Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bu kadarı fazla….

Çanakkale CHP örgütünde bir CHP üyesi Yüksek Disiplin Kurulunun tüm üyelerinin ortak kararı ile üyelikten çıkarıldı. Böylesi durumlarda hemen akla parti içi demokrasi sorunu gelir. Ancak bu olay, parti içi demokrasi sorununun çok ötesindeki bir durumdur. Bu ihraç olayı; bir proje olarak hayata geçirilmeye çalışılan Çanakkale'de CHP'nin güç kaybetmesine yol açacak bir gidişin önünün alınması açısından önemlidir. Var olan bazı sorunların kaşınarak, CHP'deki çatışmaların körüklenmesi böylece birlik ve dayanışmanın engellenmesi üzerine kurulmuş bir proje olarak; tehlikeli sonuçları olabilecek bir gelişmenin engellenmesi adına değerlendirilmesi gerekli bir gelişmedir.

1695

 İhraç edilen kişinin, ideolojik olarak hiçbir zaman CHP’nin dünya görüşü ile ilgisi olmamıştır.

Bu anlamda bu olayın parti içi bir demokrasi sorunu olarak, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Siyasi partilerde birlik ve dayanışma anlamındaki disipline, zarar verecek  en kolay yöntem; parti içindeki sorumlu noktadaki bazı kişileri asılsız iddialarla suçlamaktır.

Çanakkale ‘de Belediye Başkanı Ülgür Gökhan bu anlamda birçok kez hedef seçilmiştir.

Nede olsa meyve veren ağaç taşlanır.

CHP içerisinde siyasi olarak tükenmişler,( özellikle bu kesimlerin parti ideolojisi ve dünya görüşüyle hiçbir ortak yanları kalmamıştır) bu tipler Çanakkale’de bu yöntemi kendilerine rehber alarak sözde siyasi faaliyetlerini Ülgur Gökhan muhalifliği üzerinden sürdürmeye çalışmaktadırlar.

Bu bir siyasi tükenmişlik sendromudur, buna yol açan en önemli etken de ideolojik olarak sosyal demokrasinin günün ihtiyaçlarına uygun politikalarını kavrayamamaktır.

Son ihraç olayında yaşandığı gibi;  belediye düzenlemelerinin bir tasarrufu üzerinden Ülgür Gökhan’a hakaretle başlayan, siyasi platformdan yoksun   günlük kişisel hesaplarla bazı insanların var etmeye çalıştığı düşmanlığın geliştirilmesi temelinde parti içindeki düşmanlıkların kışkırtıldığı yeni bir süreç başlatılmıştır.

Tamamıyla kışkırtma ve parti içindeki dayanışmanın ve birlikteliğin engellenmesine dönük sosyal medya üzerinden başlatılan bu proje,  meğerse bu şahsın kefenler kuşanarak  yola çıktığı bir projeymiş!

Kendisi böyle ifade etmektedir.

CHP içerisinde ölüm üzerinden , ölümüne siyaset yapmanın demokrasiyle ilişkisini kurabilen varsa ,bir ses versin de görelim.

Böyle bir zihniyetteki bir insanın demokrasiyi ağzına alması bile züldür.

Kefen giyerek parti içi demokrasi sağlanacaksa vay halimize!

Mezarlıklarımızı demokrasi mabedi mi yapsak acaba! 

Kefenlerini kuşanarak yola çıktığını söyleyen anlayışın bugün ülkemizi getirdiği nokta ortada.

Savaş ve kan gölü haline getiren ülkemizde siyasi erkin en üst temsilcisi de gezi direnişinde aynı şeyleri söylüyordu.

İşte öylesine bir intikam duygusudur, ihraç edilen vatandaşın içinde bulunduğu ruh hali…

İhraç edilen bu şahsın bu düşmanlık duyguları bugünün sorunu değildir.

Geçmişinde çeşitli zamanlarda çeşitli siyasal duruşları olan bu şahış bakın 29 Ekim 2012 yılında neler yazıyor “ÇANAKKALE BELEDlYESİ`NDEN YILIN HİZMETİ!

