Başsağlığı, geçmiş olsun ve yayın yasağı
.
Ülkemiz katliamlarla anılan bir ülke haline geldi.
Reyhanlı, Uludere, Soma, Suruç, Ankara, Diyarbakır ve son olarak Sultanahmet katliamları yaşandı, 7 katliamda toplamda 537 kişi öldü.
Siyasal erk tüm bu gelişmeler sonrasında başsağlığı, geçmiş olsun dilekleri ve hemen ardından yayın yasağı tavrını bir klasik haline getirdi.
Tabii ki bu klasikleşme hali tesadüfi bir durum değil, birtakım politikaların sonucudur.
Siyasal erkin yönetim felsefesi haline getirdiği; özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, baskı, şiddet, imha, sindirme, yok etme politikalarının belirleyici olduğu bir dönemi yaşamaktayız.
Özgürlükler ve demokrasi öylesine kriminalize edildi ki; “çocuklar ölmesin” diyen bir öğretmen linçe tabi tutulmakta ve hakkında soruşturma açılabilmektedir.
Barış isteyen akademisyenler için siyasal erkin; “Bu devletin ekmeğini yiyip de bu ülkeye ihanet eden herkes en kısa sürede hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır. Hiçbir kurumumuzda ülkesinin birliğine karşı tavır alan kamu çalışanı olamaz, buna müsade edemeyiz. Tüm ilgili kurumlarımızı bu konuda ilgili olmaya ve görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum" şeklindeki değerlendirmesinden üzerine vazife çıkaran, organize suç örgütü lideri çıkıp açıkça, “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız” sözleriyle tehditler savurabiliyorsa bu ülke de katliamalar artık bir devlet politikası haline gelmiş demektir.
Siyasal erkin dini gericiliğin odağı haline gelmiş katliamcı bir çete olan IŞİD’le geliştirdiği ilişkilerde bu kapsamdadır ve tüm dünyanın bildiği bir gerçektir.
Türkiye içeresinde IŞİD’ci çetelerin gerçekleştirdiği katliamlar karşısında bilinen gerçekler bunu net olarak göstermektedir.
Diyarbakır katliamını gerçekleştiren kişi olaydan önce gözaltına alınıp, serbest bırakılmıştır, yine Ankara katliamını gerçekleştirenler bilinmesine rağmen bu katliam gerçekleşmiş, 103 barış gönüllüsü insan göz göre göre katledilmiştir.
Zaten Başbakan’ın bu konudaki sözleri çok açıktır; tam bir koruma ve himaye durumuna işaret etmektedir.
“Elimizde canlı bombacıların listesi var ama eylem yapmadan onları tutuklayamayız`` diyen bir iradenin yönetimde olduğu bir ülkede daha nice katliamların yaşanması hiçten bile değildir.
Yine CHP Milletvekili Muharrem Erkek’in belirttiği gibi; “Sorumluluğu üstlenen bir tane siyasi var mı? Yok. İstifa eden bir Bakan oldu mu? Hayır. Bir tane istihbarat ya da emniyet görevlisi görevden alındı mı? Hayır! Ne var: Yayın yasağı var. Halkın haber alma özgürlüğüne engel olarak ölenleri geri mi getireceksiniz? Yoksa halkın bir şeyleri öğrenmesini mi istemiyorsunuz? Ambulanstan önce yayın yasağının geldiği ülkeye Yeni Türkiye diyorlar” şeklindeki değerlendirme ülkemizde can güvenliğimizin artık bir hayal olduğunu ortaya koymaktadır.
IŞİD’çi ideoloji bu kentte sözde bazı gazetecilerin rehberi olmuşsa, özgürlüklerimize sahip çıkmak, şiddet ve katliamlara karşı mücadele gündemimizin ilk sıralarında olmalıdır.
Kılıktan kılığa giren, tetikçi bin bir surat , kah Firuze kah Feride olup, zamanında Fettullahçı, şimdinin AKP savunucusu, özünde beslendiği ideoloji olarak IŞID’çi düşünceye güzellemeler düzenleyen, gazeteciler cemiyetinin koruma kalkanına kendisini atan sözde gazeteci, IŞİD gerçeğinin kodlarını okumak adına iyi bir örnektir.
IŞİD’i kutsayan tetikçinin IŞİD hakkında yazdıkları şöyle;
“1- Çağrısıyla İslam’ın Batı karşısındaki yenilgisini ve gerilemesini durduracağını iddia etmesidir ve yaygın kabul görmektedir.
2- Dağınık ve dayanışmasız Müslümanları birleştirmeyi vadetmektedir (Hilafet).
3- Kendi devletini kurarak devlet-din ve din-hukuk ayırımına son vererek “ideal toplum” kurmayı teklif etmektedir. Bu bin yıllık bir özlemdir.
Sonuç itibariyle İŞİD ile sadece silahla bir mücadele vermek yeterli olmayacaktır...”
Bu tetikçinin değerlendirmesinin meali şu şekildedir;
IŞİD;
1- İslam’ın Batı karşısındaki yenilgisini ve gerilemesini durduracaktır.
2- Dağınık ve dayanışmasız Müslümanları birleştirecektir.
3- Devlet-din ve din-hukuk ayırımına son vererek ideal toplumu kuracaktır.
Şimdi anladınız mı; IŞID terörü ülkemizde neden var olmaktadır.
Siyasal İslam, IŞİD üzerinden kurguladığı şiddet ve katliamlarla ülkemizdeki özgürlüklerin ve demokratik hakların yok edilmesiyle amacına ulaşmak istemektedir.
Tek adam diktatörlüğünün yol haritasının araçlarından biri olarak da IŞİD katliamları seçilmiştir.
“İnadına barış” demeyi sürdürmeye devam!...