BAĞIMLI ÇOCUK YETİŞTİRMEK
Hiç dikkat ettiniz mi ilköğretim okullarının bahçesindeki anneler saatlerce neden otururlar? Bir arkadaşınızın okul öncesi çocuğuna ismini sorduğunuzda neden annesi cevap verir? Yemek yerken çatal kaşık kullanma becerisi olan bir çocuğa neden annesi yemek yedirir? Alınan şekerleme ya da çikolatayı çocuğa “sen açamazsın getir ben açayım” neden denir? Verilen ödevin neden çocuk tarafından yapılmasına sabır gösterilemez?
Askerlik görevimin acemi birliği döneminde yaşadığım bir olay bağımlı çocuk yetiştirmenin birey üzerinde yaşattığı sıkıntıları daha iyi gözlemememi sağladı. İlk gün bütün bölük dağıtılan çarşaf ve nevresimleri hızlıca yataklarına sermeye çalışırken bir arkadaşımızın şaşkın vaziyette ne yapacağını bilmeden oturduğunu gördüm, çabuk olması gerektiğini hatırlatarak yatağını neden yapmadığını sorduğumda verdiği cevap bir eğitimci olarak beni bayağı düşündürmüştü. O arkadaşımız o yaşa kadar yatağını annesinin yaptığını bu konuda hiç deneyiminin olmadığını söyledi. Şaşırmıştım, aynı zamanda üzülmüştüm.
Çocuk anne karnında anneye biyolojik olarak bağlanmak zorundadır. İkisi arasında bence doğa üstü bir iletişim söz konusudur. Bu süreç doğumdan sonra özbakım becerilerinin kazanılmasına kadar devam eder. Bu süreçte gelişim psikologları iki kavram üzerinde durmuşlardır. “Güvenli bağlanma” ve “Güvensiz bağlanma”.
Bebeğin anne karnındayken ve doğduktan sonra ihtiyaçlarını karşılayana kadar anneye bağlanması ve annenin çocuğun gelişimine katkıda bulunacak her türlü olumlu geribildirimi çocuğun anneye “Güvenli bağlanması” nı sağlar. Diğer bir değişle “Güvenli bağlanma” çocuğun ağlaması, gülmesi, emeklemesi, konuşmasınaya da her türlü davranışına uyumlu bir şekilde doğru mesajlar verebilmektir . Bu uyumun sürekli olması durumunda annenin çocuğun yanından ayrılmak zorunda olduğu zamanlarda bile çocuğun daha az huzursuzluk yaptığı gözlenmektedir. Çevreleriyle iletişimleri daha başarılı olmaktadır.
Anne çocuk arasındaki sözü edilen uyumun kurulamaması ya da bozulması durumunda ise “Güvensiz bağlanma” süreci başlar. Çocuğun annesinin yanından ayrılmasına verdiği tepkiler aşırı dozda olmaya başlar, huysuzluk, ağlama krizleri çok fazla yaşanır. Annesin her yanından ayrıldığında terkedildiğini düşünür.
Eskilerin bir sözü vardır; “ Can çıkar huy çıkmaz” diye. Özellikle annelerin çocuğun gelişimini fazlasıyla olumsuz etkileyebilen aşırı korumacı tutumları çocuğun tüm gelişim dönemlerinde devam ettiğinde, tek başına hiçbir işi gerçekleştiremeyen çocuk modelleri ortaya çıkmaktadır.
Çocuğun her davranışında anne babası tarafından eleştirilecek olacağı algısını yaşaması kadar kötü bir durum yoktur. Hataya tahammülsüzlük, çocuğun yerine karar verme, seçenek sunmama bağımlı olmanın temellerinin atılmasını gerçekleştirir.
Plaj ve havuzlarda cankurtaranlar yüzenleri uzaktan izlerler ve acil bir durumda müdahalede bulunurlar. Varlıkları yüzenlere güven verir. Anne babaların da çocuklara tedirginlik yerine güven verebilmesi için cankurtaran gibi davranmaları gerekmez mi? Bağımlılık yerine bağlılık mantığıyla bir iletişim modeli geliştirip ayağı yere doğru basan çocuklar yetiştirebilmek için öncelikle
dinleme becerilerimizi geliştirmemiz kaçınılmazdır.
Sağlıklı günler dileklerimle