Bir Türkiye klasiği; Erenköy viyadüğü
Yap, boz ve israf klasikleşmiş hallerimizdendir.
Peki bunun arkasındaki nedenler nelerdir acaba; çok mu akılsızız, kafamız çalışmıyor mu da, böylesi bir kaderin kurbanı oluyoruz yıllardır!
Tabiî ki hayır.
Bu ülkemizdeki sistemin gereği olarak şekillenen iradi bir sonuç.
Birilerine rant sağlama, kayırma, yandaşlık ilişkilerinin getirdiği performans gibi, bildik olayların sonuçları…
Özetle tamamıyla duygusal.
Erenköy viyadüğünün hikayesi bu noktada tipik bir örnek.
Millet Mars’a gidiyor, biz 2001 yılından beri Çanakkale İzmir ulaşımını Erenköy bölgesinde hala sorunsuz olarak çözemedik.
Önce, doğa tahrip ederek başlandı.
2001 yılında başlanıp 2003 yılında açılan, 150 bin metreküp toprak ile doldurulan 45 metre derinliğindeki vadide yüzlerce ağaç kesildi.
Yaklaşık 1 milyon TL para harcandı.
2006 yılında yaşanan heyelan sonunda yol güvenliği tehlikeye girince tekrar bir ihaleye çıkıldı.
1,6 milyon TL bedel ile onarılması için müteahhit dolguyu kaldırdı
Karayolları ve müteahhit, dolguyu kaldırıp zemini gördükten sonra yeniden çökebileceğini düşünerek ikinci dolgudan vazgeçti.
Eski yol güçlendirildi ve viyadük yapılıncaya kadar geçişlerin buradan devam etmesi kararlaştırıldı.
2002 rakamlarıyla 1 milyon, 2006 rakamlarıyla 1.6 milyon TL toprağa gömülmüş oldu.
Doğayı katlederek yapılan bu yolun yerine viyadük çözümü getirildi.
İzmir Çanakkale yolunda yapılan viyadük de bağlantı yolunda başlayan ve devre dışı kalan yoldaki heyelan nedeniyle yeniden bir güçlendirme çalışması başlatıldı ve 2013 yılı sonunda 485 adet 120 cm çapında ve 30 metre derinliğinde çakılan kazıklarla çalışmalar tamamlandı.
Tamamlanan çalışmalar sonrasında bazı bilim insanlarının, yapılan çalışmanın bir mühendislik hatası olduğunu belirten iddiaları sonrasında kafalarda yeni soru işaretleri ile birlikte 2001 yılından itibaren bir türlü sorunun çözülememesi; bir kez daha ülke gerçekleri ile yüzleşmemize neden oldu.
Yapılan güçlendirme çalışmasına ilişkin riskleri Prof. Dr. Doğan Perinçek kamuoyuna açıkladı.
Perinçek, sorunun aynı zamanda bir yönetim sorunu olduğunu da gündeme taşıyarak yandaşlık adına ülkemizin kaynaklarının nasıl heba edildiğine de dikkat çekti.
Yetkin insanlar yerine yandaş insanların tercih edildiği bir sistemde, böylesi uygulamaların olağan hale geldiğini, üstlenilen onca maliyetin bir kamu zararı olduğunu, sorumlularından hesap sorulmasını talebini gündeme taşıdı.
Yılar önce Çanakkale Barosunun müdahil olup, doldurularak doğanın katledilmesinin ardından ,viyadük yapımı ile sil baştan yapılan süreçteki sorumluların ortaya çıkarılması ve cezalandırılması girişimi ne yazık ki bir sonuç vermemişti.
Gelinen noktada herhangi bir olumsuz olayın yaşanmamasını dilerken, yapılan güçlendirme işlemine ilişkin iddialarında göz önünde bulundurulmasının önemle hatırlatmak isterim.
Yerel seçimler nedeniyle her fırsatta kent içindeki yol çalışmaları üzerinden eleştirilerde bulunanların bu iddialar karşısında söyleyecek bir sözü olmalı.
Yeri gelmişken bir atasözümüzü paylaşmak isterim; “Bakmadan usta olunsaydı, kediler kasap olurdu”