Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Böyle başkan olursa...

1654
Polis Akademisi Başkanlığına atanan Prof. Remzi Fındıklı’nın “Hasılı kelam/özlü sözler” kitabında yer alan sözler üzerine biraz siz de düşünün. İçinde bulunduğumuz koşulların, yani dönüştürülmek istenen değerlerin ve hedeflenen kurgunun getireceği tehlikeleri net olarak kavrayabilirsiniz…
 

Fındıklı’nın kitabında yer alan sözler medya da yer aldı. Okumamış olabilecekler için çarpıcı olanlarını sizlere aktarayım. Bir kez daha düşünün; bu sözler sıradan bir kişinin sözleri değildir. Bu ülkenin güvenlik politikalarının önemli bir kurumu olan Polis Akademisi’nin başkanıdır.
 
Kitapta “Batı, terbiye edilmemiş bir attır. 15’inde kız ya erde, ya yerde olmalıdır. Fakirin aklı olsa, fakir olmazdı. Erkeğin göbeklisi kadının da bebeklisi makbuldür. Demokrasi vasat insanlar yönetimidir” gibi ‘sözler’ bulunuyor.
 
Bunlar sadece bir kaçı, Fındıklı’nın, kitabının önsözünde, “Bu eser çalakalem, bir anda makaslanarak yazılmış bir çalışma değil. Denizde inci ararcasına uzun bir birikim, titiz bir çalışma ve emeğin ürünüdür” dediği bu sözler tam anlamıyla çağdaş ve evrensel olan bütün değerlerin ret edildiği bir ideolojinin ürünü.
 
Bir iki sözünü daha aktarayım;
“Laiklik din dışı bir hayat şeklidir. Müslüman’ın kocası koç, Müslüman olmayanın kocası hiç olur”
Böylesi anlayış ile bir ülkenin polis akademisinin yönetildiği durumda; gençlerin kamplarının da terör kampı olarak yaftalanması olağan olsa gerek …
 
Öğrenci Kolektiflerinin yaptığı yaz kampı sonrasında kampa katılan gençlerin ailelerine, “çocuklarınız terör kamplarına katılıyor” şeklinde bildirimlerde bulunuldu.
 
Bunu da Can Dündar’ın kaleminden okuyalım;
 
“Az kalsın terörist oluyordum
Mayıs`ta Öğrenci Kolektifleri’nden arayıp Dikili’deki yaz kampına davet ettiler.
Daha önce birkaç etkinlikte birlikte olmuştuk.
Bu kez de 7.sini düzenledikleri kampta, Deniz Gezmiş için hazırladığımız “Delikanlım” belgeselini göstereceklerdi. Benim de katılmamı istiyorlardı.
Doğrusu ben de belgeseli gençlerle birlikte izlemek istiyordum; olmadı.
İyi ki gitmemişim!
Muhtemelen polis, hemen arkamdan annemi arayıp “Oğlunuz kampta... Beyni yıkanıyor” diyecekti.
Ya da tersi mi? O yaşım geçti mi?
Gençlerin beynini yıkamakla mı suçlanacaktım?
 
* * *
 
Dünkü Milliyet’te Burcu Karakaş’ın haberinden öğrendik ki Dikili’deki 750 kişilik kampa katılan bazı öğrencilerin evleri kimliği belirsiz kişilerce aranmış ve “Ben onun arkadaşıyım. Kampta siyasi işlere karışıyor” diye asılsız ihbarlar yapılmış.
Bu yaratıcı girişimin fikir babalarını tahmin etmek zor değil. “Kolektifler”, nicedir ülke sorunlarından kopmakla, depolitize olmakla suçladığımız gençleri yeniden sorumluluk alıp tepki vermeye davet eden öğrenci örgütlenmeleri...
O yüzden de “Dersinizi çalışın, işinize bakın”cıların hedefi durumundalar.
Onları mesela Hopa protestosundan tanıyoruz. Hani Başbakan, “Televizyonda gördüm: Kız mıdır, kadın mıdır, bir tanesi polis panzerine tırmanıyor” demişti de, o panzerde kalçası kırılan kız, tarihi bir cevap vermişti ya:
“O panzerin, ayağımın altında ne işi vardı” diye...
İşte ihbar ettikleri gençler bunlar...
Susmayanlar!”