Apocalypto ve 21. Yüzyıl barbarları
Günlük yaşamımızda, işe-okula gidiyor, evimize dönüyor ailemiz, arkadaşlarımız, dostlarımız ve tanıdıklar ile bir araya geliyoruz. Birbirimize film, kitap, belgesel önerilerinde bulunuyoruz... Kitap önerisi biraz daha az sanırım...
Yazılan ve kameraya alınan her şeyin tamamı ile "gerçek" olmadığının bilincinde bu önerileri uyguluyorsak ne ala... bu satırlar da dahil, her yazı ve kamera çekiminin kesin gerçekliği olmaya bilir. Burada da devreye sorgulama giriyor.
Yani körü körüne inanmayın. Araştırarak film deneyiminizi gerçekleştirdiğinizde, dünyanın büyülü gerçekliğini keşfetmeniz, paralellikler kurarak anlamanız, anliz ederek karşılaştırma yapmanız; yaşamı ve bugünü kavramada etkili olacaktır.
Şimdi gelelim bir tanıdıktan film önerisine.
Apocalypto.
Mel Gibson`ın Maya uygarlığı hakkında çektiği 2006 yapımı filmi dublajlı izleme şansınız yok. Çünkü, filmde kullanılan dil Yukatek Mayacasıdır.
Mayaları sanırım en çok 2012 yılından tanıyoruz. 21 Aralık 2012`de sona eren Haab takviminin bitiş tarihini, dünyanın çeşitli ülkelerinde yüzlerce insan, dünyanın sonu olarak yorumlandı. Maya takvimine göre bir dönem bitiyordu...
Bu kısa hatırlatmanın ardından filme dönelim. Öncelikle belirtelim ki Apocalypto bol bol eleştiri almış. Olumlu ve olumsuz. Sahneler, renkler, film boyunca süren mistik hava beğenilse de Maya tarihi ile ilgilenen uzman ve tarihçiler tarafından da Maya kültürünün doğru verilmediği, sahnelerden bu eski uygarlığın "barbar" olarak aksettirildiği yönünde. Filmin Mayaların 7. yüzyıldaki düşüş dönemini anlattığı söylense de filmin son sahnesinde Avrupalıların Amerika`ya ayak basmaları yer alıyor. Amerika`nın "keşfi" ve Maya`ların düşüş dönemindeki yüzyıl farkları nedeniyle tarihsel çelişki barındırması en çok eleştirilen noktalardan biri.
Filmin başrolündeki Jaguar Pençesi`nin kabilesi esir olarak Maya kentlerinden birine götürülüyor. Mayalar veba hastalığının çözümü için tanrılara insan kurban ediyor. Araştırmalara göre Avrupalılar`ın Amerika keşfi ile veba hastalığı bu kıta da ilk kez görülüyor olması da bir başka çelişki.
Veba hastalığına karşı tanrılara yüzlerce insanı kurban eden Maya şehrinin kralı, acımasız bir lider ve acımasız bir kültür olarak sahnelenmiş olsa da uzmanlar kurbanları Azteklerle ilişkilendiriyor.
Apocalypto filmini izlerken tarihsel ve arkeolojik bulgulara dayanarak izlemek, yanılsamalara engel olacaktır.
Filmi Maya kültüründen uzak, eski bir toplumun geride kalanları olarak izleyecek olursak;
Filmi 3`üncü izleyişimde aklımda kalan sahneler; dünya gezegeninin 7 kıtasında 4 mevsiminde paralellik kurduğum birçok olaya işaret ediyor.
Film boyunca işlenen mistik "korku" da buna bir örnek. İnsanlar tarih boyunca bilinmeyenden, o an tanımlayamadığı durum ve olaylardan korkuyor. Veba korkusu, insanları tanrılara adak adı altında katletmeye sürüklüyor. 487`de Büyük Tenochtitlan Piramidi`nin yeniden kutsanması için Aztekler`in, 4 gün boyunca yaklaşık 80 bin 400 mahkumu öldürdüklerini biliniyor. Ölümden sonra yeniden dirilişe inanan bir çok pagan dinde, önemli zatı muhterem kişinin ölümü ile, hizmetkarlar ve eşler, canlı canlı gömüldü.
Tarih sayfaları isimler, kültürler değişse de paralellik kurulacak olaylarla dolu.
Film boyunca hafızamın derinliklerinden filmdeki ölüm sahneleri onlarca şey canlandırdı. 2 saat 18 dakikalık film birkaç ömür sürdü. Depremlerde yaşamını yitiren yurttaşların bedenleri, sellerde yok olan şehirler, 240 gün süren Avusturalya orman yangını, Japonya tsunamisi, Çernobil...
Filmdeki veba korkusu nedeniyle katledilen insanlar nedeniyle ise gözlerimin önüne; recm edilen kadınlar, Soraya`yı Taşlamak filmi, Hiroşima ve Nagazaki`ye atılan atom bombaları, barbar Boko Haram militanlarının kaçırdığı kız çocukları, Afganistan`da son yıllarda belirli aralıklarla "zehirlenen" kız öğrenciler, IŞİD`in katlettiği insanlar ve kaçırdığı kız çocukları geldi. Korkmaktan korkan barbarların, korkularını alt etmek adına yarattığı karanlık...
Oysa 21`nci yüzyılda barbarlık kaldı mı?