Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Barışa barışa kazanılacak

1616
Bu yıl barışa duyulan gereksinim, çok daha ete kemiğe büründü.
Bunun için ülkede barış taraftarları daha bir görünür oldular, daha bir hassasiyetle barışa duyulan ihtiyacı bilince çıkarma gayretleri kendisini gösterdi.
Halkların kardeşliğine yapılan vurgu, bu yıl bir de renklerin özgürlüğü simgeselliği ile birleşen farklılıklarımızın zenginlik olması bilinciyle, bundan rahatsız olanlara karşı verilen merdiven boyama eylemleri ile birleşti.
Çanakkale ‘de de barış yanlıları barış zinciri oluşturarak barış taleplerini haykırdılar, düzenledikleri panelde barış kavramını irdelediler ve barışın türkülerini söylediler.
Bu etkinlikler Çanakkale gibi barış kenti vizyonunu kendisine rehber edinmiş bir kentte, gerekli katılımdan özellikle bu konuda destek ve katılımlarıyla güç vermesi gerekli bazı kesimlerin desteklerinden yoksun olsa da barış bilinci öyle bir devinim kazandı ki; bu olumsuzlukları da aşarak gelişiyor.
Farklılıklarımıza, çeşitliliğe ,halkın tercihlerine saygı temelinde gerçekleştirilen Çanakkale’deki merdiven boyama eylemini oluşturan, destek veren herkesi kutluyorum.
Barış böylece yeni bir sinerji kazanmıştır.
Güzelyalı’da bir araya gelip çeşitli etkinliklerle dünya barış gününü kutlayan gönüllü insanların, özellikle yaratmış oldukları çeşitli üretimlerle oluşturdukları vizyon Çanakkale açısından önemli bir kazanımdır.
Varsın her fırsatta dillerinden barışı düşürmeyenler katılmasınlar, toplumsal dinamizm barışa barışa kazanacak
Bu halk ; savaşlara karşı kardeşliği, baskılara karşı demokrasi ve özgürlükleri, ırkçılığa karşı ötekileştirmeden farklılıklarımızla bir arada yaşama  gerçeğini elbet yaşamsallaştıracak.
Devletin klasik refleksi bu arada kendi gerçeğini; baskıcı zor ve şiddet yanlısı uygulamalarını sürdürüyor.
Yine bir çok yerde devlet, ceberut yüzünü gösterdi; barış için bir araya gelen insanlara dahi tahammül gösteremedi,çeşitli şekillerde engellemelerde bulundu.
Eğer bir ülkede siyasal irade bir ülkeye yapılacak müdahale için; ‘yok yetmez, daha çok müdahale, daha uzun sürsün’ telkinleri ile savaş kışkırtıcılığı yapıyorsa  olacağı da budur zaten.
Savaşın kazananı yoktur, barışın da kaybedeni
Bu ülke barış konusunda kararını verdi; barışa barışa kazanacak
Bu  irade artık gündemde
Bu böyle biline.
 
Orman Bakanı için Kazdağları ne ifade eder  ?
Hafta sonu  Çan’da AKP danışma kurulu toplantısına katılıp halka hitap eden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu bazı açılışlar gerçekleştirip Çanakkale için yatırım sözleri verdi.
Yatırım sözleri bu ülkede siyaset mekanizmasının sıradanlaştırdığı uygulamalar olarak artık heyecan vermiyor.
11 yıldır iktidar olan AKP hükümetinin Çanakkale için verdiği sözlerin vatandaş üzerindeki etkisi ve  bu sözlerin nasıl algılandığını halkın  deneyimleri ile sabit
Bu konuyu tartışmaya bile gerek yok.
Yalnız Çanakkale halkının Orman ve Su İşleri Bakanı olarak Veysel Eroğlu’ndan geleceklerine ilişkin, yaşamsal değerlerine sahip çıkmak açısından bazı beklentileri var.
Ama her nedense konunun birinci dereceden sorumlusu olan Bakan bu konularda herhangi bir söz söylemekten imtina etmekte.
Biz yine soralım!
Bir dünya kültür mirası ve endemik bitki yapısı itibarıyla dünyanın eşsiz alanlarından biri olan Kazdağları’ndaki altın madencilerinin henüz arama aşamasında dahi verdikleri tahribat ortada iken, üretime geçilmesi halinde bu güzelim coğrafyanın siyanürle zehirlenerek toprağımızın, sularımızın, havamızın yok edilmesi riski için bir şey söylemeyecek misiniz?
Çanakkale’nin su kaynağı Atikhisar Barajının hemen dibinde kentin su kaynağının yok edilmesini gündeme getirecek altın üretimine başlayacak firmanın bu çalışmaları sizi hiç kaygılandırmıyor mu ?
Şöyle bir hafızamızı zorlayalım.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çanakkale ziyareti sırasında Çanakkale Belediyesine yapmış olduğu ziyarette bu konuya ilişkin Başkan Gökhan’ın Kazdağları için Cumhurbaşkanı Gül’den duyarlılık konusunda yardım talep etmesi üzerine Bakan Eroğlu bölgedeki altın arama çalışmalarının bölgeye vereceği zararın yakından takip edildiğini belirtmişti.
Doğa adına ,suyumuz toprağımız kültürümüz adına o günden bugüne söyleyecek hiçbir şeyiniz yok muydu sayın bakan, bu konuda tek bir kelime dahi etmediniz!
Halbuki ÇED süreçlerini tamamlayarak üretim aşamasına gelmiş, üretim izni bekleyen bir çok altıncı firma Kazdağlarını yok etmek üzere bekleşip dururken doğa adına, insanların geleceği adına  bu suskunluk neden?
Atalarımız “sükut ikrardan gelir “demişler; sizi çok iyi anlıyoruz sayın bakan