sermet@canakkaleolay.com
Yine saldırı yine tazyikli su, polis copu, plastik mermi;bu seferde LBGTİ bireylerinin onur yürüyüşüne. Öncelikle şunu belirtmeliyim; kimseyi ötekileştirmeden, herkesin tercihlerine saygı duyarak eşitlik ilkesiyle demokratik hakların herkes için geçerli olduğunu unutmayalım. Seçim broşürlerinde LGBTİ bireyler üzerinden kimseyi ötekileştirmediklerine dair propaganda yapan AKP temel anayasal hak olan gösteri yapma özgürlüğünü çiğnemek konusunda sınır tanımıyor. Nede olsa popülizm, tribünlere oynama durumları Hayatın kendisi her gün bu ikiyüzlülüğü ortaya koyuyor.
Seçim döneminde çıkardığı broşürde “Türkiye Ramazan ayında Gay Pride yapılabilen bir ülke” diyerek propaganda yapan AKP’nin popülizm uğruna her türlü yalana başvurduğu gerçeğini gaz bombalarının tazyikli suların arasından bir kez daha gördük.
Onur yürüyüşüne saldırdılar da ne oldu; onca gaza tazyikli suya rağmen yürüyüş yine gerçekleşti.
Onur yürüyüşünün ortaya koyduğu, onursuzluğun temsilcilerinin kimler olduğunun yorumunu varın siz yapın.
Demokratik hakların kullanılmasının anayasal bir hak olmasına, bu konuda Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere bir çok mahkeme kararına rağmen bu saldırıların sürdürülmesi; demokrasiden rahatsızlık duyan, farklılıklarımızı ret eden, kişi hak ve özgürlüklerini yok sayan diktatörlük eğilimlerini kendilerine rehber almış olanlar için bir yüz karasıdır, onursuzluk tamda buradadır.
Bunları yapanlar aynı zamanda insanları tercihleri üzerinden ötekileştirerek sözde ahlaklı olmak adına ahkam kesmektedirler.
7 Haziran seçim sonuçlarının en belirgin özelliklerinden biri vatandaşların temel demokratik değerlere sahip çıkmaları olmasına rağmen; anti demokratik uygulamaların sürüyor olması üzerine bir kez daha düşünmek gerekir.
Devletin geleneklerinde var olan anti demokratik yapısal özellikler toplumsal yaşamımıza güçlü bir şekilde damgasını vurmaktadır.
7 Haziran seçimlerinde halk, muhalefet partilerine bu gerici anti demokratik uygulamaların fütursuzca hayat bulduğu geleneksel yapıya karşı mücadele edilmesi görevini verdi.
Ancak demokratik güçler, yaşadıklarımız itibarıyla bu haklarının takipçisi olarak mücadelelerini sürdürmek zorunda olduklarını asla unutmasınlar.
Onur yürüyüşüne yapılan müdahale sırasında bazı HDP ve CHP’li milletvekillerinin polisin tavrına karşı durmaları halkın kendilerine verdiği görevin yerine getirilmesi konusunda üstlendikleri sorumluluğun gereğidir.
Demokratik hakları için halk tarafından vekil tayin edilenlerin tamamının göstermesi gerekli tavır budur.
Ancak vekiller bu destek dışında anayasal hakların kullanılmasına engel olacak yeni düzenlemeleri acilen yapmalıdırlar.
Bu düzenlemeler sadece hükümetin gündemindeki bir konu olarak ele alınamaz.
Bir yasama kuruluşu olarak TBMM’de acilen bu konuda harekete geçilmelidir.
Yıllardır AKP hükümeti eliyle yok edilen, uygulanmayan bazı hakların hiçbir müdahaleye yer verilmeden uygulanmasının sağlanması acil bir görevdir.
7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan irade bunu ortaya koymuştur.
Şimdi AKP dışındaki siyasi partiler bu iradenin karşılık bulmasının gereklerini yerine getirmelidirler.
Hafta sonu Çanakkale’ye gelip bir dizi ziyaretlerde bulunan CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek bu iradeyi ortaya koymuştur.
CHP Merkez İlçe Başkanlığı’nda yapmış olduğu basın açıklamasında gündeme getirdikleri konuların son derece doyurucu olduğunu söyleyebilirim.
Muharrem Erkek’in, hukukçu kimliği ile demokrasi alanında bazı düzenlemeler için yoğunlaştığının işaretlerini aldım.
Bu iyi bir başlangıçtır.
Muharrem Erkek tarafından yapılan; “hükümet kurulmadan yapılabilecek çalışmaları ve ülkemizin demokratikleşmesi noktasında büyük önem taşıyan konuları Genel Başkanımız ile paylaştım ve ardından da Grup Başkanvekillerimiz ile çalışıyoruz. Bana da görev verdi grup başkanvekillerimiz. Yasada ve anayasada yapılması gereken değişikleri madde madde grup başkanvekillerimize sunacağız, onlar da uygun görürse hiç hükümetin kurulmasını da beklemeden meclise sunacağız. Çünkü biz, birinci sınıf demokrasi istiyoruz. Demokrasi ayıplarımızı parlamento hemen giderebilir” şeklindeki değerlendirme demokratikleşme konusunda atılacak adımlar açısından doğru bir yol haritasıdır.
Ancak unutmayalım; belirleyici olan bizlerin demokratik haklarımıza sahip çıkıp bunun için vereceğimiz mücadelenin gücü olacaktır.