havadurum

AŞI PASAPORTU VE AŞI

2034
Bugün, dünyada pek çok ülke Covid-19 aşılarına onay veriyor. Aşı olanların sayısı git gide artıyor, bu şekilde yapay sürü bağışıklığı sağlanmaya çalışılıyor. Yapay sürü bağışıklığının sağlanması için ise uzmanlar, ülkenin %60-70 oranına ulaşan aşılama oranının olması gerektiğini belirtiyor. Aşı olanlara birtakım ayrıcalıklar sağlanması ise bu aralar gündemde. Aşı olanların özgürce seyahat etme, açık alanda maskesiz dolaşma gibi ayrıcalıkları olacak mı? Tartışmalar devam ediyor. Aralarında Almanya`nın da olduğu birçok ülke kızamık gibi bulaşıcı hastalığa karşı aşı olmayanlara hizmet sağlamayı reddediyor. Etik uzmanları, pandemi ortasında bu tarz uygulamaların yapılmaması gerektiği görüşünde.
 
Avrupa Birliği seyahat sertifikası 1 temmuzda hayata geçiyor. AB üyeliği bulunan ülkeler arasında rahatça seyahat edilmesini sağlayacağı söylenen bir uygulama. Ülkemizde de turizm sektörü canlı kalsın, turist gelsin diye turistlere ayrıcalıklı bir statü verildiğini görüyoruz özellikle geçtiğimiz Ramazan bayramında her birimiz evimizde oturmaktayken turistler gününü gün etti. Bizim ülkemizde de aşı olan turistin ülkeye kabul edilmesi şeklinde bir uygulama dengeyi sağlamaz mı acaba? Yurtdışından çok rahat turist kabul ederken ülke vatandaşlarını düşünmek gerekmez mi?
 
1 temmuz itibariyle tüm kısıtlamalar ülkemizde sona eriyor. Her şeyin normale döneceğini düşündürten açıklamalar yapıldı. Ancak uzmanlar tam normalleşmeye bu kadar çabuk geçilmemesi gerektiğini, eylülden önce istenilen seviyeye gelinemeyeceği belirtiyor.
Etik uzmanları, seyahat ayrıcalığı gibi uygulamaların aşının yaygınlaşması ve herkese ulaşmasıyla söz konusu olabileceği şu an yapılan uygulamanın PCR testi şeklinde yapılan genel bir uygulama olduğu görüşünde.
 
Bu günlerde ülkemizde aşılar hızla yapılmaya devam ediyor. Bazı doktorlar aşının sanki zorunluluk gibi gösterilip bunun topluma dayatılmasını doğru bulmadıklarını belirtiyor. Bunun aşı karşıtlığıyla bir ilgisi olmadığını, aşının güvenilirliğini tartışmamız gerektiğini öne sürüyorlar. Geçmişteki aşı, ilaç araştırmalarında ortaya çıkan olumsuz sonuçlar bakımından kimsenin aşı olmaya zorlanamayacağı, bireylerin vücut bütünlüğünün korunması açısından aşının yapılması gerektiğinin değil, ne kadar güvenilir olduğunun gündemde olması gerektiğini belirtiyorlar. İnsanları aşı olmaya zorlamak bilimsel faşizm olabilir mi? Birtakım şirketler mi bizi bu bilimsel otokrasiye itiyor? Kovid geçirmiş olsan, doğal bağışıklığın olsa bile aşı olmaya zorlanacak mıyız?
 
Sanki aşı olmazsak salgından kurtulamayız dayatması mevcut. İtalyanlar ozon terapi gibi bağışıklık sistemini güçlendiren uygulamalarla salgında büyük başarı elde ettiklerini bazı vitaminlerin verilmesinin bile ölüm oranlarını önemli ölçüde azalttığını bilim camiasına kattılar. 
Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak ve bu konuda daha çok adımlar atabilmek varken yapay bağışıklık konusunda neden bu kadar dayatma söz konusu? Hala bazı sorularımıza yanıtlar bulamıyoruz. Aşının yan etkisi olmadığı söyleniyor ya 5 10 sene sonra ortaya çıkabilecek yan etkileri varsa... İlaç sektörü bir sürü ``PARDON``larla dolu. Her şeyin başı sağlık. Önce bağışıklığımızı güçlendirmeli ve etrafımızdaki tartışmaları objektif olarak değerlendirmeliyiz.