sermet@canakkaleolay.com
Çanakkale, sivil toplum örgütlerinin gelişimi noktasında ileri bir il olarak gösterilir. Bu tespit gerçek anlamında yerine oturuyor mu, tartışmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, hedefleri için, birliktelikler ve ortaklılar yaratıp, sonuç alıcı süreçler yaratmak zorundadır. Bu yönü ile ele aldığımızda kentimizin performansı çok iç acıcı değildir.
Çanakkale’de tüketici hakları konusunda olanakları ölçüsünde fedakârca çalışan Tüketici Koruma Derneği ( TÜKO-DER) son günlerde bankacılık sektörünün tüketici haklarını yok sayarak onlar üzerinden yaptıkları haksız uygulamaları yoğun bir şekilde dile getirdi.
Bu tespitlerin bir adım daha ileri götürülmesi, bu hukuksuzluklara karşı hukuk mücadelesinin başlatılması için bu konuda destek olacak bir başka sivil toplum örgütü veya meslek odasının devreye girmesi sorumluluk alması gerekir.
İşte o zaman zincirin halkaları tamamlanır.
Bu süreçlerin böylesi dayanışmalar ile verilecek mücadeleler sonrasında kazanım yaratılabileceği düşüncesini aklımızdan çıkarmayalım.
Özellik ile bankacılık sektörü gibi ülke ekonomisinin en güçlü sektörünün uygulamalarına karşı yurttaşların haklarının savunulması böylesi ortaklıkları ve girişimleri zorunlu kılar.
Aksi durumda ağlanıp sızlanan, yok sayılan vatandaş kümesinden öteye geçemeyiz.
İşte bunun içindir ki; bu alanda yıllardır birçok sorun varlığını sürdürmektedir
Kredi kartı yılık bedellerinden tutun, havale masrafları, çek tahsilâtları gibi noktalardaki aşırı ücretlendirme sorunlarına kadar yıllardır bu sorunlar süre gelmiştir.
TÜKO-DER tarafından şimdilerde gündeme getirilen apartman aidatları ödemelerinden alınan komisyonlarda bir başka gerçeğin ifadesidir.
Bu haksız uygulamalara dur diyecek bir mücadele başlatılmaz ise; bankaların kapısından girmek bile para karşılığında olur ise şaşırmayın.
Böylesi koşullarda barolarımıza önemli görevler düşmektedir.
Barolarımız, bir şekilde bu konuların takipçisi olarak güçlü bir hukuk mücadelesini başlatarak ve merkezileştirerek bu uygulamalar gerçekten hukuksuz ise, önünü almaları gerekir.
Yok, bunlar kapitalist ekonomilerin hukuki uygulamaları ise; vatandaşa bu açıklanmalıdır ki, vatandaşımız neyin ne olduğunu anlasın.
Anlasın ki; nasıl bir düzende yaşadığının farkına varsın!
Ben Çanakkale Barosu’nun bu konuda bir girişimde bulunmasını temenni ediyorum.
Azınlığın değil, toplumun çıkarlarının hakim olacağı bir hukuk sisteminin inşası, hukuk bilincinin geliştiği vatandaşlık haklarının hakim olduğu bir toplumsal yaşam için bu vazgeçilmez bir durumdur.
Bakalım neler göreceğiz?
Sermet ATADİNÇ