Bir Ülke`yi Tanıyabilmek !..
Bir ÜLKE’Yİ TANIYABİLMEK !..
DEĞERLİ okurlarım, bu hafta dilerseniz bir ülkeyi tanımak için objektif zihin eksersizi yapalım. Tanımak istediğimiz o ülke hakkında görünen gerçekleri bulup çıkarmaya odaklanalım bakalım, hangi ülkeye varacağız? Bende merak ediyorum!..
Şöyle düşünelim; tanımak istediğimiz o ülke hakkında hiç bir şey bilmiyoruz, bilmiyorsunuz! O ülkenin ne siyaseti, ne ekonomisi, ne sanatı, ne kültürü, ne de insan davranışları hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Ancak, soracağınız üç soru? ve alacağınız üç yanıt!, hakkında hiçbir şey bilmediğiniz o ülkeyi tanıyabilmenize büyük ölçüde yardımcı olacaktır sanırım.
Nedir? O 3 Soru:
1 – Meclislerinizi demokratik seçim yöntemleriyle mi oluşturuyorsunuz?
Yani; halkın temsilcilerini( Milletvekili, Belediye Başkanı, Belediye Meclisi Üyesi, ve İl Genel Meclisi Üyeleri) Parti Genel Başkalarının iki dudağı arasından mı? Yoksa; partiye kayıtlı üyelerin katılımıyla yapılan “önseçim” yöntemiyle mi belirliyorsunuz?
2 – Trafik kazalarında kaza ve ölüm oranınız kaç?
3 – Akraba evliliğinden dolayı sakat-engelli vatandaş sayınız ne?
***
Şimdi dilerseniz bu soruların yanıtlı açılımlarını yapalım:
* - Halkın temsilcilerinin belirlenme yöntemini ele alalım.O ülkede aday belirleme yetkisi( Padişahlarda bile olmayan, o ülkenin kurtarıcısında-kurucusunda bile olmayan yetkiler) parti genel başkanlarında imiş!..
* - Trafik kuralları adeta yok sayılarak trafikte cesaret gösterisi sonucu kaza ve ölüm oranlarında Dünya Şampiyonu olunuyormuş! O ülkede, her yıl yaklaşık 10.000 insanı trafik canavarı(!) öldürüyormuş. Oysa; o ülke, kurtuluşunun savaşında bile 10.885 şehit vermiş.
Bir başka örnek de verebiliriz:
*-10 kişilik sandala 20 kişi binip, 12’si boğuluyormuş o ülkede!
“Bize bir şey olmaz(!)”diyerek cahil cesareti sergileniyor ise, o ülke kuralsız ve eğitimsiz bir toplumdan oluşuyor demektir. O toplumda insanlar; mümkün olan bir işi, mümkün olamayacak hale en iyi şekilde getiriyor! Bir şeyi olduğundan çok farklı gösteriyor! Mesleki kariyer ve formasyonu ne olursa olsun, yarım herhangi bir işten asla rahatsızlık duymuyor! Söz ve eylem birlikteliğinde bulunmuyorlarmış!..
* -Üstelik o ülkede; anlamsız, kirli ırkçı terör yanında, hukuk kurallarını fütursuzca çiğneme terörü estiriliyormuş!
* - O ülkede; sakat-engelli yurttaş sayısı 8.5 milyonmuş! Yani bir İsveç veya 2 Belçika nüfusu kadar. Bir başka istatistiğe göre bu sayı 13.5 milyonmuş! O ülkede, artık ilkel kabile ülkelerinde bile rastlanmayan “akraba evlilikleri” devam ediyormuş. Halen 100 evliliğin 38’i akraba evliliği oluyormuş o ülkede!.. Akraba evliliği sonucu oluşan öyle hastalık türleri varmış ki, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü)nün araştırmalarında, kaynak o ülke gösteriliyormuş!..
- Mal – Mülk dışarıya gitmesin!
- Aşiret – Tarikat - Töre baskısı!
- Çocukluklarından beri birbirlerini tanıyorlar, huyunu suyunu biliyorlar, evlenince mutlu olurlar gerekçeleriyle gençler evlendiriliyorlarmış o ülkede!..
***
Oysa; bilimsel bir gerçek, o ülkeyi yönetenlerin hiç umurunda olmuyormuş. “Teyze kızı – Amca oğlu – 1. dereceden akraba” evliliklerinde doğacak çocukların % 93’nün sakat- engelli olacağını “gen bilimi” kanıtlamış. Ne gam!
Köyde muhtarsınız; kim hısım kim akraba bilmez misiniz?
Kentte kaymakamlıklar, nüfus müdürlükleri bunları bilemez mi?
* -Akraba evliliğinin sakıncaları, yasal önlemlerle o ülkede giderilemez mi? Giderilemiyormuş!..
Hesap edelim: 8.5 milyon engelliye 8.5 milyon sağlam insan onlarla ilgilenmek zorunda. Böylece,17 milyon insan o ülkede üretimden yoksun ve tüketen olmuş. O ülkede, “Hızlı nüfus artış oranı” sorun yaratıyormuş. O ülkenin nüfusu her yıl yaklaşık 1.5 milyon artıyormuş. Her yıl 600 bin derslik yapılmalıymış. Her yıl 800 bin kişiye istihdam (İş) yaratmak gerekiyormuş. O ülkede 22 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veriyormuş.
***
O ülkede, tarımsal üretim planlaması yapılmadığı gibi insan üretimi planlaması da yapılmıyormuş. O ülkenin üniversitelerinden mezun olan, her 4 gençten 1’i “Kaldırım Mühendisliği” yapıyormuş! Mezun gençlerin % 43’ü yurtdışında iş bulma çabasındaymış. O ülkede işsizlik karabasan gibi çökmüş. Okumuşu, okuyamamışı iş bulamıyormuş. Ne gam! Ancak, o ülkenin Baş Yöneticisi; “ – en az üç çocuk yapın.”diye ahaliye sık, sık telkinde bulunuyormuş(!)..
Evet…Değerli okurlar gördüğünüz gibi, o üç soruya “iç rahatlatıcı yanıtlar” verilemiyormuş o ülkede.Ancak, sizler o yanıtlardan iddia ediyorum ki, o ülkeyi kesinlikle tanıdınız! Yoksa yanılıyor muyum?
Bu mektubu gerçekten üzülerek kaleme aldım.
KALABİLİYORSANIZ, KALIN SAĞLICAKLA!..