sermet@canakkaleolay.com
Şimdi daha iyi anlıyoruz. Tek adam hedefini gerçekleştiremeyince ülkeyi yangın yerine çeviren irade barışı özgürlükleri demokrasiyi savunan herkesi hedef alarak 7 Haziran seçimlerindeki yenilgiyi 1 Kasım seçimlerinde telafi etmek için düğmeye bastı. 20 Temmuzda Suruç'ta yitirdiğimiz 34 devrimcinin katledilmesinden sonra devreye sokulan savaş politikalarının sonuçlarını; terör edebiyatı üzerinden sürdürülen faşist uygulamalar olarak yaşamaktayız. Terör yöntemleriyle sermayenin savaş politikaları için yaratılan zemin üzerinden şimdi faşizmin insanlık düşmanı uygulamalarına tanıklık etmekteyiz.
Önce Çanakkale’den başlayalım.
Çanakkale Belediye Başkanı Üllgür Gökhan ve CHP Milletvekili Muharrem Erkek katılmış olduğu şehit cenazesi sonrasında makam aracı seyir halindeyken kendini bilmez kişilerin hakaret ve tacizlerine uğradı.
Başkan Gökhan,bugüne kadar barış ve halkların kardeşliğini savunan duruşuyla örnek olan bir yerel yönetici olarak, kısa bir süre önce AKP tarafından geliştirilen asılsız karalama kampanyasına maruz kalmıştı.
AKP milletvekili, AKP il başkanı AKP belediye meclis grup başkan vekilinin yalandan öte anlamı olmayan, itibarsızlaştırma faaliyetlerini bütün açıklığıyla ortaya koyup, mahkum eden Gökhan, AKP’nin yalan kampanyasını boşa çıkarmıştı.
Ancak bu faaliyet bir algı çalışması olduğu için bazı kendini bilmezlerin buradan kendilerine vazife çıkarmış olması; faşizmin kitleler üzerindeki etkisi olarak bir kez daha ortaya çıktı.
Şimdi AKP milletvekili, il başkanı ve grup başkan vekili eserleriyle övünebilirler.
Kendini bilmez birkaç kişi Belediye Başkanını Gökhan’a hakaret edip arabasını tekmeleyince herhalde kendileri mutlu olmuşlardır.
Samimi olmayan tribünlere oynamak için yayınlayacakları geçmiş olsun mesajlarının hiçbir anlamı yoktur.
Böylesine basit ve ucuz eylemler ile yıllardır barış ve kardeşlik adına sorumluluk almış, Çanakkale halkının takdirini kazanmış Ülgür Gökhan’a yapılan bu çirkin saldırı AKP politikalarının bir kez daha iflasının göstergesidir.
AKP 7 Haziran’da kaybetmiş olduğu seçimleri 1 Kasım’da telafi etmek için her türlü yönteme başvurmaktan çekinmemektir.
Hani şu fiili olarak sistem değişmiştir deyip, bunun hukuki zemini yaratmak adına ortaya konulan plan var ya, birilerinin başkan olma arzusu meselesi…
İnsan hayatını bile yok sayacak şekilde sürdürülen politikalar ile ülkemiz bir kan gölüne çevrilmiştir.
Terör edebiyatı arkasına sığınılarak, meşrulaştırılmaya çalışılan bu politikalar yalanlar ve çeşitli tertipler ile artık gizlenememektedir.
Geçmişten farklı olarak bu politikalar daha da provokatif bir içerikle ve yöntemsellikle birleştirilerek sürdürülmektedir.
Son iki günde yaşanılan acıları fırsat bilerek halkları birbirine düşürmek adına sürdürülen provokasyonlar ürünlerini vermeye başlamıştır.
Çanakkale’ gibi barışçı bir kentte bile HDP il binasına saldırıda bulunulmuştur, yetinilmemiş gecenin ilerleyen saatlerinde Halkevi binası saldırıya uğramıştır.
Güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi dikkati çeken bir başka gelişmedir
HDP binalarına yurdun dört bir yanında yapılan saldırılarla demokratik siyaset tin önü alınmaya çalışılmakta, demokratik siyasete gözdağı verilmek istenmektedir.
Hedef yaratılacak terör ortamının nimetlerinden faydalanmaktır.
Bununla da yetinmeyen irade Kürt vatandaşlarımıza dönük saldırılar için çeşitli tertipleri devreye sokmuş , Kürt vatandaşların içinde bulunduğu otobüsler taşlanmıştır.
Kürt emekçiler bulundukları kentlerde çeşitli saldırılara uğramışlardır.
Kürtçe konuşan bir genç bir grup tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür.
Hürriyet Gazetesi i 48 sat içinde 2 kez saldırıya uğramıştır.
Şimdi bu oyunu bozmak, faşizmin saldırılarını boşa çıkarmak için birlik ve dayanışmanın geliştirilmesini sağlamak zamanıdır.
HDP’ye bu konuda önemli sorumluklar düşmektedir.
HDP bugün ülkede barışın tesisi açısından ortaya koyduğu iradeyi daha da güçlendirerek barışın , halkların kardeşliğinin temsilcisi olarak savaş halinin panzehiri olmalıdır.
Bunun için HDP, PKK’nın tek taraflı ateşkes ilan etmesi için daha çok sorumluluk almalı, barış güçleriyle birlikte daha güçlü bir irade ortaya koymalıdır.
Silahların susturulması, PKK’nın eylemelerine son verilmesi ile yaratılacak ortam, demokratik siyasetin işleyişinin önünde yaratılmak istenen engelleri aşmak açısından bir ihtiyaç haline gelmiştir.
PKK sürdürdüğü eylemlerini sonlandırdığında; AKP ve saray iradesi yaratmış olduğu kirli savaş politikası hedefleriyle ulaşmak istediği sonuçlara
ulaşamayacak, hiçbir hareket alanları kalmayacaktır.
Savaşa karşı barışı savunanlar, barış için sorumluluk alanlar, kendilerini bilmez bir takım kişilerin çirkin saldırılarına uğrasa da bu nafile çabalar; barışın kardeşliğin, dostluğun, aydınlık geleceğin güzelliği altında ezilip yok olup gideceklerdir.
Ülgür Gökhan, Çanakkale halkı her zaman senin yanında, senin nezdinde barışa halkların kardeşliğine yapılan bu çirkin hareket başta olmak üzere AKP’nin yapmaya çalıştığı itibarsızlaştırmaları şiddetle protesto ediyor, bir kez daha göstermiş olduğun duyarlılık ve sorumluk nedeniyle seni takdir ediyoruz.
Barış yoksa insanlıkta yoktur.
Barış yoksa hayatta yoktur.
Onun için “barış hemen şimdi” diyor, barışı yok ederek savaş politikalarıyla sömürü, baskı, zulüm düzenlerini sürdürmek isteyenlerin amaçlarına ulaşamayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.