Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Başkan Gökhan hepimize ders verdi …

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Başkan Gökhan biz gazetecilerin yapamadığını yaptı ve günün anlamlı eylemi olarak Silivri Cezaevi önündeki umut nöbeti eylemine katıldı. Basın özgürlüğün rafa kaldırıldığı, gazetecilerin yapmış olduğu haberler nedeniyle tutuklanarak ceza evlerine atıldığı, çalışamayan gazetecilerin çığ gibi büyüdüğü çalışan gazeteciler gününün anlamını yitirdiği bir zamanda Başkan Gökhan'ın bu tavrı gerçekten takdire değerdir. Keşke Çanakkaleli gazeteciler olarak da böylesine bir organizasyonu bizlerde gerçekleştirebilseydik!...

1385

 Siyasi iradenin şaka gibi sözünü ettiği bir “Medya bağımsız olmalıdır; basında çalışanlar, gazeteciler, haberciler ne derece özgür olursa, ülkenin demokrasisi de o denli güçlü olur”dediği saatlerde bile 3 gazeteci gözaltına alınmıştı

Siyasi irade söyler de ‘amasız’ olur mu; “Fakat basının özgürlüğü, hiçbir zaman sorumsuzluk olarak da algılanmamalıdır”,işte sana aması

İşte bir çalışan gazeteciler günü daha böyle geçti; teşekkürler Ülgür Gökhan hepimize güzel bir ders verdin.

10 Ekimde Ankara’da alçakça katledilen 103 barış gönüllüsü arkadaşımız katledilişlerinin 3. ayında tüm Türkiye’de olduğu gibi Çanakkale’de de unutulmadı.

Unutulmayacaklar, unutulmaları demek ülkede faşizmin karanlığın  diktatörlüğün, barış bilincini demokrasi ve özgürlükleri  tamamıyla teslim alması demektir.

103 barış gönüllüsünün katledilmesi sonrasındaki ülkedeki siyasi gelişmeleri ve savaş politikalarının geldiği noktayı irdelediğimizde; o gün barış için toplanan barış taleplerini haykıran kaybettiğimiz bu arkadaşlarımızın değerini şimdi çok daha iyi anlayabiliyoruz.

Aynı zamanda barışı savunmanın ne denli değerli, bir o kadarda sorumluluk gerektiren zor bir görev olduğunu kavrıyoruz.

Yaşadığımız bunca acılara neden olan kaybettiğimiz çocuklar,  yaşlı insanlar, hastalar, polisler, askerler, gençler, tanklarla toplarla harap edilen yerleşim yerleri, ölüleri günlerce sokaklarda kalan insanların dramı, temel yaşam hakları yok edilen bir halk, günlerce evlerinden çıkamayıp elektriksiz susuz ekmeksiz açlıkla karşı karşıya kalan ailelerin durumu   itibarıyla   şiddet ve savaş politikalarına karşı durmak  artık bir insanlık görevi haline gelmiştir.

Derhal TBMM duruma müdahil olup, yaşanan bu acıların durması için silahların derhal susturulması barışın hemen tesisi için sorumluluk almalıdır.

Özelikle CHP’ye bu konuda önemli bir görev düşmektedir.

Mecliste CHP ve HDP’nin yaratacağı siyasi cephe, meclis dışındaki tüm barış taraftarlarının desteği ile bu acıları durdurmak adına harekete geçilmelidir.

Bir televizyon programına katılıp, barış isteyen çocuklar ölmesin diyen bir öğretmen için terör soruşturması açılıyorsa, televizyon kanalı hakkında gerekli işlemi yapacağını belirtiyor, program sunucusu linçe tabi tutulup baskılar sonrasında özür dilemek zorunda bırakılıyorsa barış adına alacağımız daha çok yol var demektir.

İnadına barış demeye devam etmekten başka bir alternatifimiz yoktur.

Silahlar sussun, ölümler dursun, çocuklar ölmesin.

Barış hemen şimdi.

Ercan Adsız yoldaş seni hiçbir zaman unutamayacağız.

Bir gün barış içerisinde güzel günler yaşamaya başladığımızda; sen yeniden doğacaksın  hepimizin kalplerinde, duygularında …