sermet@canakkaleolay.com
İnsan Hakları Haftası’nda Çanakkale İHD tarafından düzenlenen “çok kültürlülük perspektifinde barışın dilini kurmak” konulu panelde yaşanılanlar barışın diline gölge düşürdü. Son günlerde dikkatleri üzerine toplayan üniversite gençliği içersinde örgütlenmiş bir grup, bu seferde Çanakkale’ye damgasını vurdu. Bir genç, panel katılımcılarından gazeteci yazar Roni Morgulies’e eleştirilerini dile getirirken, kendisine yapılan fiili saldırı, akıllara tekrar Dolmabahçe ile başlayan, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam eden olayları getirdi. Tek fark, Dolmabahçe’de müdahale eden polisler idi, Çanakkale’de kim olduğu belli olmayan bir provokatör.
Gençlik, çağımızın dinamik güçleri arasındadır.
Yunanistan, İngiltere gibi ülkelerde gençlik mücadelesinin kitlesel bir güç olarak neler yapabileceğini takip ediyoruz.
Toplumsal alandaki çelişkilerin yoğunlaştığı ülkemizde de gençlik, toplumun dinamik gücü olarak; sorunlarına sahip çıkarak, mücadele saflarında yerini alma noktasında önemli hareketlenmeler yaşanmaya başlandı.
Bu kaçınılmaz bir gerçek, çeşitli tarihsel dönemlerde yükselen gençlik mücadelesi dalgalarına tanık olduk.
Böylesi dönemlerde siyasal iktidarlar her zaman şiddete başvurmuşlardır.
Ancak şiddet hiçbir zaman çözüm olmamıştır, olmayacaktır.
Şiddetin yüzü karşımıza farklı farklı çıkmaktadır.
Dün Dolmabahçe’de öğrencileri coplarla, gaz bombaları ile karşıladılar.
Dövdüler, yerlerde süründürdüler, tekmelediler, hamile bir genç kadının doğmamış bebeğini katlettiler.
Bugün Çanakkale’de protesto hakkını kullanarak kendini ifade etmeye çalışan bir genç, birileri tarafından saldırıya uğradı.
Çanakkale’deki panelde bizzat barışın dilini konuşmak için bir araya gelenlerin, bir gencin konuşmasına bile tahammül gösteremeyip bizzat provokasyona yol açan saldırganlıklarını iyi analiz etmeleri gerekir.
Katılımcı gençlerden birinin Roni Margilues’i protesto ettiği konuşması sırasında birileri tarafından fiili saldırıya uğraması, gençliğe karşı uygulanan şiddet politikalarının provokatif versiyonudur.
Bir gencin eleştirilerine dahi tahammül gösteremeyenler, sakın ola barışın dilini bir daha ağızlarına almasınlar.
Barışın diline verilecek en büyük zarar budur.
Barış öyle güzel nutuklar atmak ile sağlanacak bir olgu değildir, bir bilinçtir, kültürdür, değişimdir.
Şimdi herkes kendisini bir gözden geçirsin.
Yaşanılan olayları niyet okuma, öyle oldu, böyle oldu gibi seviyesiz tartışma üslubuyla ele almayalım.
Hele hele gençlerin atmış olduğu yumurta ve boyalara hiç takılmayalım.
O salonda çok iddialı barış ve özgürlük savunucularının düşmüş oldukları hal ortaya çıktı.
Belki yaşanılan olayların etkisi ile yaşandı ama; Roni Margilues’in küfürleri, panel moderatörü İsmail Özay’ın hoşgörü çağrısına “Kemalist ve Stalinistlere karşı hiç de hoşgörülü olmayacağını” ifade etmesi talihsiz gelişmeler olarak izlendi.
Düşüncelerini ifade ettiği için saldırıya uğranan genç ve arkadaşlarından özür dilenmeli, fiili olarak saldırıda bulunan organizasyon kapsamında hiçbir sorumluluğu olmayan saldırgan veya saldırganlar da kimler ise kınanmalıdır.
Sermet ATADİNÇ