Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

BABADAN OĞULA EVLENME ŞARTI!

4866
Değerli okurlarım şu korona günlerinde sıraya koyup okuduğum kitaplardan biri de Gazeteci Yüksel Işık’ın “Lider Benim” i oldu. Oradan bir öyküyü sizler için alıntıladım.
 
Ancak öyküyü paylaşmazdan önce Tek Adam Sistemi (TAS) ın, işyeri kapanan yaklaşık 2 milyon esnafa 3 ay için toplam 5 milyar TL “Hibe”, “Yardım” yapacağı duyuruldu. İyi de, yandaş şirket ve müteahhitlere 2021’de ödenecek 31 milyar TL ile esnafa lütfedilen devede kulak miktarını kıyaslayın bakalım. Şaşırdınız değil mi?
 
Niye şaşırıyorsunuz ki? Sizin ‘midenize kuru ekmek girdiyse’ aç değilsiniz toksunuz! Haberiniz yok mu? Yoksulluk sorun olmaktan çıkmış! Bundan böyle askıda ekmekle idare edebilirsiniz! 
 
* Oysa 90 yıl önce 24.4.1930 tarihinde yürürlüğe giren 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (Günümüz Türkçesiyle; Genel Sağlığı Koruma Yasası) bu gibi durumlarda esnafımızı bakınız nasıl koruyordu; 
 
Madde 76Çevresinde bulunanlara bulaşıcı ve salgın hastalıklardan birini geçirmeye araç olduğu kesinlikle bilinen kimseler geçici olarak ve bu durumu ortadan kalkıncaya kadar meslek ve sanatlarının yürütülmesinden Hıfzıssıhha Meclisleri kararı ile önlenirler.
 
Madde 83Zorunlukla tecride alınacak kurumlarda veya evlerinde tecrit edilen kimselerde 76’ncı maddede sözü edilenlerden muhtaç olanlarının kendileri ve ailelerinin beslenmelerine yapılan harcamalar hükümetçe ödenir.
 
* Yasa böyle, ancak yandaş müteahhitler mutlu mesut yaşasınlar diye vergi borçları silinirken, çöplerden yiyecek arayanlara bile İBAN göndererek para bağışı istedi mi bu TAS sistemi? İstedi. 2021’de Faiz Baronlarına 179 Milyar TL, Kamu Özel İşbirliği projelerine de 31 Milyar TL ödeyecek bu TAS sistemi.. O halde niye şaşırıp ağlaşıyorsun esnaf kardeşim. Sizlerin yaklaşık yüzde 70’i 18 yıldır ayni partiye oy vermedi mi? Kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz. Müteahhitlere değil, senin midene kuru bir lokma giriyorsa açım deme, nankörlük yapma demek istiyorlar farkında değil misin!? 
 
* Günün birinde genç bir adam, anne ve babasına evlenmek istediğini söyler.
 
Babası oğluna hak verir:
 
“Elbette evlenebilirsin. Ancak küçük bir şartım var. Alın terinle kazandığın ilk altınla bu eve geldiğin gün, seni evlendireceğim.” 

Genç adam bu şartı gülerek karşılar:
 
“İlk fırsatta getireceğim.”
 
Ertesi gün eve gelen genç adam elindeki altını babasına uzatır. Babası bir altına bakar, bir oğluna; sonra da oğlunun getirdiği altını evlerinin önünde akıp giden ırmağa fırlatır.
Genç adam şaşkındır ama aklındaki soruyu da sormadan edemez:
 
“Tamam mı baba, yarın evlenebilir miyim?”
 
“Hayır”, der babası, “ben alın terinle kazanacağın ilk altın için şart koşmuştum.”

Genç adam, babasının bu durumu nasıl anladığını merak eder çünkü parayı bir arkadaşından ödünç almıştır. Hiçbir şey demeden ertesi günü bekler. Ertesi gün de annesinden aldığı altını babasına götürür. Babası gene altını ırmağa fırlatır.
 
Genç adam bu kez dayanamaz sorar:
“Bunu niye yapıyorsun baba, gerçekten anlamıyorum? ‘İlk altını getirdiğinde evlendireceğim’ demiştin. Artık evlenebilir miyim?"
 
Babası umursamaz bir biçimde, “Ben sözümdeyim oğlum, kendi alın terinle kazandığın ilk altını getirdiğinde seni evlendireceğim”  der.
 
Genç adam, babasının yanından ayrıldıktan sonra onun niçin öyle yaptığını uzun uzun düşünür. Babası, getirdiği parayı onun kazanmadığını anlayarak ırmağa atmıştır. Bundan sonra da borç alarak götüreceği parayı ırmağa atacaktır.
 
Kararını verir; bir iş bulup çalışmaya başlar. Nihayet günler sonra çalışmasının karşılığında kazandığı altını alıp babasının yanına gelir. Parayı babasına uzatır; babası da her zamanki gibi parayı ırmağa atmak için hamle yapar.
 
Genç adam can havliyle babasının kolunu tutar:
 
“Yapma baba! O altını kazanmak için günlerce çalıştım. Günlerce ter akıttım; belime ağrılar girdi. Beni evlendirmek istemediğini anlıyorum ama o altını ırmağa atmana izin veremem.”

Babasının yüzüne bir ışıltı yayılır; gülümser ve oğluna sarılarak şunları söyler:
 
“İşte şimdi evlenebilirsin, oğlum. Çünkü artık hayata dair bir misyonun, bir hedefin var. Emeğinle para kazanmanın ne demek olduğunu artık biliyorsun. Zorlukla kazandığın altını akıllıca harcayacağına eminim.”

SÖZÜN ÖZÜ: Askıda EKMEK yeter mi? Yetmez; askıda AHLAK, NAMUS, EDEP, DÜRÜSTLÜK, HUKUK, ADALET, VİCDAN olmalı ki, eksiği olanlar alıp kullansın… T.Ç.