyacaktır.

AKP 7 Haziran sonrasındaki politikaları nedeniyle her geçen gün itibarını, inandırıcılığını daha çok   kaybetmekte, tek adamın müdahalesiyle bu durum daha da hızlanarak sürmektedir.

Bunun seçimlere yansıması AKP’nin güç kaybı şeklinde olacaktır.

Çanakkale’de de aynı trend gerçekleşecektir.

Bu genel değerlendirme üzerinden Çanakkale’deki diğer partilerin durumları hakkında bir analiz yapacak olursak, ortaya farklı bir tablo çıkmaktadır.

Ancak bu genel trendin gerçekleşme ihtimali daha çok sübjektif, iradi bazı koşullara bağlı olduğu için, bu tespitimi ancak, “amalı” bir tespit olarak sizlerle paylaşabilirim.

AKP’deki gerileme trendi, MHP seçmeninde de MHP’den umduğunu bulamama gerçeği ile birleşince her iki partinin iniş trendine karşı CHP’nin potansiyel olarak yükselme içersinde olacağını söyleyebiliriz.

MHP’nin gerek meclis başkanlığı, gerekse koalisyon tavrında almış olduğu tutum nedeniyle AKP’nin can simidi rolünü oynaması itibarıyla MHP’nin Çanakkale seçmeni üzerindeki olumsuz etkisi net olarak görülmektedir.

Bu gelişmelere bağlı olarak, ‘işte şimdi burası önemli’; CHP Çanakkale örgütü bu olumlu potansiyeli kendi lehine bir harekete  dönüştürebilir mi ?

Bütün mesele burada.

Bugüne kadarki performansı ile Çanakkale örgütünün bunu başarması mümkün değil.

Ancak CHP içersindeki, CHP’yi özgürlükçü demokratik bir parti haline dönüştürecek güçler sorumluluk alır, bu seçim sürecinde siyasi önderliklerini barış demokrasi ve özgürlük değerleriyle pekiştirirlerse Çanakkale’deki genel trend partilerine 1 milletvekili daha kazandırmalarına imkan verecek koşulları taşımaktadır.

 1 Kasım seçimlerine, savaş politikalarına karşı halkların demokrasi barış ve özgürlük taleplerinin damgasını vuracağını düşünürsek CHP açısından bu çıkışın Çanakkale’de karşılığı vardır.

Tabiî ki bu koşulların aynı zamanda HDP’nin de oylarını arttırmasına imkan vereceğini unutmayalım.

HDP üzerinden sürdürülen linç politikalarının HDP’ye yönelecek oylar açısından bir dezavantaj yaratacağını düşünsek de, barışa duyulan özlem, demokrasi emek özgürlük gibi kavramların karşılığı olarak bu dezavantaj bertaraf edilecektir.

HDP 7 Haziran’da olduğu gibi, 1 Kasım sürecinde de öncelikle genelde sürdüreceği başarılı politikaların sonucu olarak dezenformasyonu aşarak halkın tercihlerinin öznesi olacaktır.

HDP kendini Çanakkale halkına anlatarak barış ve demokrasi adına Türkiye’nin önemli bir kazanımı olduğunu ortaya koyacaktır. 

 1 Kasım seçimi sadece tek adam diktatörlüğüne bir kez daha hayır demenin ötesinde, halkların demokrasi barış ve özgürlükten yana olan tercihini ortaya koyacaktır.

Çanakkale halkının iradesi de bu yönde olacaktır.