havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bir tatbikat senaryosunun düşündürdükleri

2075
Kepez limanında yapılan güvenlik tatbikatındaki senaryo; içinde bulunduğumuz paranoya ve bilinçaltı reflekslerimiz açısından oldukça önemli. Aynı zamanda ‘güvenlikçi’ politikalar ile insan hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması, yok edilmesi anlamındaki temel kurgunun etki alanları açısından da bir başka gerçeği yansıtıyor. 
 
Bakın senaryo nasıl başlıyor.
Gümrüklü sahaya giren bir kamyon şoförü cep telefonu ile fotoğraf çekince güvenlik güçlerine bildirilir ve üst araması yapılarak kelepçelenen şoför,   senaryo ya; hemen terörist çıkar.
Paranoyak bir toplum mu olduk desem, ne desem bilemiyorum.
 
Ama şunu biliyorum.
Öyle bir iklim  yaratılmak istenmekte ki; en küçük bir hak arama, özgürlüklere sahip çıkma, protesto ve tepki gösterme tavrı ne yazık ki  hemen terörist yaftası ile  damgalanmakta.
Tüm bunların sonucu olarak  gazeteler kapatılmakta, gazeteciler tutuklanmakta.
Meydanlar demokratik haklarını kullanmak isteyenlere kapatılmakta.
Biraz direnirsen;kafanda bombalar patlatılmakta.
Kürt köylüleri bombalanarak katledilmekte.
Paranoya aynı paranoya
Fotoğraf çeken şoförden terörist çıkartan senaryo ile aynı ruh hali
Artık bu senaryolar tutmuyor.
Yeşilçam film senaryoları gibi tarih olacak çok yakında.
 
4+4+4 eğitim yasası dayatmasına karşı gelişen tepkiler ile dolan meydanlar, oluşan protestolar, yasaklara rağmen emekçilerin Ankara çıkarması bunun işareti.
Tüm bu gelişmeleri nasıl okumak gerekir sorusunun cevabını cezaevinden yeni çıkan Gazeteci Ahmet Şık’ın Avrupa Parlamento’sunda yaptığı konuşmadaki sözleri çok iyi özetliyor:
“Bunca baskı ve zulümden iktidarın sahiplerinin korktuğu bizlerinse özlemini çektiğimiz, mücadelesini sürdürdüğümüz bir hayatın çıkacağını burada bir kez daha tekrarlıyorum”
 
Benim başkanım....
CHP’de kongre sürecine bağlı olarak merkez ilçe başkanlık yarışı hareketlendi.
Daha evvelki bir yazımda oluşan yeni ittifak ve dengelerin ideolojik bir yönünün olmadığını ve farklı hesapların hakim olduğunu belirtmiştim.
Özünde siyasal içeriği olmayan bir yarış var, nereye koşuyorlar ben bilemem, alanım değil.
Okuyucularımdan aldığım ‘CHP’nin gelişimi açısından nasıl bir tercihte bulunulması gerekir’ sorusuna bağlı olarak şunları söyleyebilirim.
Merkez ilçede dört bine yakın üyesi olan bir CHP örgütü, geliştirilecek toplumsal tepki boyutunda ne zaman binlere varan sayıyı seferber edecek,  böylesi bir katılım ile toplumsal muhalefetin önemli bir paydaşı olacak, işte o zaman;  benim ‘başkanım’ diyebilirim sizlere.
Oy kullanacak arkadaşlar için bu kadar yeter.
Ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda siyasetin nabzı alanlarda sokaklarda atıyor.
Bu gerçeği göremeyen kim olursa olsun yok olmaya mahkûm olacaktır.
Sandıktan çıksa bile,  yaşamın bu gerçeği ile birleşemeyen bir başkan, başkandan başka her şey olur.
Mesela iyi bir iş takipçisi olabilir, ya da aracılık ve vesayet dünyasının iyi bir temsilcisi…
Adaylara başarılar dilerim.