Bozcaadalıların isyanı…
Adalılar yaz sezonunun bitmesi ile Çanakkale Bozcaada arasındaki deniz otobüs seferlerinin kaldırılmasına tepki gösteriyor.
Bu tepkilerin içeriğinde de önemli bir toplumsal gerçeğe atıfta bulunmaları ayrıca önemli.
“Her şey para olmamalı, vatandaşın ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalı, bu deniz otobüsü bir nebze de olsa ada insanın mağduriyetini önlemek için Ulaştırma Bakanlığı tarafından alınmadı mı?” sorusu çok şey ifade ediyor....
Bu soruya yetkililer “bakım gerekçesi ile seferler durduruldu” açıklamasını yapsalar da uygulamanın gerçekleri vatandaşları ikna etmedi.
Geçen sene de aynı şekilde sezon sonu seferler iptal edilmişti.
Bu yıl da aynı şekilde iptal edilen seferler için, ilk açıklama olarak tekrar başlama tarihi Nisan 2012 olarak yapılmıştı.
Kapitalist ekonomilerin mantığına göre bu uygulamalar son derece uygundur.
Aile hekimliği hizmetini ücretsiz olarak uygulamaya sokanlar, şimdilerde her yazılan reçete için para almaya hazırlanıyorlar ise; gerisini siz düşünün.
Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim; soluduğumuz havadan da para almaya kalkarlarsa hiç şaşırmayın.
Demokratik siyaset ve CHP…
Geçen haftaya damgasını vuran, KCK operasyonları adı altında BDP’li siyasetçilere dönük gözaltı ve tutuklamalar oldu.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlenen ’Tüm Temel Haklarımız için inşanca yaşamı savunuyoruz, eşit, özgür, demokratik bir Türkiye istiyoruz” mitingi önemli idi.
BDP’nin Gemlikte düzenlemek istediği mitinge katılım olağanüstü hal ilan edilmişçesine bütün illerde engellendi.
Tüm bunların geliştiği süreçte BDP tutuklamalarına karşı cılız bir açıklama olarak gündeme gelen Gürsel Tekin’in karşı çıkışı dışında CHP’de sessizlik hakimdi.
Demokratik siyasetin önündeki her türlü engel kaldırılmalıdır.
Kürt sorununun barışçı çözümü için, yeni anayasa sürecinde demokrasi barış ve özgürlüklerden yana kazanımlar için demokrasi güçlerine önemli görevler düşmektedir.
CHP de, artık ülke gerçeklerine uygun yeni bir performans oluşturmalıdır.
Halkın CHP’den beklentisi de bu yöndedir.
Bunu gerçekleştiremeyen CHP gelişen koşullar karşısında varlığını yitirip gidecektir.
AKP ile gelişen baskıcı, savaş ve şiddet koşullarının dayatıldığı, ayrıca halkları birbirine düşüren uluslararası koşulların getirdiği uygulamalar ile her geçen gün yıkıma doğru yol alan bu süreç halktan, demokrasi ve barıştan yana olan kesimlere önemli sorumluluklar yüklemektedir.
CHP demokrasi barış ve özgürlüklerden yana olan safların tutarlı bir parçası olmak zorundadır.
Gerek ülkemizin içersinde bulunduğu, gerekse uluslararası koşullar bunu gerektirmektedir.
Başkan önemli bir sosyal sorumluluğa hazırlanıyor.
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan aşı kampanyası için ziyaret ettiği huzur evinde son derece önemli tespitler yaptı.
Huzur evi koşullarının olumsuzluğuna dikkat çekerek, mevcut sorunlarından arındırılarak daha sağlıklı bir ortama kavuşturulması için burasının yönetimine talip oldu.
Bu önemli bir sorumluluktur. Başkanının da bu sorumluluk ile hareket etmesi kendisinin bir kez daha insana verdiği değerin önemini ortaya koyar.
Başkan bu gelişme ile ilgili olarak kendisine dayatılan ‘kira’ gibi bir engel konusunu gündeme taşıdı.
Huzur evinin yönetimi ile ilgili olarak yıllardır bir takım sorunların olduğu bir gerçek, bu konuda sorumluluk alan kişiler bütün iyi niyet ve çabalarına rağmen bu alandaki sorunları aşamamışlardır.
Belediyenin kurumsal yaklaşımı ile oluşturulacak yeni sistem, sorunların aşılmasının yolunu açacak bir gelişmedir.
Şimdi kentin bu konudaki bütün dinamikleri bu gelişmenin gerçekleşmesi için kolları sıvamalıdır.
Belediye denetimindeki Huzur evi, ihtiyacı olacak büyüklerimiz için çok daha uygun olacaktır.
Bu gelişmenin önünde var olan bütün engeller kaldırılmalı, bu istek engellenmemelidir, aksi durumda vebali ağır olur.