BALIK BEYİNLİ OLMAK
Normal bir insanın zihinsel faaliyetleri sürdürebilmesi yani düşünüp hareket etmesi için üç tür hafızanın kullanılabilir olması gerekir;
Duyusal kayıt; Bilgi edinmenin ilk aşaması olan bu aşamada çevredeki uyarıcılar, uyarıcının özelliğine göre beş duyu organımızdan biri tarafından alınarak, uyarıcının izi ile 1 ile 3-4 saniye duysal belleğe kayıt olur. Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsınızdır. Duyusal kayıt, kendisinden sonraki bilişsel süreçler için kritik bir öneme sahiptir.
Kısa süreli bellek; dikkat edilen ve algılanan bilgi, duyusal kayıttan kısa süreli hafızaya aktarılır. Bu belleğin bilgileri tutma kapasitesi çok sınırlıdır, bu bellekte bilgiler bir taraftan depolanır, bir taraftan da bilgiler üzerinden işlemler yapılır, tercüme yapmak gibi. Buradaki bilgiler dikkat ve tekrar yoluyla uzun süreli belleğe aktarılır.
Uzun süreli bellek; bilgilerin sürekli olarak depolandığı bellek türüdür. Beynimizin derin dondurucusu olan bu bölümde bilgilerin depolanma kapasitesi sınırsızdır. Uzun süreli bellekte bilgiler unutulmaz.
Yaşantı ve tekrar yoluyla edinilen bilgiler bizim öğrenme sürecimiz için önemli bir aşamadır.
Ülkemizin tarihsel gelişimini düşündüğümüzde çok uzağa gitmeden 15 sene öncesini hatırlayabiliyor muyuz? Toplumsal gelişmeler, yaşanılan travmalar, krizler birbirine çok benzer olmasına rağmen neden bu kadar çabuk unutuluyor? Öğrenme kuramlarına aykırı olan bu durumun nedenleri ne olabilir acaba ?
Ülkemizde her yıl asgari ücret komisyonu toplanır ve açlık sınırının 1500 TL olduğunun bilindiği halde %3 ya da % 5 lik zam için göstermelik kavgalar edilir sonunda kaybeden gene işçi olur ama her şey bir ay sonra unutulur, açlık ve sefalete devam.
Hibrit tohum kullanan çiftçi, kabzımallara ve stokçulara çok düşük fiyatla ürününü satarken sadece bankaya olan borçlarını düşünüyor. Emeğinin karşılığını almayı çoktan unutmuş ya da unutmak zorunda bırakılmış.
Deprem olmuş, emekli ikramiyesiyle borç harç alınan kooperatif evi yıkılmış, devlet sahip çıkacağız demiş ama yine herşey unutulmuş.
Gözünün içine bakarak büyüttükleri oğullarının askerden şehit haberlerini alan aileye hamasi vatan millet söylemleri. Nasıl olsa unutulur mantığı.
Devlet kasasından yapılan hırsızlıklar, talanlar, alınan rüşvetler, iltimaslar, al gülüm ver gülüm alışverişleri, bedelini en ağır halk ödüyor ama en çabuk da halk unutuyor?
Sanki herşeyi unutmaya programlanmış bir halk haline gelmemize etken ya da etkenler ne olabilir acaba? Bize insanca yaşamayı, hakkımızı savunmayı, duyarlı olabilmeyi,unutturmayı kimler nasıl başardı acaba? Yapılan haksızlıkları, yaşanılan olumsuzlukları sorgulama aşamasında bir yurttaş olarak üzerimize düşen görevlerin neler olduğunu düşünemeyecek miyiz ?
Vatanı bize emanet edenlerin ve öğrenme psikologlarının kemiklerini sızlatmayacak günler görebilmemiz dileklerimle.