Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bayram değil, seyran değil…

Şöyle bir hafızamı yokladım; AKP'nin bugüne kadar diğer partilerin yeni seçilen yönetimlerine hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğuna ilişkin bir tavrının olup olmadığını düşündüm. CHP merkez ilçe kongresi yapılıp yeni başkan ve yönetimin belirlenmesinden hemen sonra AKP merkez ilçe başkanı, CHP merkez ilçe başkanlığına bir ziyarette bulundu. Bu ziyaret yeni yönetime hayırlı olsun ziyareti olarak lanse edildi. Bu ziyaret sadece bir hayırlı olsun ziyareti olarak değerlendirilemez, bu ziyaretin başta AKP olmak üzere, CHP açısından da ileride gelişebilecek bir takım politik kodları mevcuttur. AKP açısından bu kodlar; Çanakkale'de 1 Kasım seçimleri öncesinde başlayan seçim sonuçlarına bağlı olarak daha da yoğunlaşan " bir yandan çanak tut, diğer yandan kan kustur " siyasetiyle yakından ilgilidir. CHP açısından bu ziyaretin kodlarını süreç içerindeki gelişmelere bağlı olarak daha net olarak görebileceğiz. Ancak Merkez ilçe başkanı seçilen Celal Karakaş'ın bugüne kadar vermiş olduğu mesajlar temelinde bazı olumsuz işaretlerin olduğunu söyleyebilirim.

1186

 AKP’nin seçim süreci boyunca CHP’nin itibarsızlaştırılması temelinde yoğun bir karalama ve dezenformasyon çabası içersinde olduğunu yaşayarak gördük.

Özellikle bu politikanın mimarı olarak milletvekili Bülent Turan dikkat çekti.

7 Haziran seçim sonuçlarını kabul etmeyerek 1 Kasım seçimlerine, barış politikalarının kendilerine rahatsızlık vermiş olmanın bilinciyle; 7 Haziran seçim sonuçlarını tamda bu kapsamda değerlendirip, barış masasını devirerek şiddet ve savaş politikalarıyla hazırlanan ve uygulamış oldukları şiddet ve savaş politikaları neticesinde amaçlarına ulaşan AKP, tek başına hükümet olduktan sonra şimdide tek adam diktatörlüğünü gerçekleştirmek için baskı şiddet ve savaş politikalarını daha da şiddetlendirerek sürdürüyor.

Ülke içersinde olduğu gibi dış politikada da AKP politikalarına yön veren yegane kriter savaş konsepti oldu.

Bu konsepte sahip olan bir siyasi anlayışın siyasette hiçbir zaman iyi niyet ile yaklaşması, hele hele içersinde barış olabilecek herhangi bir figürün olacağı bir pratik gerçekleştirmesi söz konusu olmaz.

Ancak barış gibi bazı değerlerin arkasına sığınarak gerçek yüzünü gizleme adına bazı girişimlerde bulunabilirler.

Ya da Çanakkale’de olduğu gibi bu kültürü istismar etmek adına tribünlere oynayan bazı girişimler içersinde olabilirler.

Bunlar göstermeliktir esas olan gerginlik üzerinden kurgulanan politikalardır.

Bu ziyareti gerçekleştiren  AKP merkez ilçe örgütü ziyaret öncesinde CHP’li  Belediye Başkanı  Gökhan hakkında yapmış olduğu değerlendirmelerde aba altından sopa gösterecek şekilde tehditlerde bulunmuş,bununla da yetinmemiş CHP’nin kendi iç işleyişine karışacak şekilde Başkan Gökhan’ın kongreye müdahale ettiği “diktatör”  iddialarına kadar sürdürülen  dezenformasyon çabalarından geri kalmamışlardır

AKP’nin bu iddialarının paralelinde hareket edenlerin kimler olduğunu düşünürsek başka bir gerçek ile karşılaşmaktayız.

Tam da bu noktada AKP, aynı zamanda CHP’yi kendi içersinde ayrıştırmak, çatıştırmak adına bir taktik uygulamaktadır.

Bunun karşılığını alıp alamayacağı, CHP örgütünün performansı ile ilgilidir.

Ancak CHP örgütü AKP’nin tüm bu saldırıları karşısında şimdi olduğu gibi sessiz kaldıkça; AKP ve yandaşları ,  CHP’yi kendi içersinde çatıştırma taktiğinin üzerinde daha çok kafa yoracaklardır.

İl kongresi sonrasında ortaya çıkacak fotoğraf CHP’nin bu konudaki performansını belirleyecektir.

Bunun için seçilecek yeni il başkanı ve yönetimi CHP açısından son derece önemlidir.

CHP il kongresi delegasyonu, performans kriterini her şeyden önce tutmalı,

adayları bu performans ile değerlendirmelidir, gerisi teferruattır.

Merkez ilçe başkanı seçilen Celal Karakaş, CHP belediye meclisi grup başkan vekili olarak özellikle Başkan Ülgür Gökhan’a karşı AKP’nin  sürdürdüğü karalamaların ayyuka çıktığı dönemde ne yazık ki gerekli tavrı gösterememiş uzlaşma kavramını öne çıkaran bir tavır göstermiştir.

AKP yönetimi CHP’nin Çanakkale’deki gücünü kırmak adına oluşturduğu politikaları belirlerken bu durumu dikkate alarak, ziyaret ile başlayan ‘bir yandan çanak tut, bir yandan kan kustur’ politikası bu gelişmelere bağlı olarak devreye alınmıştır.

CHP uzlaşmacı, neo liberal politikaların takipçisi olarak şiddetin savaşın kaynağı olmuş AKP politikalarına karşı herhangi bir varlık gösteremez.

Bunun siyasal sonucu;  AKP’nin Çanakkale’deki gelişiminin payandası olmaktır.

AKP 1 Kasım seçim süreciyle savaşın öznesi olmuş bir siyasal irade olarak  kendisi dışında herkese saldırmaktadır.

Basın ve ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığı, gözaltılar tutuklamalar ile muhalif seslerin susturulmaya çalışıldığı, sokağa çıkma yasaklarıyla halkın en temel yaşam haklarının yok sayılarak yargısız infazların günlük politikalar haline geldiği, dış siyasette her an sıcak bir savaşın gerçekleşmesine yol açabilecek gerginlik politikalarından medet uman bir siyasi yaklaşımın  Çanakkale temsilcilerinin de Çanakkale için özel bazı politikalarının olduğunu unutmayalım.

CHP Çanakkale örgütü, AKP politikalarının göstermelik, göz boyamaya dönük figürlerine kanmadan gericiliğin saldırıları karşında demokrasiyi, özgürlükleri ve barışı savunmalıdır.

Çanakkale halkının beklentisi budur, AKP’ile uzlaşma temelinde sürdürülecek bir politika AKP değirmenine su taşır.

Bunun bedeli ağır olur…