Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!...

ÇOMÜ eski rektörü Prof. Sedat Laçiner, hakkında açılan soruşturmalardan şikayet ederek bir gün içerisinde 18 soruşturma evrakının tebliğ edildiğini, hakkında açılan soruşturmaların 100'ü geçtiğini belirtmiş! Hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü soruşturmaya uğraması kabul edilemez. Söz konusu kişinin Laçiner olması doğal olarak bu konuda bazı detayların tartışılmasını gündeme getirmektedir.

1604

 Her şeyden önce bu soruşturma furyası iktidarın kendi içerisindeki sorunlarının yansıması olarak gerçekleşen “paralel” hesaplaşma temelindeki bir durumdur.

Dolayısıyla Laçiner’in gerçekten düşüncelerinden ötürü bir soruşturma baskısına uğramasından farklı bir boyutu vardır.

Zaten Laçiner’de bunu, rektörlük seçimlerinde birinci seçilmesine rağmen rektör yapılmayınca yaptığı eleştirilere bağlamaktadır.

Özünde gerici eğitim sistemindeki “öküz öldü, ortaklık bozuldu” meselesidir.

Soruşturmalardan rahatsızlık duyan bir kişinin kendi rektörlüğü döneminde ÇOMÜ’de estirdiği soruşturma terörüne ne demeliyiz?

Bunun cevabını Laçiner vermezse, şimdiki yakınmalarının çok da bir anlamı olmaz.

Kendisi gibi düşünmeyen öğretim üyeleri hakkında açtığı soruşturmalar yanında kendisini eleştiren basın mensupları içinde aynı yönteme başvurmuştur.

Bugün bile hala rektörlüğü döneminde hakkında soruşturmalarla sürdürdüğü baskılara uğrayan bazı öğretim üyeleri hakkında, aslı astarı olmayan ithamlarda bulunarak karalamalarını sürdürmektedir.

Bu temelde, öyle bir örnek yaşanmıştır ki; tam bir skandaldır.

Yalan deseniz yalan, ikiyüzlülük deseniz ikiyüzlülük,  karalama deseniz karalama, komplo deseniz komplo gibi birçok değersizlikle açıklanacak bir durumu bugün bile sürdüren bir kişinin soruşturmalardan şikâyet etmesi kendisini demokrasi zırhı ile korumaya çabasıdır ki; beyhude çabalardır.

Rektörlüğü döneminde kendisine yandaş olarak var ettiği bir derneğe, 5072 Sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun`un 2/a maddesine aykırı olarak  üniversite binalarından yer temin etmesi sonrasında hakkında yapılan şikayetler sonrasındaki gelişmeler Sedat laçiner’in duruşu konusunda özgün bir örnek olmuştur.

O dönem dernek başkanı olarak arkasında durduğu, sürdürmüş olduğu karalama dezenformasyon faaliyetlerinde tetikçi olarak kullandığı kişiyi bugün gelinen yerde her fırsatta aşağılamakta ve “taşeron işçiler derslere giriyorlar” şeklindeki haberlerle kendisi ve eşi hakkında bir dizi iddiada  bulunmaktadır.

Yine bu olayla ilgili yasa dışı tasarrufuna bağlı olarak şikâyette bulunan öğretim üyeleri hakkında asılsız ithamlarda bulunmakta, hatta biri hakkında YÖK tarafından soruşturma açıldığına dair yalan haberleri pompalamaktadır.

Halbuki kimse hakkında soruşturma falan açılmamış, o dönem “paralelci” dostu olarak YÖK’de görev alan bir kişinin yapılan bu şikayet sonrasında mahkemenin Laçiner hakkında soruşturma açıp açmama noktasında görüş istemesine karşı, Laçiner’i kurtarmak adına mahkemenin istediği görüş yerine şikayet eden hakkında soruşturma açılması talebine mahkemenin ret kararı ortada iken sanki bu soruşturma sürüyormuş gibi algı yaratma çabası içerisinde olmak;  hakkında açılan soruşturmalardan şikayet eden bir kişi açısından “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” sözünün tam bir karşılığı olmuştur.

Ancak kodlarında paralel tezgâhçılığın izlerini de unutmamak gerekir.

Ancak şunu da unutmayalım; bugün ÇOMÜ’de sorunlar aynen sürmektedir, gerici eğitim sistemi yöneticilerin kim olduğundan bağımsız olarak varlığını sürdürmektedir.

Başbakanın, bakanların çocuk istismarı ve tecavüz olayları karşısında koruma altına aldığı bir vakıf, AKP’li milletvekillerinin de katıldığı bir tören ile üniversite de kitap evi açıyorsa düşünmek gerekir, hem de öyle iki dakika falan değil, gericiliğin saldırılarını boşa çıkarmak için enine boyuna!

“Bu perhiz ve lahana turşusu” hallerinden bahsetmişken iki olay hakkında daha kısaca düşüncelerimi aktarayım.

Sosyal medyada izlediğim, Dardanos’da denizin doldurulmasına ilişkin bir haber konusunda Çanakkale Belediyesi acilen bir açıklama yapmalıdır.

İddia edildiği gibi kumsal doldurulup o alanda kişiye özel bir kullanım alanı mı yaratılmak istenmektedir?

Bu hukuksuz ve çevre düşmanı girişime karşı Çanakkale Belediyesi nasıl bir yaptırım içerisinde olacaktır?

Bu konuda Çanakkale Belediyesi’nin kamuoyunu aydınlatması gerekir; yoksa çevreci imajı perhiz ve turşu hallerinin bir parçası olacaktır.

Diğer bir olay da; taşeron işçilerin kadrolu olacaklarını bir müjde olarak açıklayan başbakanın girişiminden sonra taşeron işçilerin özel sözleşmeli statüsünde çalışmalarına devam edecekleri gerçeği ortaya çıkınca, bunu protesto etmek için yürüyen işçilere polisin coplu saldırısı ve yapılan göz altılarla sonuçlanmasıdır.

Bu müjde daha şimdiden, perhiz ve lahana turşusu işine dönmüştür. Bakalım daha neler göreceğiz, ne tuzaklarla karşılaşacağız, ne palavralar dinleyeceğiz!