BİR BESİN OLARAK UYKU

Sürekli yaz saati uygulaması tartışmaları ülkemizde dönedursun, bilim insanları yetkililerin dikkate alması gereken bir araştırmaya imza attı.

6335

 

 
 
Sabah çok erken saatte uyanıp okula gitmek zorunda olan ergen bireylerde depresyonun ve endişe duygusunun önemli oranda arttığı görüldü. Okulları sabah 08:30`dan önce başlayan ortaokul ve lise çağındaki öğrencilerde uyku kalitesindeki yetersizlik sebebiyle çağımızın hastalığı depresyon ve kaygıya kapılma riski artıyor.
 
URMC klinik asistanı Psikiyatri bölümü profesörü Jack Peltz tarafından "Sleep Health" adlı dergide yayımlanan bu araştırma, sadece uyku kalitesi ve ergen psikolojisi arasındaki bağ teorisini güçlendirmedi. Çalışma ayrıca okul başlangıç saatlerinin ergenlerdeki uyku düzenini ve gündelik işlevselliği nasıl etkilediğini de kanıtladı. "Bizim çalışmamız, ergen psikolojisiyle `uyku hijyeni` arasında çok sıkı bir bağlantı olduğunu gösteren diğer çalışmalarla tutarlı." diyor Peltz.
 
Uyku hijyeni, sağlıklı bir uyku düzenine sahip olmak ve kaliteli uyuyabilmek için uykudan önce kafein almamak, teknolojik cihazlardan uzak durmak gibi bir çok etmene dikkat edilmesini içeriyor. Ama bu çalışma özellikle iyi uyku için diğer bütün gereklilikleri yerine getiren gençlerin uyku kaliteleri ile erken okul saatleri arasındaki ilişkiye yakından bakan ilk bilimsel deney diyebiliriz.
 
Araştırmaya göre erken okul saatleri uyku üzerindeki baskıyı artırıyor ve bu da gençlerin ruhsal ve zihinsel sağlıklarını bir hayli olumsuz etkiliyor. Bir diğer yandan okullarının daha geç saatte başlaması öğrenciler için güçlü bir koruyucu faktör oluşturuyor. Lise çağındaki ergenlerin yüzde 90`ı okul olan günlerde ya yetersiz uyku uyuyor ya da 8-10 saatlik uyku için gerekli süreyi tamamlayamıyorlar. Bu da okul başlangıç saatlerini, diğer uyku düzenini bozan kısıtlamalar dışında çok önemli bir noktaya taşıyor.
 
Yaşları 14-17 arasında değişen 197 öğrenci ve ailelerinin katıldığı bir anket düzenleyen Peltz ve arkadaşları, çocukların uyku hijyenini, ailenin sosyoekonomik durumunu, `gündüz insanı mı gece insanı` mı olduklarını ve sabah derse başlama saatlerini sorgulamış. Anket sonunda tüm öğrenciler 08:30`dan önce ve sonra derse başlayanlar olarak iki gruba ayrılmış. 7 günlük bir süre boyunca öğrencilerden içinde o günkü uykularının kalitesini, süresini, uyku hijyenlerini ve gösterdikleri depresyon/kaygı belirtilerini yazdıkları bir "uyku günlüğü" tutmaları istenmiş. Elde edilen sonuçlarda iyi bir uyku kalitesinin doğrudan stres seviyesindeki azalmayla bağlantılı olduğu görülmüş. Özellikle okulu daha geç başlayan öğrencilerde bu seviyenin çok daha aza indiği gözlemlenmiş.Buna rağmen kaliteli uykuya sahip olan ama okulları erken başlayan ve erken kalkmak zorunda olan öğrencilerde gün içinde depresiflik ve kaygı belirtilerinin daha çok görüldüğü kanıtlanmış.
 
"Yaptığımız çalışmaya göre iyi bir uyku hijyenine sahip olmak okula kaçta gittiklerine bakılmaksızın öğrenciler için her zaman bir avantaj. Düzenli bir yatma saati, yeterli uyku, kafeinden uzak durma gibi eylemlerin hepsi kaliteli bir uyku ve ruhsal sağlığımız için yararlı."
 
Kaliteli uykunun öneminden yukarıdaki sözlerle bahseden profesör ekliyor: "Ama okul başlangıç saatlerinin de psikoloji üzerindeki etkisi azımsanamaz. Hem iyi bir uyku düzenine hem de geç saatlerde başlayan okula sahip öğrencilerdeki ruhsal sağlığın çok daha iyi olduğu bir gerçek."
 
Peltz aradaki farkın bir çok etmene bağlı olabileceğini ama özellikle erken kalkan çocukların kaliteli uyku alabilmek için üzerlerinde çok daha fazla baskı hissettiklerini söylüyor. Bu da onların depresyon belirtileri göstermelerini tetikleyen bir faktör.
 
Ayrıca erken saatte uyanmanın getirdiği  ve yakından incelenmesi gereken başka yaşamsal sıkıntıların da (sabahları yetersiz beslenme gibi) ortaya çıktığını düşünüyor. "Bu konu hakkında çok daha fazla çalışma yapılmalı tabi ama bizim araştırmamız kaliteli uyku hijyeni için dikkat edilen diğer etmenlerle birlikte okulların başlama saatlerinin de uyku düzeninde ne kadar önemli bir rol oynadığını gösterdi."
 
"Eğer uyumazsak, sonunda ölürüz, beynimiz çalışma fonksiyonlarını durdurur. Günün sonunda aldığımız uyku bizim için temel yaşam kaynağıdır." diyerek uykuya verdiğimiz değerin küçümsenmemesi gerektiğini açıklıyor Peltz. Bu ve bunun gibi çalışmalar yapılarak gençlerin akıl sağlığında uykunun önemini açıklayan çok daha somut kanıtlar bulunmasını temenni ediyor.
 
(Kaynak: University of Rochester, Medical Center)