Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bir hayırseverin ardından…

1894
Hüseyin Akif Terzioğlu yaşamını kaybettikten sonra tüm mal varlığını kurmuş olduğu Terzioğlu Vakfına bağışlamıştı. Bu değerler, vakfın temel amacı olan eğitim için bir kaynak olarak kullanılacak idi. Böylesi onurlu bir davranışa imza atan Hüseyin Akif Terzioğlu’nun ardından bugün yaşanılanlar şık bir görüntü oluşturmamaktadır. Vakıf adeta çift başlı bir görünüm kazanmış, taraflar birbirlerine karşı sanki mirasyedi çıkarlarına uygun bir biçimde ve üslupta davranmaktadır. Oluşan bu görünüm hayırseverlik gibi bir değere de zarar vermektedir.
 
Merhum Hüseyin Akif Terzioğlu son derece onurlu bu davranışı sonrasındaki gelişmeleri görse kim bilir neler düşünürdü?
Herhalde geldiğimiz noktadaki yaşamımızın her alanında olduğu gibi, bu alandaki kaos içinde iyi şeyler düşünmezdi.
 
Çürümüşlük, kaos ,artık tüm organlarımıza yayılıyor.
Bir hayırseverin kurmuş olduğu, sonuçta amaçları belli bir kurumu bile yönetmekten aciz hale geldik.
Bu kaos içersinde olumsuzlukların giderilmesi için çaba gösterenleri tenzih ederek, vakfın kendi arka bahçesi gibi olması için yeni roller üstlenenlerin olduğunu özellik ile belirtmek istiyorum.
Vakıf ‘eski’ yönetimi yeni bir üniversite kurulması noktasında bir öneri gündeme getirdiğinde Rektör şiddet ile karşı  çıktı .
Gerekçesi de son derece soyut bir kavram olarak “samimi bulmamak” üzerinden kurgulanıyor idi.
Sonuçta el birliği yapıp bu kaynağın en verimli şekilde kullanılmasını temin etmesi gerekli kesimler, şimdi kamuoyu önünde “samimiyet”  gibi soyut bir kıstas üzerinden tartışıyorlar ise; bu gelişme kamuoyu belleğinde farklı algılara yol açar.
 
‘Hayırseverlik’ gibi son derece önemli bir değerin imajını korumak için tüm taraflara bir çağrı yapıyorum.
Sorunların çözümü için akıl ve bilimin kriterleri ile hareket edin; şimdiye kadar kamuoyu önündeki sanki mirasyediler gibi yaptığınız polemiklerden vazgeçin.
Şunu unutmayın ki zarar verdiğiniz toplumsal değerlerimizdir.
 
Bir noktayı daha belirtmeden geçemeyeceğim.
Yeni Rektör ile birlikte Çanakkale Kamuoyu bugüne kadar alışık olmadığı bir gerginlik kültürüne doğru yol açtı.
Detaylarını tartışarak yeni polemikler ile bu sorunun yeniden alevlenmesini özellik ile istemiyorum.
Kentin birlikte hareket etmesi gerekli olduğu kamusal çıkarları için böylesi tespiti bir kez daha gündeme getirme ihtiyacı hissettim.
Sayın Rektör bugüne kadar özellik ile siyasal analizleri ile geliştirmiş olduğu yöntemselliğini rektör kimliği ile sürdürmemesinin gereğini anlamalıdır.
Bunun en yakın örneğini bir yalan haber üzerinden yaptığı derin analizler boyutunda görebiliriz.
Siyasal analiz itibarıyla bu yöntemsellik bir şekilde tartışılan konumun özelliği itibarıyla su götürür.
Doğrulanmayan Murat Karayılan’ın yakalanması haberi ile ilgili yaptığı analizler gibi, Vakıf vb. kent yaşamının çeşitli konuları için yapılacak analizlerde yöntemselliklerinizi aynı formatta tutarsanız, gerçekleşmeyen hayali kurgular üzerinden yapacağınız değerlendirmeler ile toplumu gerersiniz.