Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

BANA DOKUNMAYAN YILAN YAŞASIN!

2837

Değerli okurlarım yazımın başlığı AKP`li seçmen çoğunluğunun adeta hayat felsefesi haline gelmiş bir bakış açısıdır. Oysa o söz yanlış ve bir o kadar da tehlikelidir.

Çünkü ülkeyi yönetenlerin tutum, davranış ve kararları o seçmen kitlesini rahatsız etmese de genel seçmeni olumsuz etkiliyordur.

"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!" mantığı ile bencilce hareket edenler eninde sonunda yalnız kalmaya mahkumdurlar. Burada `yılan` mecaz anlamda ve bağlamda kullanılıyor. Yani bu yılan doğadaki yılandır.

***

Sevgili Çanakkale OLAY okurları "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mı?" Bence "bin yıl yaşasın" demeyin...

Aktaracağım öyküyü okuyunca eminim ki araştırmadan, sorgulamadan her söylenene doğru-yalan-yanlış demeden inananlar daha çok ve anlamlı hisseler çıkaracaklardır!..

*Bir köy evinde yaşayan fare, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paket açtıklarını görür. Paketten fare kapanı çıkınca telaşa kapılıp "Evde fare kapanı var!" diye bağırarak panik halinde bahçeye fırlar.

Onu gören tavuk, umursamaz ve bilgiç bir tavırla "Üzgünüm fare kardeş, bu seni ilgilendiren bir sorun, benim değil."

Tavuktan umduğu desteği bulamayan farecik doğru koyunun yanına koşar ve "evde bir fare kapanı var!" diye adeta çırpınır.

Koyun: "Senin adına üzüldüm ama sorunun beni ilgilendiren tarafı yok"

Olaya tanık olan keçi ve inekte: "Bak fare kardeş, senin için üzgünüz ama senin sorunun bizi ilgilendirmiyor" derler.

Sonunda farecik, başı önde umutları kırık halde eve döner, artık sonunun geldiğini kabullenir.

O gece, çiftçinin eşi kapanın kapanma sesine uyanıp telaşla yataktan fırlar. Karanlıkta kapana zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını, can havliyle çırpındığını göremez ama yılan onu görmüştür ve aniden sokar.

Ertesi gün kadın ateşlenip yatağa düşer. Çiftçi eşini apar topar doktora götürür. Doktor, zehri temizler sarar. Eve gelirler ama kadının ateşi yine yükselir. Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes bilir. Hasta kadına çorba yapmak için önce tavuk kesilir. Olayı duyan konu-komşular her gün gelip hasta kadının bakımını yaparlar. Çiftçi onları doyurmak onlara ikram etmek için koyununu kesip pişirir.

Çiftçinin eşi gittikçe kötüye gider. Birkaç gün sonra zavallı kadıncağız ölür. Cenazesine çok sayıda kişi gelince, çiftçi hepsine yeterli et sağlamak için keçi ve ineğini de keser.

*

SÖZÜN ÖZÜ: "Bana dokunmayan yılan lafı yalan. Yılan, er ya da geç herkesin ayağına veya boynuna dolanır. Bencil olmamak gerekir, kim ne yaparsa kendine yapar"... T.Ç.