BOĞAZIN SUYU GİBİ!
Çanakkalemizin su yolunda gemiler süzüle süzüle gider. Biz de gemilerle yürüyen insanlarızdır. Yavaş yavaş yürürüz. Deniz kenarında yürümezsek eksiklik hissederiz. Ve biliriz ki; aslında durgun olan boğazın üstten akan suyu Ege’ye gider. Ama görmediğimiz alt kısımdan ise tam tersine, Karadeniz’e doğru gider. Yani üstten giden gemiler gibi, suyumuz da iki yönlü gider gelir…
Bu durum Çanakkale ekonomisi, sosyal yaşamı ve birçok alanda da böyledir aslında. Bakın şimdi bir şeyler paylaşacağım sizinle.
Artık şunu iyice anladık ki; Dünya’da ve Türkiye’de kriz olsa da, Çanakkale’deki inşaat sektörü bundan etkilenmeyecek! Mi? Memleketin dağı, taşı ve dahi ovası bile inşaat dolu. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi onu ayrı konuşuruz. İki gün önce Reuters Haber Ajansı bir Türkiye analizi yaptı. İnşaatta durgunluk ve geri gidiş diye. Ama, Çanakkale bunun tam tersini yaşıyor.
Ve bu durum inşaat sanayine çalışan iki fabrikamızı da etkiliyor. Çimento sanayinin ilimizdeki temsilcisi AKÇANSA, artan ihracatından dolayı Çanakkale’ye mal vermekte güçlük çekiyor. Merkezdeki beton santralleri günlük bir kamyon çimentoyu sıraya girerek alabiliyor. Bana üç kamyon lazım deseniz yok! Ya da çok önceden haber vereceksiniz ki, ona göre bir ayarlama yapacaklar.
Peki çimento böyle de, demir farklı mı? Hayır, aynı durum burada da geçerli. Türkiye’de demirin fiyatın belirleyen İÇDAŞ da mal yetiştiremiyor. Hatta İÇDAŞ’tan mal almak, zengin evinden kız almak gibi bir şey diyorlar! İnsan bir yandan seviniyor, bir yandan üzülüyor. Biraz da şaşırıyor tabi. Sanayi kuruluşlarımızın iyi durumda olması gerçekten sevindirici bir şey.
Gelelim gıdaya… Çanakkale’mizin ulusal hatta dünya markası konumundaki Dardanel patlama yapmış durumda. Son dört ayda hisseleri yüzde 600 artmış durumda. Üç yeni yatırımla, 2021’e giriyor. Yıllık cirosu bir milyar liraya dayanmış durumda. Yeni yatırımlarla birlikte bu rakamın üç katına çıkması bekleniyor.
Öte yandan, 1915 Çanakkale Köprüsü’nde hummalı bir çalışma var. Yabancı yatırımcılarımızda para sıkıntısı olmadığı için, kese de bir sorun yok. Yeter ki, hızlı bir şekilde iş devam etsin. 2023’den önce bitecek dedikleri galiba doğru çıkacak diye düşünüyoruz artık.
Gelelim, Ezine Gıda OSB’ye. Daha resmiyet kazanmadan yatırım talebi patlaması yaşayan bu yatırım da Çanakkale’nin geleceğinde çok önemli bir yer tutuyor. Beklentiler büyük.
Yalnız burada bir “AMA”lı paragraf koyacağım. Yukarıda yazdıklarımın hepsi doğru ve gerçek. Ama, adliye binalarındaki icra dosyalarında da bir patlama var Çanakkale’de. Tüm Türkiye’de olduğu gibi. Yani üretimde ve altyapıda çok iyi giden Çanakkale’de, özellikle hizmet sektöründeki esnafın hali iyi değil. Tarım ve Hayvancılık ile uğraşan köylümüzün de durumu kötü. Memuru, işçisi ve emeklisi düzenli maaşını alıyor. Fakat, serbest meslekler de sıkıntı büyük. Bunda salgının etkisi kadar, geçtiğimiz dönem başlayan ekonomik krizin de etkisi var.
Selda Bağcan’nın okuduğu “Öyle bir yerdeyim ki!” diye başlayan o meşhur şarkı ile bitirmek zorundayım!
“Öyle bir yerdeyim ki, ne karanfil ne kurbağa, Bir yanım mavi yosun. Dalgalanır sularda…
Dostum dostum, güzel dostum. Bu ne beter çizgidir bu. Bu ne çıldırtan denge? Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe..
NOT: Tüm bunlar olurken, Çanakkale’nin nüfusunda patlama falan yaşanmıyor. Kimse endişeye kapılmasın. Bir yılda dört bin artışla 542 binden 546 bine çıktık sadece.. O kadar da olsun hani!