sermet@canakkaleolay.com
Bazı sözler vardır, sözün bittiği noktayı işaret ederler. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Şubat ayı belediye meclis oturumunda altın madenciliği noktasındaki ifadeleri ile hepimizi önemli bir duyarlığa davet etti. Daha ne desin ki; altıncılara hitaben, “eşlerimizin kollarındaki bilezikleri, parmaklarımızdaki yüzükleri sizlere verelim ki, çekin gidin, geleceğimizi karartmayın, çocuklarımızın gençlerimi-zin sağlıklı çevrede yaşam hakkını gasp etmeyin” sözleri ile artık geldiğimiz noktanın, sözün bittiği yer olduğunu bir kez daha hepimize gösterdi.
Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Murat Türkeş, çevre meclisi ile ilgili sunum yaparken acaba sorunun özü gözden kaçıyor mu noktasında endişeler içersinde iken, Başkan Ülgür Gökhan’nın duyarlılığı ile rahatladım.
Başkan Gökhan, Çevre Orman Bakanlığından almış olduğu, ürkütücü bilgileri kamuoyu ile paylaşır iken aynı zamanda konunun önemine de dikkat çekiyor idi.
Alınan bilgi temelinde bölgemizde 40 ‘a yakın şirket ağırlıklı olarak altın üretimi olmak üzere işletme ruhsatlarını almışlar ve çevremizi, sularımızı havamızı tahrip etmek için adeta avını bekleyen aslan
edası ile aramızdalar.
Bu gerçek son derece önemli olup, çevresel felaketlerin gerçek sorumluları olan bu kesimlere karşı hep birlikte duyarlık göstermemiz ve mücadele etmemiz gerekmektedir.
Bu duyarlılık ile bu vahşi girişimi engelleyemez isek, yarın çok geç kalabilir, telafisi imkânsız çevre risklerini üstlenmiş oluruz.
Bir yandan altıncılar, diğer yandan termik santral yatırımcıları olarak bu kesimler, daha çok kar elde etmek pahasına, hepimizin geleceğini tehlikeye sokmaktadırlar.
Çevre Meclisi bu gelişmeler temelinde mücadelesini daha etkin noktalara taşımak zorundadır.
Muhakkak bu konudaki, özellik ile gönüllülük temelinde görev alan arkadaşların çevre bilinci noktasındaki girişimleri küçümsenemez.
Yine bu perspektif ile belirlemiş oldukları çalışma yönergesi itibarıyla koydukları hedefler son derece önemlidir.
Tüm bunların ötesinde, çevre sorunları itibarıyla son derece tehlikeli olabilecek, altın madenciliği ve termik santrallere karşı verilecek mücadeleyi her zaman işin merkezine almak önemli bir sorumluluk olacaktır.
Bu alan ciddi bir mücadele sürecini gerektirecektir.
40’a yakın firmanın derinden, hiçbir bilgilendirme çalışması yapmadan; bugün geldikleri noktada ağırlıklı olarak ‘altın arama işletme ruhsatlarını’ almaları vahim bir durumdur.
Bu tehlikeyi iyi algılamak gerekecek.
Bu tehlikeye karşı etkin olabilecek karşı duruşu hep birlikte yaratmalıyız.
Sağlıklı çevrede yaşam haklarını hiçe sayan, her şeyi para olarak gören bu anlayış için Başkan Gökhan’ın uyarısı çok öğreticidir.
Hepimize önemli mesajlar vermiştir.
Geleceğimize sahip çıkmak istiyor isek bu mücadeleye sahip çıkmalıyız.
Başkan Gökhan, bileziklerimizi, yüzüklerimizi feda etmek uğruna bu mücadelenin önemine dikkat çekmiştir.
Önümüzdeki günler ve mücadelenin zor geçeceğinin altını çizen Gökhan’ın uyarılarına kulak verelim.
Bu konuda her kesimin üzerine düşen görevler vardır.
Bu sorumlulukların organize edildiği, bu organizasyonlarda inisiyatif kullanacak birimlerin gösterecekleri kararlılık ve fedakarlıklar ile geleceğimize, sağlıklı çevrede yaşam haklarımıza sahip çıkmak ertelenemez bir görev noktasındadır.
Başkan Gökhan bu kapsamda duyarlılık çağrısı yapar iken, yerel yönetim olarak kendilerinden beklenen sorumlulukları da bir bütün olarak analiz etmelidir.
Çanakkale basını bu konuda özellik ile Kazdağları noktasında son derece duyarlı bir tavır geliştirmiştir.
“Yiğidi öldür, hakkını yeme” misali yerel basının bu alandaki katkıları görmemezlikten gelinemez.
Bu duyarlık için Çanakkale basını her zaman sorumluk almıştır, bundan böylede sorumlu bir şekilde tavrını sürdürecektir.
Şimdi diğer paydaşların, bir sarsılma zamanı gelmiştir.
Sarsılalım ki, yıkılmayalım.
Sarsılalım ki, birbirimize daha sıkı kenetlenelim.
Sarsılalım ki, bizden sonra gelecekler deprem yaşamasınlar.
Sermet ATADİNÇ