Anlamakta zorluk çekiyoruz!
Ulusal basın yıllardır çok zor şartlarda var olmaya çalışıyor. Daha doğrusu gazetecilik anlamında değil bu, ekonomik olarak şartlar çok zor. Hal böyle olunca da, `Yandaş` `Candaş` `muhalif` gibi cepheler açılıyor. Herkes sırtını bir yerlere dayamak zorunda kalıyor. Ya da böylesi daha kolay oluyor.
E peki yerel basın ne yapıyor. Aşağı yukarı ulusalın yaptığının aynısını. Gazete satarak, reklam toplayarak hayatta kalma imkanı olmayan yerel basın da `canım cananım` diyerek sarılacak dal arıyor! Resmi ilan gelirlerinin dip yaptığı ve artık bu gelirle gazetelerin yaşama imkanın olmadığı bir dönemde, yerel basın da sağlıklı bir habercilik yapamıyor.
Örnek vereyim. GESTAŞ`ın durumu. Valilerin yönetim kurulu başkanlığı yaptığı İl Özel İdarasi kurumu. Anonim Şirket. Çanakkale siyasetinin de can simidi! Köprü yapılana kadar da öyle kalacak. İşte bu kurum bir türlü tam olarak kendini sevdiremiyor bizim yerel basına! Kısa bir süre önce kiralık olan dört gemiyi bünyesine katan GESTAŞ`ı basınımızın yarısı alkışlıyor, yarısı `borç batağında` diye haber yapıyor. Kime inanacağız şimdi. Basit bir konuyu ne hale getiriyoruz?
Basının durumu bu haldeyken, kurumlarda da beynimizi yoran işler oluyor. Terzioğlu Vakfı`na geçen değinmiştik. Onu bir kenarda tutuyorum. Giden Vali Orhan Tavlı`nın takıntı haline getirdiği Belediye konusu hala devam ediyor. Kirazlı`da su eylemi yapan Çanakkalelilere lojistik destek verdiği için 24 belediye çalışanına soruşturma açılıyor. İnanılır gibi değil! Belediye diyor ki, burası Çanakkale`nin su havzası. Dolayısıyla ben burada tarafım. Ve Çanakkaleliler buna tepki gösteriyorsa, bu bizim için. E peki valilik ne yapıyor? Soruşturma açıyor. Vali Çanakkale valisi değil mi! Valilik suyunu başka bir yerden mi getiriyor yoksa!
Yine bakıyoruz. Bürokrasi de de, Türkiye`de yaşanan örneklere benzer işler yapılmaya başlanıyor. Çanakkale İl Kütüphanesi`nin başarılı, tertemiz müdürü Osman Zeki Coşar Keşan`a sürülüyor. Yerine, Tarım İl Müdürlüğü çalışanı, uzmanlık alanı tütün eksperliği olan Alper Yancar getiriliyor. Gel de çık çakabilirsen bu işin içinden! Şunu söyleyeyim, Çanakkale`de bu zamana kadar böyle işler pek yapılmıyordu. Gerçekten üzücü..
Son olarak İl Özel İdaresi bütçesi konusuna da bakalım. Zaten meblağ olarak çok yetersiz olan bütçenin planlanmasında da ortalık birbirine giriyor. Hazırlanıp Vali onayına giden bütçe geri geliyor. Burada görev yapan herkesin Türkçe konuştuğunu ve bu dilde anlaştıklarını biliyoruz. Peki, üç kuruşluk bütçe de hangi rüzgar esiyor da, rahatsızlık veriyor? Özel idarenin yol, su ve kırsal bölgeler çalışmaları hiçbir zaman tam anlamıyla zaten yapılamıyor. Bakmayın siz binasının ihtişamlı oluşuna!
Diyeceğim o ki, salgın hastalıkla boğuştuğumuz bir dönemde. Hayatta kalmak gibi bir korkuyla yüzleştiğimiz ve her yönden çöktüğümüz bir dönemde. Birde üstüne üstlük böyle sudan ucuz işlerle karşılaşmak daha da yoruyor bizi. Bir gram enerjimiz kalmış, bir yudum moral; nefes alırken korktuğumuz bu günlerde bari biraz empati kuralım. İnsan olmanın erdemine layık olmaya çalışalım.
NOT: Geçen hafta, Pandemi Hastanemiz ÇOMÜ`nün eksikleri var. Lütfen kurumlarımız yardımcı olsun demiştim. İlçelere seslenmiştim. Bu hastane sadece merkeze çalışmıyor `Herkese` çalışıyor demiştim. Evet başta GESTAŞ bu sese kulak vererek, hayati önem taşıyan eksikliklere bir nebze olsun yardımcı oldu. Yine Çanakkale Madenciler Derneği`nin Başkanı Mehmet Tülek`te şirketleri bir araya getirerek, duyarlı bir davranış gösterdi. Teşekkür ederiz her iki kuruma da.