Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Baz istasyonu ve Çanakkale

2459
Çanakkale’de birbiri ardına baz istasyonu kuruluyor. Anlaşılan o ki Çanakkale Belediyesi baz istasyonlarının kurulması ile ilgili bir sakınca görmüyor. Bir biri ardına kurulan baz istasyonlarına izin veriyor. Bu konu oldukça hassas.
Şimdi ben sizlere buradan baz istasyonları şöyle zararlı, böyle zararsız gibi bir konuda ahkam kesecek değilim. Zaten konunun uzmanları da bu konuya ilişkin son tahlilde net bir sonuca ulaşmış durumda değiller.
Sakın ola baz istasyonundan yana olanlar da bu konuda ahkam kesmeye kalkmasınlar!
Peki o zaman nasıl davranmak gerekecek?
 
Kepez Belediyesi’nin yaptığı gibi Kepez Halkı’nın karşı çıkmasına bağlı olarak bu veriyi esas alan belediye,  sözleşmesi dolan bazların sürelerini uzatmayarak, kaldırmıştır.
Birinci veri bu konuda halkın isteğidir.
İkinci diğer veri; hukukun bu konudaki görüşleridir.
Danıştay’ın bu konuda baz istasyonlarının meskun alanlarda kurulmasının uygun olmadığına dair bir çok kararı vardır.
 
Veriler böyle iken Çanakkale Belediyesi’nin onay vermesi anlaşılır değildir.
En son Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketiciler Birliğinin takip ettiği bir dava sürecinde Danıştay’ın verdiği karar son derece önemlidir.
Danıştay verdiği kararında; baz istasyonlarının güvenlik sertifikalarının geçersizliğine hükmederek yeniden güvenlik prosedürün oluşturulmasını talep ederek aynı zamanda bütün bazların hukuksuzluğunu gündeme taşımış iken yeniden oluşturulması gerekli bir güvenlik prosedürü için hiçbir adım atılmadan bugünlerde yangından mal kaçırırcasına birbiri ardına baz kondular oturtulmaktadır.
Sağlık Bakanlığı’nın cep telefon sinyallerinden daha az etkilenmek için verdiği öğütleri hepimiz biliriz.
Kulaklık ile konuşmaktan tutun da, mümkün olduğunca az konuşmaya, gece yatarken yanımızda bulundurmaya kadar varan öğütleri bu izni verenlerin bir kez daha düşünmelerini önererek Yargıtay’ın bir kararını dikkatlerinize sunarım:
“Baz istasyonunun yaydığı radyasyonun referans değerlerin altında olsa bile meskun alanlarda yarattığı radyasyondan dolayı, alanlarda uzun süreli radyasyona maruz kalacak insanların sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir. Dava konusu istasyonun konumu, yerleşim yerlerine ve davacılara yakınlığı gözetildiğinde, kısa zaman dilimi içinde olmasa dahi uzun zaman diliminde zarar doğurabilir. Çevredekiler için gelecek ve uzun zaman diliminde büyük endişe, psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratarak, kişilerin çalışmasını ve sağlık değerlerini olumsuz olarak etkileyecek ve zararlı sonuç doğuracaktır. Bir istasyon, yönetmeliğe uygun çalıştırılsa dahi zarar veriyorsa, yönetmeliğe uygun olduğundan söz edilerek zarar verenin sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. Yönetmelik ve bu yönetmeliğe göre verilen sertifika, soyut bir belirlemeyi içermektedir. Yargıç, yönetmeliğe değil, yasaya, genel hukuk kurallarına ve bu bağlamda sorumluluk hukukunun ilkelerine göre karar vermek zorundadır. Dava konusu istasyonun konumu, yerleşim yerlerine ve davacının oturduğu yere yakınlığı itibarı ile uzun sürede kişi ve çevreye zarar vereceği ve istasyonun bulunduğu yerde kullanılmasının sakıncalı olduğu anlaşıldığından, yerleşim yerlerinden daha uzak uygun bir yere taşınmasını gerektirmektedir. Mahkemece, davacının zarar gördüğü kabul edilmeli ve baz istasyonun kaldırılmasına karar verilmelidir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir”.
 
Son olarak bu konuda bir şey daha söylemek istiyorum...
Siyanürü savunanlar da siyanürün zararsız olduğu propagandaları ile, ekonominin bir çok alanında kullanıldığından dem vurarak bir çevre felaketine yol açacak altın üretimini savunmuyorlar mı?
Halkın karşı olduğu, hukukun ret ettiği baz istasyonlarını savunmak da biraz bunu andırıyor.
 
Taciz iddialarına karşı kadınların mücadelesi
Bir kamu kuruluşu yöneticisinin çalışan elemanına karşı gerçekleştirdiği taciz iddialarına bağlı olarak devam eden bir mahkeme süreci var.
Bu süreçte başta Kültür Sanat Sen üyelerinin kararlı bir şekilde üyelerine sahip çıkarak geliştirdikleri mücadele kadın mücadelesi açısından önemli bir gelişme ve moral veriyor.
Kültür Sanat Sen ayrıca bu konuda tayini çıkarılan bürokratın bir nevi aklandığını dile getiriyor.
 
Gördüğünüz gibi hep arkadan dolanmak ve entrikalar ile gerçekleri gizlemek temel bir yaklaşım.
Acaba baz istasyonunu savunanlar da böyle mi yapıyor, ne dersiniz?