Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bu paketten ne çıkar?

1417
Şimdi gözler AKP’nin açıklayacağını ilan ettiği “demokrasi paketi” üzerine çevrildi.
Bu paketin aynı zamanda barış süreci ile yakın ilgisini düşündüğümüzde önümüzdeki günlerde paket üzerinde çok konuşacağız.
Bu paketin ülkenin siyasal gerçekleri itibarıyla çözüm yaratacağını düşünmek aşırı bir iyi niyet taşımaktan öteye gitmez.
Çünkü sistem baskıcı, anti demokratik temeller üzerinde yükselmektedir.
Bazı makyajlar ile bu yapı halkın gerçek taleplerine cevap veremeyecektir.
Gezi süreci ile başlayan, en küçük bir demokratik talebin bile en ağır şiddet ile bastırılmaya çalışıldığı koşullarda özgürlükler ve demokratik hakların beslendiği kaynaklar kirli demektir.
Bir ülkede askeri darbenin yıldönümünde protesto edilmesine dahi tahammül edilemiyorsa; o ülkenin demokratik yapısında ciddi sorunlar vardır.
Mısırda darbe karşıtlarına destek verip, kendi ülkesindeki darbe karşıtlarına gaz bombası atan bir zihniyetin açıklayacağı paket hayal kırıklığından başka bir sonuç vermez.
AKP bu konuda sürekli olarak ve sistemli bir biçimde işin özünü gözden kaçırma taktiği ile hareket etmektedir.
Çanakkale’de AKP’yi  protesto etmek için yapılan gösteri sonrasındaki olayları sadece sonuç üzerinden değerlendirerek  gerçekler karartılamaz.
AKP il Başkanı ve AKP milletvekilinin bu konudaki değerlendirmeleri ne yazık ki gerçeklerin çarpıtılmasına dönük açıklamalar olup, hele buradan CHP’yi yıpratmak temelinde çıkarımlarda bulunmaya çalışmak talihsiz olmuştur.
İşin özü siyasal iradenin demokratik haklar konusundaki tahammülsüzlüğü ve bu tahammülsüzlüğün 6 gencin yaşamını yitirmesine kadar varan, hiçbir demokratik geleneğe sığmayacak zorbalığıdır.
Sonuç üzerinden değerlendirme yapmak isteyenler varsa; gerçek sonuç  6 genç insanın ölümüdür.
İşin özü bu gençlerin yaşamlarını yitirmesine yol açan bataklıktır.
Bataklığı görmeden bu sorun çözülemez.
Bataklığı kurutmadan sivrisinek sorununun çözülemeyeceği gibi
AKP bataklığı görmezden gelmektedir, sorun tamda buradadır.
Bu ülkenin demokratik, özgür, insan haklarına saygılı, evrensel hukuk kurallarına uygun bir işleyişe ulaşabilmesi için bu bataklık kurutulmak zorundadır.
Önümüzdeki günlerde açıklanacak paket ile bir kez daha bu konudaki yaklaşımı ve ardındaki gerçekleri irdeleme imkanı  sağlayacağız.
İşte o zaman bu bataklığın kurutulması konusunda yapılması gerekli olanları bir kez daha tartışacağız.
Bu işin yöntemini bir kez daha irdeleyeceğiz.
Önündeki tuzaklar tekrar gözler önüne çıkacak.
 
 
Umut tadı veren yemek
12 Eylül askeri darbesinin 33 yılında o dönem askeri diktatörlüğün çeşitli baskılarına maruz kalmış arkadaşların bir arada olduğu bir yemeğe katıldım.
Ben de bu süreci yaşamış biri olarak çok önemli mesajlar aldım.
O zor günleri yaşamış insanlar aynı heyecan ve duygular ile o zorluklardan bile kendilerine moral bulacak bazı çıkarımlarda bulunabiliyorlardı.
12 Eylül’ün mantıksızlıkları askeri diktatörlüğün çaresizlik içersinde kaldığı çeşitli uygulamalar mizah kaynağı olmuştu.
Bazı arkadaşlarımız artık çocuklarına 12 Eylül’ü anlatarak günümüzde onların yaşadıkları ile ilgisi üzerinden; iki kuşağın birlikteliğini örmeye başlamışlardı.
Yemeğe katılanlar, o günün duyarlılığını bugün de sürdürerek; sorumluluklar açısından donanımlarını yaşamın farklı noktalarında kullanabilecek bir potansiyel yaratmış durumdaydılar.
Tüm bunları düşündükçe, bir biri ardına koydukça, önümüzdeki günler; daha aydınlık, daha güzel ,daha insanca olacak demekten kendimi alamıyorum.
Tabiî ki bunun için emek vermek gerekecek…