turgutcamer@hotmail.com
Değerli okurlarım zaman zaman e-posta adresime iletilen bazı yazıları sizlerle paylaştığıma tanıksınız..
Bu günde ünlü Jeoloji Profesörü Celal Şengör’ün ‘bir değil, bin kez okunulası’, okumakla kalmayıp mümkünse ders kitaplarına sokulası bir yazısını paylaşıyorum.
Sayın ŞENGÖR’ün kimi söz, görüş, uslup ve yorumlarını beğenir ya da beğenmeyebilirsiniz. Ancak, aşağıdaki sözlerini okuyunca sanırım sizde beğeneceksiniz.
***
- “Türkiye halkı kravat takar, lüks otomobillerde dolaşır, bikinili hatunları sosyetik plajları doldurur veya şehirlerini şekilsiz gökdelenlerle doldurup oraları yaşanmaz hale getirir, ama tüm bu halk zenginiyle , fakiriyle, şehirlisiyle köylüsüyle zır cahildir.
- Kendi tarihinden habersizdir. Aslında ne dilini, ne dinini bilir, ne geleneklerini tanır, ne de toplumsal değerlerinin evriminden haberdardır.
- Muhteşem Yüzyıl diye televizyonlarda alkışladığı dönemde, devletinde Amerika’dan gelen gümüşün ilk enflasyonu başlattığını bilmez (çünkü Avrupalı dünyayı keşfederken, muhteşem (!) padişahları hareminde gönül eğlendirmekte, dünyayı öğrenelim diyen Piri Reis’in kafasını vurdurmaktadır.)
- O Muhteşem(!) yüzyılda Anadolu’da medrese o kadar ayağa düşmüştür ki, öğrenci haydutluğa başlamıştır (buna softa şekaveti denir.)
- Avrupa’da ilk yenilgimizi Muhteşem(!) Süleyman devrinde aldığı gibi (1.Viyana bozgunu: 1529), Hint Okyanusuna her çıkışımızda mini mini Portekiz’den sopayı yiyip Kızıldeniz’e veya Basra Körfezine tıkılışımız da bu büyük(!) padişah efendimizin devrindedir.
- Gene onun zamanında dünya keşfedilirken, Hint Okyanusuna kadırga denen sandallarla açılan ve 1554’te Hindistan’da karaya vuran büyük(!) bir Amiralimiz, yürüyerek üç senede Hindistan’dan Edirne’ye gelmiş ve meşhur bir kitap(Mirat-ül Memalik) yazmıştı. El alemin dünyayı öğrendiği bu dönemde Seydi Ali Reis gazel söyleyip, eğlence partilerini anlatmaktan başka tek bir detaylı coğrafya bilgisi toplamayı gerekli bulmamıştı.
- Büyük(!) Sultanımız Süleyman’ın Fransa Kralı 1. François’nın kurduğu College de France bugün dünyanın en önemli araştırma kurumlarından biridir. Bizimkinin hangi kurumu ayakta kaldı? Hangi kurumunun insanlığa beş paralık bir faydası oldu? Tek becerdiği kalıcı şey, aklı başında öz oğlu Şehzade Mustafa’yı Hürrem uğruna katlettirip, devleti bir ayyaşa teslim ederek halkının geleceğini karartmak oldu.
- Artık yeter! Bu ve benzeri rezillikleri yalanlarla bezeyip yücelten, buna karşılık bize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlar olmamızı sağlayan ATATÜRK’ü aşağılayan alim pozlu, ukala tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyon kanallarından ve gazetelerden gına geldi.
- Yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? Cehalet tüm fenalıkların anasıdır. Biz de o anayı besleyip duruyor, onun tosuncuklarına oylar veriyoruz.
- Artık yeter!.. Memleketimde her elimi attığım yerde cehalet çirkefine bulaşmaktan bıktım.”
*
NOT: Sayın Şengör’ün ilk paragraftaki sözlerine kısmen katıldığımı, diğer saptamalarını ise beğeniyle okuduğumu belirtmeliyim… T.Ç.