Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Ben de gurur duyuyorum.

1535
Bugün, dünkü yazımın devamında bir şeyler yazacaktım.
Ama medya da, Gezi mücadelesinin en küçük, aynı zamanda Çanakkaleli olan protestocusuna ilişkin haberleri okuyunca bu konudaki duygularımı erteleyemedim, bir gün sonraya bile kalmasına gönlüm razı olmadı.
İçimdeki ses, vicdanım, düşüncelerim haykırmam gerektiğini söylüyordu.
Evet ben de buradan haykırıyorum; Çanakkale’nin onuru, Gezi mücadelesinin en küçük protestocusu, seninle bende gurur duyuyorum.
Tıpkı ailenin duyduğu gibi.
Ailen gibi, benim gibi milyonlarca demokrasi ve özgürlük taraftarı faşizm karşıtı vatandaş da seninle gurur duyuyor.
Seni, babanın dediği gibi bu efendilere yem ettirmeyeceğiz. 
Gezi mücadelesi sonrasında karizması çizilen siyasal irade şimdi hesaplaşma çabası içersinde.
Öyle bir gözleri dönmüş ki;hangi bahanelerle insanları nasıl zor durumda bırakırım,sorgularla , mahkemelerle süründürürüm  çabası ile azgınca saldırıyor.
Entrika ve tertipler, yalanlar ile oluşturulan bahaneler ile onlarca insan hakkında soruşturmalar, davalar açılmaya çalışılıyor.
Siyasal erkin, hukuk üzerindeki zorlaması bardağı taşırıyor ,siyasal iradenin temsilcilerinin iyice zıvanadan çıktığını gösteriyor.
Ancak, gün geçtikçe bu siyasal öç alma tezgahı hukuk alanında da açığa çıkıyor.
İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi, Gezi eylemleriyle çok önemli bir karara imza attı.
Mahkeme, "gözlük, baret, sirke" gibi nesneleri "suç delili" olarak gösteren Savcı`nın aynı iddianameyi geri göndermesi üzerine, bütün sanıklar hakkında duruşma bile yapmadan beraat kararı verdi.
Yine son olarak Ankara`daki Gezi soruşturmasında savcılık "terör eylemi" değil diyerek görevsizlik kararı verdi.
İmajı fena halde çizilen siyasal iradenin gözü dönmüş girişimlerinden Çanakkale’de payını alan 13 yaşındaki bir çocuğun 6 yıl hapis ceza ile yargılanması tarihe bir kara leke olarak geçecektir.
Şimdi hepimize önemli sorumluklar düşmektedir; yargılanan 13 yaşındaki çocuğumuza sahip çıkmalıyız,onu tüm Çanakkaleliler olarak bağrımıza basmalı ailesinin destekçisi olmalıyız.
Hapis cezası ile yargılanması yetmiyormuş gibi  birde aile kutsallığına varıncaya kadar saldırıda bulunup 13 yaşındaki bir çocuğun katıldığı bir protestoyu sanki onur kırıcı, yüz kızartıcı bir suçmuş gibi göstermek isteyenlere söyleyecek tek bir sözüm var.
Halkın onuru ile oynamayın, bunun vebali ağır olur.
Hukukun ayaklar altına alındığı,  Adli Tıp uzmanının, “suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu” kanaatine varıp, 13 yaşındaki çocuğun cezai ehliyetinin olmadığını belirten raporuna rağmen açılan bir dava ile böyle bir skandalın yaşanması üzerine bir kez daha düşünmeliyiz.
Bugün 13 yaşındaki çocuğun başına gelen bu durum yarın herkesin başına gelebilir.
Çünkü, bu yaşanan olay; ülkedeki “demokrasinin” güvencesizliğinin kanıtıdır.
Bu bakımdan tüm Çanakkaleliler olarak 13 yaşındaki kardeşimize sahip çıkarak ailesinin destekçisi olmak zorundayız.
Herkesi, demokrasiden nasibini almamış ortaçağ kafasının ürünü bu uygulamaya karşı tepki göstermeye çağırıyorum.
Bir yandan hukukun ayaklar altına alındığı diğer yandan 13 yaşındaki bir çocuğun gezi mücadelesine katılmasını yüz kızartıcı bir durummuş gibi ele alarak ailesinin himayesinden alınmasının talep edilmesi Çanakkale’miz için bir kara lekedir.
Çanakkale’nin böyle bir kara leke ile anılmasının önüne geçelim, bunun için bu davanın takipçisi olalım,küçük kardeşimize  ve ailesine sahip çıkalım, destekleyelim Özellikle 13yaşındaki kardeşimizin  bu faşist uygulamadan etkilenmesini engellemek için hepimizin yapacağı bir şeyler olduğunu unutmayalım.
Ortaçağdan kalma bir kafanın ürünü olarak hukukun ayaklar altına alınıp gezi mücadelesi nedeniyle 13 yaşındaki çocuğun 6 yıl hapis cezası ile yargılanması; kelimenin tam anlamıyla siyasal iradenin çaresizliğinin sonucu faşist uygulamalardan medet ummasının ifadesidir.
Bizler 13 yaşındaki kardeşimizi böylesi bir saldırıya terk edecek kadar insanlığımızı kaybetmedik.
Sonuna kadar bu davaya sahip çıkacağız, bu söylediklerimi demokrasiye biraz olsun inancı olan, vicdan sahibi herkes için söylemekte bir sakınca görmemekteyim.
Çünkü bu davada yargılanan insanlıktır.
 Bu davanın adaletten yana vicdanların ve insanlığın zarar görmediği bir şekilde sonuçlamasına kadar takipçisi olacağımı beyan ederim.
Gezi mücadelesine katıldığı için hukukun ayaklar altına alınarak 13 yaşındaki bir çocuğun yargılanmasını sağlayan anlayış vicdan ve insanlık duygularını yitirmiş faşist bir zihniyetin ürünüdür.
Çanakkale bu kara leke ile anılmak istemiyor,sonuna kadar küçük protestocumuzun yanındayız.
Protesto hakkı bir insanlık hakkıdır, yaşı, yeri,  zamanı yoktur; buda böyle biline.
Bazı gerici güçlerin şimdiden yaptıkları demagojiyi duyar gibiyim, buda onlara kapak olsun.
Hele yalakalık ve tetikçilikte sınır tanımayan, organize ilişkilerin mahkemeler önündeki legalleştiricisi ve müstear bazı isimlerin kimliklerini gizlemek için yalan ifadelerle suç işlemeyi alışkanlık haline getiren bir gazeteci bozuntusunun bazı sözleri var ki, tamda kendisine uygun.
Bu kardeşimizin ailesine dil uzatmak seni bir kez daha haysiyetsizleştirmiş, bay piyon.
 
Kendine gel; “Suç sende değil çocuk suç sana ANALIK, BABALIK yaptığını İDDİA edenlerde...”sözleri için bu aileden özür dilemezsen; yaşanan bu kara lekenin bir yüzünde de senin resminin olacağını sakın unutma.