YÜZMEK İçin Denize Yada Havuza Gitmenize Gerek Yok,

Her Yağmur Yağdığında ÇANAKKALE`DE İSTEDİÐİNİZ Yerde Rahatça YÜZEBİLİRSİNİZ...!”

O yıllarda üniversitede özellikle Laçiner ve tetikçilerinin, Belediye Başkanı Ülgür  Gökhan’a  yönelik saldırılarının en yoğun olduğu bir dönemde yaptıkları tam da buna benzer karalamalardı.

O dönem aynı paralellik içerisinde konumlandılar.

İhraç edilen bu şahıs daha o yıllardan belediye başkanı Gökhan konusunda düşmanlık biriktiren bir şahıs olmasa idi tavrını kefen giyerek açıklayacak kadar intikam duygularıyla yüklü olamazdı.

Bu şahsın ideolojik konumunu tartışmak bana düşmez.

Onun bu konudaki yapısını birlikte olduğu, iletişimde bulunduğu herkes bilir.

Ancak şunu söyleyebilirim; hiçbir zaman sosyal demokrat ideolojinin yanından bile geçmemiştir.

Yine unutamadığım bir olay da;  dönekliğin ve yanaşma medyanın rol modeli olmuş sözde bir gazetecinin ÇOMÜ’de bir konferansta yumurtalı protesto sonrasında bu şahsın aldığı tutumdur.

O dönem bu protestoyu gerçekleştiren devrimci öğrenciler linçe tabi tutulurken bahse konu şahıs yeni rektörü Laçiner’e yaranmak adına devrimci öğrencileri karalama pahasına övgüler düzmekle meşguldü.

“  ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner de: “Yiğit bey, çok sert eleştirileri kaldırır. Her şeyi söyleyebilirsiniz. Bu demokratik hakkınız. Ama yumurta atmak acizlik sembolüdür, acizliği gösterir. Yani karşınızdakinin fikrinin karşısına kendi fikrinizi çıkaramadığınızı gösterir” dedi. Bu sözleri önemsemek lazım diye düşünüyorum” ifadeleriyle demokrasi çevrelerinde demokratik bir protesto olarak kabul edilen bu protestoda bulunan devrimci öğrencileri aynı zamanda reklam yapmakla suçlamıştı.

Halbuki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu , 2011 yılında Rize’de bir yumurtalı protestoya maruz kaldığında "Yumurta atanlardan şikâyetçi değilim, polis ekiplerinin haklarında işlem yapmasını istemiyorum. Bu doğaldır” demişti

Tüm bunların dışında  partiden ihraç edilen bu şahıs ilk değildir.

Ancak hala düşmanca, kışkırtıcı, birlik ve dayanışmayı engelleyici tavırlarını sosyal medya üzerinden slogan düzeyinde dahi olsa bu denli sürdüren belki de ilk şahıstır.

İşte bu konu bile iyi niyetli olmadığı konusunda önemli ipuçları vermektedir.

CHP üyeleri bu tuzağı bozmalıdırlar,  belirleyici olan örgütlü mücadeledir.

Öyle sosyal medyada el sıkıp, fotoğraf yayınlamakla bu işler olmaz.

Çanakkale CHP’de yaratılmak istenen böylesi  kaos ve tuzaklara karşı şimdi net olarak tavır alma zamanıdır.

Böylesine projeler çok görülmüştür.

Bu projelerin aktörü olmuş kişiler, kendilerini öylesine kaptırmışlar ki; medyaya bile kendi görüşlerini dayatacak şekilde hazırlanmış tablet haline getirilmiş basın bildirileri servis etmektedirler.

Nede olsa bir dayatma ve tezgah halidir kendi dünyalarına yön verenler…

Kendisini her şeyin üzerinde gören megaloman hallerin de böylesi projelerle yakın ilgisi olsa gerek …

İncelenmesi gerekli sosyolojik bir vaka!