turgutcamer@hotmail.com
Değerli okurlarım e-posta adresime iletileni bazı eklemelerle paylaşarak ülkemiz gündeminden uzaklaşmak istiyorum ama başarabilecek miyim bilemiyorum!
***
Bir aile bilgenin yanına gelerek ricada bulunurlar:
-Yüce bilgin bizim çocuğumuz çok fazla süt içiyor. Kendine bir zarar verecek. Ne dediysek sözümüzü dinletemedik. Siz sevilen, sayılan, sözü dinlenen bir bilginsiniz. Çocuğumuza biraz öğüt verir misiniz?
Bilge biraz düşündükten sonra der ki:
-Bu gün gidin 1 yıl sonra gelin.
Bu işte büyük bir bilgelik olduğunu düşünerek giderler. Aradan 1 yıl geçtikten sonra tekrar bilgenin huzuruna gelirler.
Bilge bu kez çocuğa dönüp şöyle söyler:
-Evladım bundan sonra çok süt içme olur mu?
Çocuk "peki efendim" diyerek huzurundan ayrılırken etrafındakiler şaşırır.
-Efendim madem sadece bunu söyleyecektiniz, o halde niçin 1 yıl geçmesini beklediniz?
Bilge şöyle der:
-Aslında ben de süt içmeyi çok severim ama o günden sonra 1 yıl hiç süt içmedim. Demek ki hiç süt içilmeyebiliyormuş. Bunu kendi nefsimde başardıktan sonra çocuğa rahatlıkla söyledim. Ancak o zaman ona öğüt verme cesaretini buldum.
Biz ne yaptık ta başkalarından istiyoruz...
Kendimiz sanki kusursuzuz gibi başkalarının bize doğru ve dürüst davranmasını bekliyoruz.
Burnumuzun önüne bir avuç tüy bırakınca kendimizi erkek sanıyoruz ama sokakta `kadın tekmeleniyor` dönüp bakmıyoruz.
Her Bayram`da Kandil`de Cuma`da dini paylaşımlar yapıyoruz, bir gün sonra önümüze gelen kadını ekleyip dürtüp özel mesaj gönderiyoruz.
Çekirdek ailede ki muhabbet sohbet bittiği için toplumsal saygı ve güven de yok oldu. Bırakın birbirimize kurumlara bile güvenmiyoruz.
Karşımızdan polis geliyor kendimizi suçlu hissediyoruz. Emniyette kaç kişi kendini emniyette hissediyor. Kaçımız kamuda işe girenlerin hakkıyla alındığına inanıyor.
Birileri bizim ayarlarımızla oynadı.
Önümüze dönme vaktidir.
Biz bu değiliz... Kendimiz olma vakti.
Bektaşi Veli`nin dediği gibi:
"Hararet nardadır, sacda değildir
Keramet sendedir, taç da değildir.
Ne arar isen, kendinde ara
Kudüs`te Mekke`de Hac da değildir."
* Son sözü de İtalyan oyuncu, film yapımcısı, senarist ve yönetmen Terence HİLL (Gerçek adı Mario Girotti) söylesin:
-Davranışlar herkesin kendini seyrettiği bir aynadır.
