akadirkenar@hotmail.com
Felaket tellallığı yapmış gibi olmayayım ama, ASSOS Antik Liman`ını kurtarma projesi beni rahatsız etmeye başladı. Neden derseniz de, Valimiz İlhami Aktaş buradaki çalışmaları görmek için bir inceleme gezisi yapmış geçen hafta. Basına yansıyan fotolarda, devasa bir kepçenin yol gibi bir şey açtığını gördüm. Herhalde yok edilmek istenen taş-toprak yığınına doğru açılan bir yol çalışmasıydı. Oraya gidenler iyi bilir ki, yüzyıllardır kullanılan bir yol var orda. Eski bir Arnavut kaldırımı diyebileceğimiz taş bir yol. Ve oraya özgü müthiş bir yoldur. Yok edilmemesi gerekir.
Neyse, çalışma alanına gidip görmek isterim. Ama, yanlış bir iş yapılmaması için de tez davranmam gerektiğini düşündüm. Çünkü, ÇATOD (Çanakkale Turistik Otelciler Derneği) Başkanı Armağan Aydeğer`de bir açıklama yaptı. Bölgenin 500 gün değil, bir sezon kapalı kalacağını söyledi. Yani iş planlandığından çabuk bitecekmiş. Bu açıklama beni daha da huylandırdı! O tepede duran kayaç parcasının alınması `çok zor bir iş` diye anlatıldı çünkü. Şimdi ne oldu da, çabucak bitecek bir işe dönüşüverdi merak ettim. Ve aklıma İntepe yolu geldi.
2001 yılında başlayan ve tam bir acı komedi (trejedi) olan o yol yapımını herkes hatırlar. Vatikan`ın `Hac yolu` olarak tescil ettiği ve bakımının yapılması için ayırdığı büyük miktar bir parayı hiç etmek için girişilen yol çalışması bize 10 katına malolmuştu. Yol yol olmaktan çıkmış; yapılan viyadük de eski yoldan daha virajlı ve bir o kadar da güvensiz bir şekilde inşa edildi. Hatta yamaçta heyelan tehlikesi de oluştuğu için, köprüden daha fazla masraf açan güçlendirme çalışmaları yapıldı. Hatırlayın bak! Tam bir rezaletti.
İşte bu olayı da hatırlayınca, tarihi ASSOS`ta, Behram Köyünün hemen dibinde böyle bir felaketle karşılaşma ihtimalini düşünmek bile istemeyiz. Antik Liman`daki 10-15 işletmenin ticari kaygısı da bizi ilgilendirmez. Ama oranın doğal yapısının bozulması, geri dönülmez bir sonuç yaratabilir. Onun için işin başında uyarmak istiyoruz. Aman ha, aman. Tarihi bölgenin dokusunu bozmayın lütfen diyorum. O güzelim taşlı yolu söküpte, parke taş döşemeye ya da asfalt yapmaya kalkmasın kimse!..
Bir cenazenin düşündürdükleri!
Geçen hafta covid illetinin aldığı canlardan birisi de Bayramiçli Halil Şimşek`ti. Üniversitede öğretim üyeliği yaparken FETO Terör Örgütü üyesi olmaktan hüküm giyen Halil Şimşek, Bayramiç eski belediye başkanı Zeki Şimşek`in oğluydu. Çanakkale Cezaevi`nde koronaya yakalanmış ve tedavi gördüğü hastanede son nefesini vermişti. Cezaevinden çıkmasına da çok kısa bir süre kala hemde.
Bu ölümü Çanakkale gazetelerinden haber yapan pek olmadı. Benim gördüğüm sadece Gündem Gazetesiydi. Halen cezaevinde bulunan Sedat Laciner`in rektörlüğü döneminde danışmanlığını da yapan Şimşek`in sessiz sedasız bu dünyaya veda edişine çok şaşırmadım. Ama, bir zamanlar ÇAGİAD denilen sözde işadamı derneğinin yüzlerce üyesi vardı. Anlı şanlı internet siteleri, gazeteleri vardı. Sordum, Bayramiç`teki cenaze törenine bile çok sönük geçti dediler. Vebalı bir insan gibi ayrıldı bu dünyadın Halil Şimşek!. FETO denilen iblis örgütün ağına düşmüş bir Çanakkaleliydi. Sonra şunu da düşündüm; Halil Şimşek`le birlikte omuz omuza yürüyen, ama şekilde paçayı kurtaran yoldaşları ne düşündü acaba!
Bayramınız mübarek olsun!
Görünmeyen bir MİKROP, biz fakir fukarayı esir aldı. Bin yıllardır birbiriyle savaşan insanoğlu, görünmeyen bir mikrop karşısında çaresiz kaldı. Havada karada denizde, hep ensemizde geziyor bu mikrop. Ve biz hiç korkmadığımız kadar da korkuyoruz artık. Esir olduk. Bu üçüncü dini bayramımız. Geçen yıl, ramazan ve kurban. Bu yıl ramazan. Üç bayramdır, esiriz. Kurtuluş savaşında bile bu kadar korktuğumuzu sanmıyorum. Bu topraklar için van veren atalarımız bu halimizi görseler ne derlerdi onu da bilmiyorum. Böyle bayram kutlanmaz biliyorum, ama napayım. Adet yerini bulsun, iyi bayramlar herkese.