Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Anlamaya çalışmak için uğraşmayın…

Bir müddet önce istifası istenen Erdener Can başkanlığındaki AKP il yönetimi, yeniden Can başkanlığında 50 kişilik bir yönetim ile revize edildikten kısa bir süre sonra Başkan Erdener Can istifa etti ve Yeşim Karadağ atandı.

1661

 Doğal olarak bu gelişmeler siyasi çevrelerce değerlendirilmeye ve arka planındaki olaylar tartışılmaya başlandı.

Ancak bu çabaların hiçbir hükmü yoktur, işin özüne ilişkin herhangi bir sonuca gitmek bu koşullarda mümkün değildir.

Çünkü ortada demokratik bir ortam ve şeffaflık söz konusu değildir.

Halkın önemli bir kesiminin oyunu almış bir parti kendi içerisinde ihtiyaçlarını iktidar olma erkinin getirdiği ihtiyaçlara göre belirlemekte partililerin iradesiymiş, tercihleriymiş, gibi en demokratik temayüller hiç bir şekilde dikkate alınmamaktadır.

Böyle olunca bu kararları belirleyen gelişmelerin, özel bazı gereksinimlerin karşılığı olduğunu çok rahat söyleyebiliriz.

 

 

Tek adam diktatörlüğüne doğru hızla yol alınan günümüz koşularında AKP içerisindeki gelişmelerin bu stratejinin ruhuna göre şekillenmesi tabii ki AKP içerisinde bazı rahatsızlıklara neden olacaktır.

Gün geçtikçe tekçilik anlayışı AKP içerisinde çok daha belirgin bir şekilde kendisini göstermektedir.

Sadece parti içi ilişkilerde değil yaşamın her alanında demokratik temayüller saf dışı bırakılmış, varsa yoksa tek adam diktatörlüğünün kamufle edilmiş hali olan başkanlık sistemi için âdete seferberlik yaratılmaya çalışılmaktadır.

Bu aşırı zorlamanın sonuçları muhakkak AKP içerisinde kendisini gösterecektir.

Siz siz olun AKP Çanakkale örgütü içindeki gelişmeleri yorumlamak için kafa yormayın.

Bu gelişmeler siyasetin kendi işleyişi içerisindeki doğal gelişmelerden çok farklıdır.

Ancak şunu da unutmayın ki; nerede gizli kapaklı işler çevriliyorsa orada bu gizli kapaklı işlerle amaçlarına ulaşmak isteyenler en kısa zaman içerisinde foyalarıyla ortaya çıkarlar.

Şimdilik izleyelim, bakalım neler ile karşılaşacağız.

Yaşamın kendisi her türlü demagojiyi, aldatmayı, yalan ve samimiyetsizliği anında ortaya çıkarıyor.

Bakın hafta sonu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Başbakan kadınlara dönük şiddetin kabul edilemeyeceğini, kadına şiddet uygulayanlar ile mücadele edeceklerini söylediği saatlerde meydanlarda kadınlar güvenlik güçlerinin şiddet uygulamalarına maruz kaldılar.

Kadınların maruz kaldıkları şiddet, taciz, istismar ve kadın cinayetleri işte böylesine samimiyetsiz yaklaşımların beslediği ortamlardan can suyu almaktadır.

Bir de "mış" gibi yapma, kadınlara sahip çıkma gibi tavır içerisinde olanlar var ki; onlarda kadın mücadelesini hedeflerinden uzaklaştırmak adına  8 Mart gibi kadın mücadelesi açısından simgesel bir özelliği sahip  olan günde kadınlara çaylar düzenleyerek, eğlenceler tertip ederek oy hesaplarıyla siyaset yapanlar sonuçta kadın mücadelesinin önündeki bir başka engel olarak konumlanmaktadırlar.

Hal böyle olunca bu kentte bir kitapçı dükkânında bir kadına şiddet uygulamak konusunda hiç çekinmeden fütursuzca davrananlar çıkabiliyor.

Kim bilir o kitaplar nasıl isyan etmişlerdir?

Çanakkaleliler olarak bizlerde o kitapların isyanına ortak olalım, bu kitapçıdan alış veriş yapmayalım her fırsatta bu kadın düşmanı tavrı çevremize teşhir edelim.

Kitapçının adını soruyorsanız, onu da siz araştırın; bu şekilde olay ile ilişkilenmiş olur, göstereceğiniz tepki için bir yerden başlamış olursunuz!

 

http://blog.radikal.com.tr/politika/anlamaya-calismak-icin-ugrasmayin-127201