Bayram üzerinden kent turizmi
Bayramların artık tatil olarak algılandığı bir dönemde Çanakkale’nin bayramdaki konumu yeni bir değerlendirme kriteri olarak ele alınabilir. Bu bayram, belki tatilin kısa olmasının etkisiyle de olsa, Çanakkale önemli bir ziyaretçi akınına uğradı. Tatiller için adalar ve Assos gibi trend yerlerin dışında diğer bölgelerimize de tatilcilerin yoğun bir ilgisi vardı.
Bu önemli bir gelişmedir.
Bu tercih sürdürülebilir bir potansiyele elbette taşınabilir.
Bunun için herhangi bir olumsuz neden yoktur.
Ev pansiyonculuğu başta olmak üzere Küçükkuyu’dan Çanakkale’ye kadar deniz kıyısındaki tatil beldelerimiz bu bayram önemli bir talep gördü.
Dalyanköy, Geyikli , Tavaklı İskelesi, Babakale gibi tatil beldelerinde turizm işi ile ilgilenenler bir soluk aldı ve moral buldular bu bayram ile.
Bu hareket Çanakkale’yi de canlandırdı. Bu canlılığın esnafımıza ne kadar yansıdığı konusunu bilemiyorum, henüz bu konuya ilişkin bir iletişimde bulunmadım.
Bu bayramda kentimize gelen insanların kentteki tercihlerinin nasıl olduğunu gözlemlemeye çalıştım. Çok ilginç bazı sonuçlar ile karşılaştım. Misafirler kent içersindeki kamuya açık alanlardaki meydanları, buralarda vakit geçirmeyi tercih eder noktadaydılar. Buralardaki kent mobilyalarının kalitesi olsun , diğer estetik koşulların etkisi ile misafirler başta Saat Kulesi Meydanı olmak üzere kordonboyunda vakit geçirmeyi tercih etmişlerdi.
Bir kez daha anladım ki kent meydanları insanların sosyal hayatında son derece önemli bir yer oluşturuyor.
Bayramın ikinci günü havanın da biraz serin olmasının getirdiği olumlu koşullarda dışarıdan gelen insanların kentin kamusal alanlarını tercih eden bir seçimde bulunmaları üzerine belki bugüne kadar bizlerin önemsemediği bir gerçek ile yüzleşme fırsatını buldum.
Benim şimdiye kadar hiç şöyle bir çıkayım da saat kulesi meydanında oturayım diye bir şey aklımın ucundan geçmedi. Bayramda ilimizi ziyaret eden misafirlerimiz için bu alan önemli bir tercih nedeni olmuştu. Yoğun bir kalabalık vardı. Banklar dolmuş, insanlar kaldırım kenarlarına oturarak bir kent meydanında vakit geçirmenin tadını yaşıyorlardı. Tabiî ki tarihi saat kulesinin de bir çekim alanı olduğunu unutmayalım.
Tüm bunları düşünürken meydandaki banklardan birine oturarak bu havayı yaşamak arzusuna kapıldım. Gerçekten çok hoştu. Bir kentin meydanında, o kentli biri olarak bu havayı yaşamak farklı bir duygu idi. Meydan düzenlemesinin başarılı olmasının sonuçlarını daha iyi kavradım. Şimdi darısı iskele meydan düzenlemesinin başına diye düşünerek, bu alanın en optimal düzenlemesi için çaba gösterilmesinin önemine bir kez daha vakıf oldum.
Her ne kadar bu alanın düzenlemesi noktasındaki gelişmelerin siyaset mekanizmasının çirkinliğinin yansıması ile var olduğunu düşünsem de; bu alanın önemi şimdi daha da artmış durumda. Çanakkale Belediyesi kamuya açık alanlar yaratma konusunda şimdiye kadar iyi işler yaptı. Önemli sınavlar da verdi, imar düzenlemeleri konusunda. Şimdi gözler yat limanı projesi ile ilgili düzenleme için alacağı tavra çevrildi.
Ne de olsa “istemezukçuyuz” diye yaftalandık ya…
Halkın yararına olan her konuda “istemezukçu” olmak benim için şeref.
Bayramda boğaz geçişleri
Yoğunluğun had safhada olması boğaz geçişlerinde konukların zorluk yaşamasını gündeme getirdi.
Bunu hep söylemiştik; gemilerini İstanbul boğaz geçişlerini rahatlatmak için kullanıp, kendi kentinin algısına böyle bir olumsuzluk katan bir politika olamaz.
Yaşananlar böyle olunca hemen gündeme köprü gereksinimi ve bunun üzerinden yapılan spekülatif siyasi mesajlar geldi. Mevcut şartları iyi yönetemeden ,gereken önlemleri almadan köprüye top atmak kelimenin tam anlamıyla çaresizliktir. Ben bildim bileli bu kent köprü konusunu konuşur, daha da konuşacaktır. Bu meselenin bir başka yönü olup, yaşanılan olumsuzlukların gizlenmesi için paravan yapılmamalıdır. Herhalde yetkililer bir sonraki bayram için önlemler konusunu gündemine alırlar.