havadurum
Damla Yeltekin

damlayeltekin@gmail.com

Bayramlar da enkazın altında kaldı Ah çocuklar...

10599
Bir güne çok şey sığdırılır. 
Doğum günleri, evlilik yıl dönümleri, törenler ve bayramlar... 
23 Nisan 2023 tarihinde de iki bayram birden kutlandı. Biri İslam alemi için önemli günlerden biri olan halk arasında Şeker Bayramı olarak da bilinen Ramazan Bayramı... Bir de Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin açılış yıl dönümü olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Özelde Trakya ile Anadolu toplumları için ayrı bir öneme sahip bu iki önemli günün bu sene aynı güne denk geliyor olması da; çifte bayram olarak konuşuldu. 
Ne bayram ama...
 
Bayramların resmi tatil olması sebebiyle, "tatil"e çıkmış olduk. Sevdiklerimizle, ailelerimiz ve dostlarımızla keyifli vakit geçirmeyi denedik. Kimi zaman keyifli sohbetler ve gülüşmeler yaşansa da bu bayram buruk geçmedi mi?
 
6 Şubat depremlerinin ardından diri diri enkazların altında kalan binlerce yurttaşın aileleri ve çocukları nasıl geçirdi bayramı? Soma madeninde yaşamını yitiren 301 madencinin aileleri ve çocukları, bir kez sevdiklerine sarılamadı. Çok örnek verilebilir... FİSA Çocuk Hakları Merkezi tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye`de en az 914 çocuk 2022 yılında ÖNLENEBİLİR SEBEPLERLE yaşama gözlerini yumdu. 2023 Şubat ayında meydana gelen depremleri de düşününce, bu sene ÖNLENEBİLİR SEBEPLERLE kim bilir kaç çocuk yaşama gözlerini yumdu. Kocaeli de 2018 yılında bir baba, oğluna okul kıyafeti alamadığı için kendini astı. Çocuk, yoksulluğun en acı halini 2018 yılından bu yana; baba yokluğu ile yaşıyor. 2020`nin Şubat ayında, Hatay Valiliği önünde, "çocuklarım aç" diye kendini yakan ebeveyn yaşama gözlerini yumdu. Ensar Vakfı`nda yaşlar 8-10 arasında değişen 45 çocuk istismara maruz bırakıldı. 2014 yılında 1,5 yaşında ölen Muharrem bebeği hatırlıyor muyuz? Ya da henüz 3 yaşında cansız bedeni kıyıya vuran Aylan bebeği?
Daha çok örnek verilir. Öylesine çok örnek verilir ki insanlığımızdan utanırız.
 
Göz göre göre ölümün geldiği; o ansızın ölümlerin ardından geride kalan aileler ve çocuklar, her bayramda buruk uyanıyor. Sıralı olmayan ölümler, ansızın gelen ölümler; toplumun belleğinde derin bir kasırga gibi yerini koruyor. Kasırga öyle derin ki; çevresindeki iyi düşünceleri de kaosa sürükleyebiliyor. 3 günlük bayram sürecinde; sosyal medya hesaplarınızdan kaç ölüm sancısını gördünüz?
 
Ailelerden de öte çocukların mutlu olmadığı gün, bayram olur mu? Diğerlerine göre daha şanslı çocuklar için mi bayramın mutlu olma özelliği aktif olarak çalışır? Çocuklar mutsuz olduğu sürece, çocuklar için etkin yaşam ağları örülmesi içim mücadele edilmediği sürece, bayramlar; bayram olamayacaktır. 
 
Çocuk işçiler meselesi var birde... Meselelerin en büyüklerinden... Bu yazıya sığamayacak kadar büyük... Her 23 Nisan da çocuk işçilerle ilgili en azından bazı medya kuruluşları haber yapmaya devam ediyor. Kimi haberlerde, işçi çocuklar, bir günlüğüne de olsa iyi vakit geçiriyor; "birileri" hediyeler alıyor, bir günlüğüne de olsa seviniyor. Kimi gazete ve televizyon ise, kendi bayramını kutlayamayan çocukların haberlerini yurttaşlara hatırlatmaya çalışıyor... 23 Nisan kutlamaları için en güzel kıyafetlerini giyerek, törendeki görevini layıkıyla yerine getirmek için heyecanla sırada bekleyen çocukları izleyen, atık kağıt işçisi bir çocuğun fotoğrafı vardı... Hatırlıyor musunuz?
 
Şeker fabrikasının olmadığı bir ülkede, yüksek enflasyon oranlarıyla birlikte artmaya devam eden şeker fiyatları nedeniyle gram gram ölçülerek alınan şekerlemeler var. Adı üstünde "Şeker" bayramında, şekerden de geçtik; evinde ekmek olmayan, erzak olmayan; günübirlik yaşamak zorunda olan aileler ve çocuklar var. Bir de yoksul ailelerin bayramlık alamadığı çocuklar var. Bırakın bayramlıkları bir kenara; doğru düzgün ayakkabısı olmayan çocuklar var... 
 
Bayramda, en çok çocukları düşünerek geçirdim zamanımı. Sevdiğim insanlarla keyifli vakit geçirdim, aile büyüklerini, sevdiklerimi aradım, ama içim öylesine buruktu ki. Bu bayram, bayram gibi de geçmedi. Uzun zamandır bayramların eski tadı yok ama bu bayram, bu bayram da enkazın altında kaldı. İçimiz çok buruk, çok üzgün. Çok kederli. 3-4 günlük bayram, bizde böyle geçti. Her ölüm ve haksızlığa rağmen yine de umutlu ve kederli. 
 
Önlenebilir sebeplerle; yaşamını yitiren, istismara uğrayan, açlık ve sefalet çeken çocukların olduğu bir dünyada, ülkede, şehirde; 
6 Şubat tarihinde başlayan deprem sürecinde Türkiye`de en az 50 bin Suriye`de ise 8 bini geçkin insan yaşamını yitirmişken; mezar taşları bile yapılamamışken; bayramın ilk günü el öpmeye büyüklerin evlerine değil; mezarlıklara gidilmişken; nasıl bir bayramdan söz edilir?
Çocukların üzgün olduğu bayram bayramdan sayılır mı? 
Çocukların üzgün olduğu gün, ömürden sayılır mı?