Bu nasıl sağlıkta devrim?
Kamu Hastane Birlikleri Genel Sekreteri ile Aile Hekimleri Derneği arasındaki tartışmayı gazetemiz sayfalarından okumuşsunuzdur. Kamu Hastane Birlikleri Genel Sekreteri Kenan Eliuz hastanelerin acil servislerdeki nöbetler için gerekli olan doktor ihtiyacının aile hekimlerinden faydalanarak çözülmesini önerir iken, Aile Hekimleri Derneği bunun yönetmeliklere uygun olmadığını belirtmektedirler. Ayrıca kendilerinin vereceği hizmet kalitesini de aksatacağını bildirmişlerdir. Sağlıkta devrim adına gündeme getirilen kamu hastaneleri birlikleri ve aile hekimliği sistemleri şimdiden su almaya başladı mı dersiniz?
Bu tartışmalar göstermektedir ki; sistem alt yapısı itibarıyla sorunlarını çözebilmiş değildir.
Sistemin henüz doktor sorununu çözemediği koşullarda önümüzdeki günlerde halk sağlığını önemli riskler beklemektedir.
Sağlıkta devrim olarak sunulan sistem, sağlığın ticarileştirilmesi konusunda ileri adımların atıldığı bir sürece evrilmiştir.
Özel hastaneler sağlık sisteminin önemli bir parçası haline getirilmeye çalışılmakta, bu hastanelerde de paran kadar sağlık hizmeti alabileceğin dönüşüm yaratılmaktadır.
Ayrıca sağlık çalışanlarının taşeronlaştırıldığı, tam gün yasası adı altında doktorların sorunlarının sürmesi sistemin diğer önemli sorunları arasındadır.
Çanakkale’deki doktor ihtiyacı konusu TBMM’ye kadar taşınmış bir konumdadır.
Sağlıkta devrim balonu her an patlamak üzeredir.
Acil servis nöbetini çözemeyen bir sistemin temelindeki sorunlar, özel hastanelerin sağlıkta daha çok pay alacakları bir dönüşümün yollarını aralamaktadır.
Koruyucu sağlık hizmetleri olarak büyük bir şatafat ile gündeme getirilen aile hekimliği sisteminin performansı için vatandaşlarımızın algısı ‘ilaç yazdırmaktan öte bir hizmet alamadıkları’ noktasındadır.
Kaldı ki sistemin bu konuda bile hala eksiklikleri var.
Geçenlerde bir ilacımı yazdırmak için aile hekimime gittiğimde genellikle bulamadığım hekimim yerine bir başka hekime müracaat ettim. Fakat ilacımı yazdırmak bir türlü nasip olmadı, sistemde ilaç tanımlı değildi.
Buna benzer bir çok vatandaşın karşılaştığı ciddi sorunlar var.
Sağlıkta dönüşümün yolu bir kaosa doğru yönlenmiştir. Ne aile hekimliği , ne de kamu hastane birlikleri halkın sağlık sorunun çözümüne derman olamamaktadır. Sistem ticari mantığın hakim hale geldiği bazı kodlardan beslenmektedir.
Meclis halka kapandı
TBMM’de Emek ve Demokrasi Bloku Milletvekilerinden Levent Tüzel’in uygulamaya başlattığı vatandaşın emekçinin, işçinin dertlerini meclisten duyurmak, bu şekilde kendilerini ifade edebilmek konusunda yaptıkları basın açıklamalarına güvenlik gerekçesiyle yasak getirildi.
Bu kadar bile tahammülün olmadığı bir ülkede demokrasiden bahsetmek nasıl bir şeydir, siz değerlendirin…
Peki bugüne kadar mecliste milletvekillerinin halkla yaptıkları açıklamalar nelerdi, bir bakalım:
Asgari ücretin insanca yaşanacak bir düzeye yükseltilmesi için Türkiye’nin dört bir yanında imza toplayan işçiler taleplerini Mecliste açıklamıştı
İşten atılan Hey Tekstil işçileri, Meclis tarafından ödüllendirilen patronlarının haksız uygulamalarını ve emeklerinin gasp edilmesini Mecliste dile getirmişti.
Türkiye cezaevlerinde haksız yere en uzun süre yatma unvanına sahip Tahir Canan’ın çocukları, eşi ve torunları Canan için adalet taleplerini bir de Mecliste açıklamıştı.
Yaşam savunucuları, çevreye ve doğaya zarar veren HES’lere ve suyun ticarileştirmesine karşı vekilleri bir kez de Mecliste uyarmıştı.
Bir gece yarısı operasyonuyla evlerinden alınan ve tutuklanan yüzlerce öğrencinin aileleri ve arkadaşları.
Ankara’nın göbeğinde, Çalışma Bakanlığı`nın yanı başında anayasal haklarını kullanarak Deri-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Togo işçileri.
Sendikalı oldukları için işten atılan Tuzla Kampana ve İzmir Savranoğlu işçileri.
Çocukları polis kurşunuyla öldürülen aileler.
Askerde ‘intihar etti’ iddiasıyla çocuklarının cenazelerini alan aileler.
Meclis güvenliği diyerek yurttaşlara basın toplantılarını kapatmak halkın sesini kısmanın hesabıdır.
Nereye yüzümüzü çevirsek; dağ gibi sorunlar…
Eee meclisini halka kapatan bir hükümetin Başbakanı “Termik santral istemiyoruz” diyen bir vatandaşa da “nankörlük yapma, ekmek bulamazsınız yemeğe, ekmek gelir sonra da ekmeği tepersiniz “ demesi de; herhalde “normal”! …